İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in Bursa programını takip eden gazetecilerden biri değildim. (Hoş, davetli de değildim.) O yüzden ben de basından, meslektaşlarımdan ve sosyal medyadan takip edenler arasındayım.

Ve programı izleyen hemen tüm meslektaşlarım, Meral Akşener'e Bursa'da beklentilerin de üzerinde bir ilgi olduğunu yazdı. Özellikle de İnegöl ve Yenişehir'de. Sosyal medyaya düşen karelere de bu yoğun ilgi yansımış durumda.

Malum, İnegöl Bursa'da AK Parti'nin oy deposu! O sebeple de, Millet İttifakı üyesi siyasi partiler İnegöl'ü her bakımdan yakın markaja aldı.

İnegöl, Bursa siyaseti açısından mühim kriter.

İnegöl bir nevi nabız ölçer. İnegöl, en çok itibar gören seçim similasyonu...

Madem, İnegöl bir türlü Bursa'dan ayrılıp il olmuyor. (Ki CHP, bunun için geçmiş seçimlerde de çok uğraştı) O zaman İnegöl'deki oyların üzerine gitmeli.

Gidiliyor da...

İlçelerde gördüğü ilgiden çok memnun olmuş Meral Akşener. Memnun gelmiş İYİ Parti Bursa İl Teşkilatı'nın düzenlediği iftara.

Ki, o da ne???

İftar yemeğinden sosyal medyaya yansıyan karelere bir de baktım ki, İl Başkanı Selçuk Türkoğlu'nun kırmızı çizgisi-kara listesinde olan CHP'li Gemlik Belediye Başkanı Uğur Sertaslan ve Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz Meral Akşener'le yan yana, kol kola, can ciğer fotoğraflar paylaşıyor.

Ki, İl Başkanı Selçuk Türkoğlu için "evlat olsa sevilmez" kabilinde olan iki isimdir Uğur Sertaslan ve Hayri Türkyılmaz. O denli kara listededirler.

"Hayrola?" Diye aradım Selçuk Türkoğlu'nu.

"Yoksa size mi nispet yapılıyor?"

"O gördüğünüz kareler ne ki?" dedi Selçuk Türkoğlu ve bana "mutluluğun resmi" tadında öyle bir fotoğraf karesi attı ki...

Türkoğlu'nun bir yanında CHP'li Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz, diğer yanında CHP'li Gemlik Belediye Başkanı Uğur Sertaslan...

Geçmişe kalın bir sünger çekip, sulh olmuşlar.

"Özlem Hanım, Ramazan ruhuna uygun bir şekilde Türk misafirperverliği gereği sonuç budur. Biz, Millet İttifakı içindeki büyük fotoğrafa bakmaya devam edeceğiz."

Şu üçlü kareye bakınca, ne oranda Ramazan ruhu sirayet etmiştir ya da misafirperverlik hüsnüniyeti ne kadar etkili olmuştur bilemem.

Ancak, o Meral Akşener ki, İYİ Parti Başkanlık Divanını dahi ittifak paydaşlarının gönlünü hoş edecek şekilde savurup-değiştirmiş.

Ne ağır, ne yoğun eleştiriler almasına rağmen bunu yapmış.

Bursa'ya da ayar vermiş belli ki!

Zaten, Hayri Türkyılmaz ve Uğur Sertaslan'ın sosyal medya hesaplarından bilhassa paylaştığı Meral Akşener'li karelerde seziliyordu bu.

Nasıl desem...

Sanki Selçuk Türkoğlu'na nispet yapar gibiydiler.

"Sen sevmezen, istemesen kaç yazar? Meral Abla bizi seviyor" haylaz cinliği vardı o karelerde.

E Meral Akşener sevince de, ne kırmızı çizgi kalıyor, ne de kara liste.

