Coğrafyalar ve bünyesindeki ülkeler bir yapbozun parçaları gibidir. Hepsinin kendine has köşeleri, renkleri, uyumlu olduğu diğer parçalar vardır. Peki bir parçayı herhangi bir yere “Bu parça gayet güzel görünüyor. Falanca ülke/ülkeler uygulamış gayet memnun kalmış” diyip rastgele yerleştirmek doğru mu? Ne yazık ki mevcut tablo doğru olmadığını gösterdi. Çünkü ülkelerin kültürel kodları vardır. Bu kodlara uygun inşa edilmeyen hangi sistem olursa olsun günün birinde işlevsiz kalmaya mahkumdur.

Ülkeler farklı ülkelerin çeşitli alanlara dair sistemlerini kendi yönetim biçimlerine entegre ettiklerinde de bazen bu uyumsuzluklar ortaya çıkmaktadır. Bu sistemin çıktıları kendisini yeni bir-iki kuşak değişimi sonrası göstermektedir. Küresel kültürel yozlaşmanın da etkisiyle bu kuşak değişim süresi beklenenden daha da erken gerçekleşiyor. Gelelim günümüze! Eğitimden tarıma, siyasetten sanata, spordan hayatın diğer tüm alanlarına kadar birçok detaydan şikâyetçiyiz. Peki şikayet ederken hiç sorunun köküne inmeyi düşündük mü?

Göz ardı ettiğimiz nokta da tam olarak burda saklı. Ülkemizde köklü bir sistem sorunu var. Üç ana unsuru sorgulamamız gerekiyor:

Eğitim, Adalet ve Denetim. Üniversite, yurt, öğrenci sayılarımız gurur kaynağımız. Peki ya sistemin çıktısı olan insanın sahip olduğu “Temel Değerlerin Niteliği” ne durumda? Rüşveti teklif eden de o insan, alanda o insan. Vergi kaçıran da o insan göz yumanda o insan. Torpille işe giren de o insan alım yapanda o insan. Ki bu durum, bugünün sorunu değil. Bu dünün rakamlarına bakıldığında dün çok daha fazlaydı. Lakin bu kanayan yaraya pansuman yapmaktan öte kanamanın kaynağını bulup sorunu kökünde çözmemiz gerekiyor. Günümüzde herkesin dilinde olan üstün ahlak ilkeleri söylemleri ile eylemler arasındaki uçurumu normal seviyelere çekecek ve bu sorun makasını daraltacak olan “Adalet Temelli Güçlü Bir Denetim Sistemidir.” Peki biz 100 yıl öncesinde devreye aldığımız mevcut sistemin çıktısı olan şikayetçi olduğumuz toplumla bunu nasıl başaracağız? Sistem öylesine şeffaf ve çok yönlü kendi iç denetim/kontrol ağına sahip olacak ki! İnsan müdahalesini en azana indirecek. Çünkü “Ahlak” toplumsal işleyişin sağlık ve huzur yakıtıdır. Erdemli bir toplum inşa etmeliyiz. 20-30 yaşlarına gelmiş yetişkin bir zihni değiştirip dönüştürmeniz çokça mümkün değildir. Bu yaş bandı ve üstü grup, toplumun büyük çoğunluğunu oluşturmaktadır. Artık iş ortamımızda, sokakta, apartmanda, sosyal medyada… hayatın her alanında kamusal hayatı paylaştığımız mahsül ne yazık ki bu. Bu ürünü denetleyip kontrol altında tutmaktan başka çaremiz yok. Peki ya “Yeni Ekilen Tohumlar”! İşte en önemli husus bu! Bu tohumların filizlendiği ve ürün verdiği gelecek (50-100) yıl içerisinde şaibeli bir toplum olmasını istemiyorsak “Uygulamalı Temel Etik Değerler” odaklı zorunlu-disiplinli bir eğitim modeline geçmemiz gerekiyor. Aksi halde yapbozun parçaları rastgele birbiri ile çatışmaya devam edecektir. Motoru sürekli rektefe etmeye çalışmak, her ustanın farklı müdaheleleri sonucu motoru çalışmaz hale getirebilir. Ki bu motorun en başında araca göre mi belirlendiği neye göre tercih edildiği sorularını ortadan kaldırmaz! Bize binlerce yıllık köklü birikimimiz ile bu coğrafya üzerinde yapbozun tüm parçalarını doğru ve dürüst bir şekilde yerleştirmiş sistemlerin günümüze göre uyarlanmış hali gerekmektedir.

Yeni bir sese yeni bir nefese ihtiyacımız var. Artık soluk alamaz duruma geldik. Asayiş rakamları ortada. Toplum çöküşe doğru koşar adımlarla ilerliyor. Ki bu ahlak çöküşü küresel bir el tarafından da normalleştiriliyor. Akıllı cihazlarla boynumuzu 45 derecelik açıyla büküp zihnimizi o ekrana bağımlı hale getiren sisteme karşı uyanık zihinler yetiştirmemiz gerekiyor! Kim bu koşuşa dur diyecek! Belirli ülkelerden devşirdiğimiz uyum yasalarımı? Sözde demokrasi maskesi takmış ama halkları modern sömürü ile sömüren Avrupa halkları mı ? Yoksa yer altı kaynağı avcısı Beyaz Adam mı ? Ya da cinsiyetsiz bir toplum oluşturmak için psiko-sosyal hastalıkları bir statü olarak dayatan #1milyonzengin mi ? Çözüm net! Mevcut toplum “Adalet Temelli Güçlü Bir Denetim Sistemi” ile kontrol edilirken yeni yetişen nesil “Uygulamalı Temel Etik Değerler” ile inşa edilmelidir. Umarım çok geç kalmayız!