Tu kaka! Sadece berbat bir durumu anlatmak için kullanılmaz. Çoğu insan yankı odasının kapısından dışarıya adım attığı gibi kendi parametreleriyle farklılık gösteren her şeye tu kaka demeye başlar.
Önem verilmeyen, bir kenara atılan olay, olgu ve durumları da tu kakalayan biz insanlar, evrende kapladığı yerin dışındaki her yanı ve yönü “Öteki” kabul etmeyi pekeyi severiz.
Öteki olması ötede olması işimize gelir. Çünkü yakınlığının yansımalarını görmeden yakar der su serperiz hemen. Halbuki öteden bakıldığında da biz o yöne göre ötedeyizdir. Evren bizim topuk noktamızı başlangıç noktası kabul etmez. Çok paydaşlı bu ortamda birlikte yaşam kültürünü güçlendirmek zorundayız.
Tefekkür, multidisipliner öğrenme kültürünün en önemli öğretim yöntemlerinden biridir.
Çünkü:
“Çevreni anlamlandır!” der insana. Çevrendeki her şeyin sistemini öğrenmeye çalış! Tümdengelim ve tümevarım yöntemleri ile sistem kurucusuna ulaş! der. Tefekkür sistemin parçalarına kıymet yükler.
Yani ötekileştirmeyi yok sayar. Zincirin bir halkasının kopması ile dişlinin dönmeyeceğini
söyler. Özetle tu kakanın işaret edileceği yönde; ötekileştirme, yok sayma, kutuplaştırma gibi berbat kavramların olacağı kanaatı hasıl olur.
Çok sevdiğim bir Çin Atasözü var: “Üç çeşit doğru vardır: Benim doğrum, senin doğrun ve doğru.” Özetle doğru bir tane. Doğrunun bir tane olması, diğer iki doğruyu yok saymaz.
En azından kişilerin kendi doğrularını sarf etmelerine imkân tanıyıp tek olan doğruyu bulmalarına fırsat sunmak gerekir.
Ötede tutulan her insan, kendi doğrularını tek doğru olarak kabul edip kanıksadığında gerçek doğrudan uzak ötekilerin doğrularının kavgası başlar. Kavga ise tek doğrunun peşinde olanlar için yeğ değildir.
Kıptice’de büyük ev, Ra tanrının gözü anlamına gelen Firavun, Arapça’da Mısır Hükümdarı anlamına gelmektedir. Firavuna değinme isteğimin altında Firavunların en büyük ötekileştiricilerden olduklarıdır. Çünkü kendilerine tanrı vasfı yükleyip harici herkesi hizmetçi/köle olarak tanımlamaktadır.
Yani ötekiler=köleler anlayışı onu bu alanda üst sıralara taşımaktadır. Peki günümüz ötekileştiricilerinin Firavunlarla nasıl bir bağı var? Bugünün dünyasında elde ettikleri ile farkında olmadan Firavunlaşan kalpleri bünyesinde taşıyan insanlar var.
Gerek kıyafet gerek mezhep gerek ırk gerek din gerek dil gerek siyasi görüş gerek maddi durum gerek hastalıklar gerekse ilgi alanları odaklı tu kaka diyen firavunlar içimizde yaşıyor.
İnsanlar hayatları ile yürüyen bir hikaye kitabını anımsatır. Her insanın okuyucuya kapalı ya da açık veya kısmen açık hikayesi vardır. Bizler bu yaşanmışlıklardan uzak hemen tu kakaya demeye hazırız.
Çünkü anlamak istememek anlaşılmak istememenin ön koşuludur. Anlaşılmak isteyen evvela anlamaya çalışmalıdır.
Özetle Ülkemizin kutuplaşma ikliminden uzaklaşarak tüm kesimlerin milli ve manevi değerlerimiz temelinde “Birlik ve beraberlik” mottosunun çatısı altında konuşmayı başarması şarttır.
Bu başarı medeniyet inşasının da tohumlarını filizlendirecektir. Tüm Dünya’ya barış ve esenlik getirmenin en önemli şartlarından biri medeniyet inşası ile mümkündür. Gönlü ve gayreti bu inşa için plan tüm dostlara selam olsun. Tu kakanın; adaletsizliğe, hadsizliğe, zorbalığa, yolsuzluğa, arsızlığa, hainliğe karşı milletçe yapıldığı kutlu günlere inşallah.