***

Bu arada, Akşener hakikaten de, Millet İttifakı'nın oyun bozan, çıkıntılık yapan, masayı dağıtan partisi olmamak için fevkaladenin de fevkinde bir çaba harcıyor. (Seçmene karşı...)

"Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı olsun" diye diretmeyi bırakmış görünüyor. (Onun yerine HDP diretiyor. Acaba bununla bir ilgisi var mı? Taktik mi?..)

Kemal Kıılıçdaroğlu'nu aday adaylığı yolunda şimdilik rahat bırakıyor. (Bakın bu da taktik olabilir. Ve taktik burada kötü bir manada yazılmamıştır. Bilakis, akılcı bir yol izliyor.)

Oyundan büyük işlere kalkışan ve oyundan büyük laflar eden küçük partilerin patavatsız çıkışları karşısında sakinliğini koruyor.

Ve daha bir sürü son derece olumlu tutum sergiliyor.

***

Selçuk Türkoğlu ile konuşurken, CHP İl Başkanı İsmet Karaca'nın Bodrum'da olduğu için iftara katılamadığını... (Ki, bu bir mazeret olamaz.)

DYP'nin eski ağır toplarından Mehmet Gazioğlu ve İdris Sevinç gibi isimlerin iftara geldiğini...

Bir çok SİAD temsilcisinin orada bulunduğunu öğrendim.

Türkoğlu'nun ifadesiyle yaklaşık 5 bin kişi katılmış iftara.

Çok mutlu ve umutluydu Türkoğlu.

"Macun tüpten çıktı bir kere. Bu ülkede iktidar değişecek" diye tamamladı sözlerini.

Ben de böyle tatlış, munis, nezaketli bir yazı yazacaktım harbiden.

Çıkıntılık yapmayacak, mutluluklarını bırkalayarak hırpalamayacaktım. (Perşembeden pazar akşamına kadar kapalıyım ben. Kızlarım geliyor İstanbul'dan. Ya mutfaktayım, ya mutfaktayım. Değil yazı yazmak, telgraf metni  kotaracak kadar dahi vaktim de, halim de olmuyor.)

Derken bir de ne görelim? (Yine ben görmedim haliyle... Atmışlar, fark etmedim. Aramışlar, duymadım. En nihayetinde gözüme soktular.)

"İngiltere'nin Ankara Büyükelçiliği Siyasi İşler Müsteşarı Mel Lawrance ve beraberindeki heyet İYİ Parti Bursa İl Başkanlığı'nı ziyaret etmiş."

Gelmişken de, "İngiliz Büyükelçiliği heyeti ve İl Başkanı Selçuk Türkoğlu, gündemi ve Bursa'yı konuşmuş."

***

Haydaaaa...

Tüm pesimistler gibi işkillenmenin dibiyim ben.

Niye geldi ki şimdi bunlar?..

Ne konuştular ki? Hangi gündemi? Hangi Bursa'yı? Bursa'nın nesini? Niyesini?

İngiltere'nin Ankara Büyükelçiliği Siyasi İşler Müsteşarı Mel Lawrance, bundan bir süre önce bi Kayseri'ye gidip temaslarda bulunmuş.

Bir de şimdi Bursa'ya gelerek İYİ Parti İl Başkanlığı'nı ziyarete etmiş. (Bunu da, Selçuk Türkoğlu kendi sosyal medya hesaplarından paylaşmış. Ha bir de, Olay Gazetesi Yazarı Ahmet Emin Yılmaz'ı ziyaret etmiş. Bursa temasları bundan ibaret.)

Karelere bakıyorsun, Mel Lawrance, okul aile birliği başkanı olan derli toplu, nizami örnek kadınlara benziyor.

İngiltere'nin Ankara Büyükelçiliği Siyasi İşler Müsteşarı gibi değil de, dar gelirli ailelerin başarılı çocuklarının sorunlarının peşine düşmüş, idealist ve hümanist kadınlar gibi duruyor.

Fitne fücur beklemek imkansız gibi...

Ve fakat, bir de işkillendiğimiz tuhaf bir büyükelçi trafiğimiz var. (Dışişleri Bakanlığı hayretler içinde)

İstanbul kardan kıyametten perişanları oynarken, hiiiççç tınmayan Ekrem İmamoğlu bir büyükelçiyle balık sefası yapıyor. (Sonradan öğreniyoruz ki, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin, yani Ekrem İmamoğlu'nun Kurumsal İletişim Danışmanı Murat Ongun, İstanbullu o karda kıyamette heder olurken, meğer ailesiyle İsviçre Alpleri'nde slalom yapıyormuş. Hatta, millet perişanlıktan iyice dellenince, arayıp sormuş Ekrem İmamoğlu'na, "geleyim mi, ne edeyim?" Diye. İmamoğlu da, "bak keyfine" deyince, o da kaldığı yerden bakmış keyfine! Yav bari anlatmayın. Bu kadar net, bu kadar fütursuz, bu kadar takır takır anlatmayın. "Bak keyfine" nedir arkadaş?)

Bir yanda bu travma... (İstanbul'la ilgili tüm hal ve durumlar dehşetli bir şekilde ilgi alanımda.)

Bir yanda, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Çin işkencesi gibi parça pinçik, "6'lı masanın mutabakat metnini onaylatmak için hangi ülkenin büyükelçisine görderdin? Açıkla bakalım?" Diye CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na soruyor.

Arada bir soruyu yineleyip, yeni bir tüyo verip, sonra duruyor.

Gözümün önünden, 6'lı masanın mutabakat metnini redakte etmeye çalışan solgun beyaz büyükelçiler geçiyor.

"Ya ABD, ya da İngiliz'dir kesin" diyorum, şu hayatta hiç olmamış-tutmamış öngörümle!

Bir Almanya iddiası ve beraberinde Alman ekolü gündeme geliyor. (Oysa, "Ah be Merkel... Niye bırakıp gittin ki?" Den öteye geçecek hiç bir fikrim yok bu iddiaya ve ekole dair yazabileceğim. ABD malum. İngiltere malum ve tamam. Ya Almanya?..)

Ancak, fikrim yokken de çok pis işkillenebilirim.

Ve işkillendim.

Kıymetli Selçuk Türkoğlu, "gündem ve Bursa" Derken?..

Hangi gündem?

Ve Bursa'nın nesi?..

Bi Kayseri, bir de Bursa teması var İngiltere'nin Ankara Büyükelçiliği Siyasi İşler Müsteşarı olan okul aile birliği başkanı, iyi aile kadını minvalli Mel Lawrance'ın?

Soy isminin tesadüfi çağrışımları dışında bir falsosu yok gördüğümüz kadarıyla. Hatta, Allah için, hanım kadın.

Ahmet Emin Yılmaz'a yaptığı ziyarette kanepenin ucuna zor zahmet ilişmiş halini hele gördükten sonra, ne söylesem yalan olur.

Ancak, ah bu merak???

Niye geldiler ki size?

 

Yazarın notu:

Aslında hiç sevmem, eleştirdiğim köşe muhabirleri gibi fotoğraflı yazıları...

Ancak bu kez bir kısım okur harbiden büyük baskı kurdu.

En çok da, bir önceki seçimde Kemal Kılıçdaroğlu'nun talimatıyla ağlaya ağlaya İYİ Parti'ye geçmek zorunda kalan hülleci İYİ Parti ve CHP Bursa Milletvekili Erkan Aydın ve Meral Akşener'in iftardan yansıyan bu karesi favori ilan edildi.

"Allaisen beni kırma diyen" CHP'li okurum haklı da aslında.

Bir önceki seçimde ergenler gibi ağlaya ağlaya İYİ Parti milletvekili olan hülleci Erkan Aydın, şimdilerle Meral Akşener'le nasıl da mutlu.