Teşkilat Başkan Yardımcısı olmak üzere-olarak ama şimdilik söylenmeyerek iki dönem Bursa Milletvekilli yaptığı AK Parti'den istifa ederek DEVA Partisi'ne katılan Sedat Kızılçıklı'nın bu ani geçişi, siyaset ve en  çok da AK Parti kulislerinde epey yankı buldu.
AK Parti kulislerinden gelen yankılar haliyle çok da olumlu değildi. Epey bir eleştiri aldı Sedat Kızılcıklı eski partisinden. 
Bazı yorumlarsa vahimdi! Ancak konumuz bu vahim yorumlar değil.
Konumuz, yazım yayınlanır yayınlanmaz AK Partili okurların gönderdiği bazı çarpıcı karelerdi.
Maalesef ki ben atlamışım. Okurlar hatırlatarak enforme etti. 

Efendim şöyle ki:
6 Nisan'da Ankara'da düzenlenen törenle DEVA Partisi saflarına katılan Sedat Kızılcıklı, meğer bundan sadece 10 gün kadar önce....
24 Mart'ta, AK Parti Kurucu İlçe yönetim kurulu üyeleriyle İnegöl'de bir araya gelmiş!
Gayet keyifle oturmuş, sohbet etmiş birlikte siyaset yaptığı, İnegöl İlçe teşkilatını birlikte kurduğu AK Partili arkadaşlarıyla.
Aralarında Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş'ın da olduğu hazirunla beraber Rabia işareti yapmış.
Karelere bakıyorsun, son derece memnun, mutlu bir Sedat Kızılcıklı var. 
AK Parti'den ayrılacakmış gibi değil. DEVA'ya, üstelik teşkilat başkan yardımcısı olarak gidecekmiş gibi hiç değil...

*
Okurların gönderdiği bu kareler üzerine tekrar aradım DEVA Partisi'nin müstakbel Teşkilat Başkan Yardımcısı Sedat Kızılcıklı'yı...
"10 gün önce, AK Parti'nin toplantısında, AK Parti"de birlikte siyaset yaptığınız, ilçeyi kurduğunuz arkadaşlarınızla gayet mutlu mesut bir araya gelip Rabia işaretleri falan yapmışsınız. 
Okurlar kadar ben de merak ediyorum. 10 günde ne değişti? DEVA'nın teşkilat başkan yardımcılığı yolu ne ara açıldı? Ne ara teklif aldınız? Ne ara gönlünüz AK Parti'den geçti de DEVA'ya gittiniz?"
Diye sordum. 

Kızılcıklı'nın yanıtını hiç araya girmeksizin aynen aktarıyorum:
" 10 gün önceki o toplantı için bana AK Parti'den emrivaki yapıldı. Gitmek durumunda kaldım. Siyasi bir toplantı değildi. Parti çalışması değildi. Ben oraya arkadaşlarımla buluşmaya gittim. Birlikte yemek yedik. 
Sonro 'fotoğraf çektireceğiz' denildi. Sonra 'herkes Rabia işareti yapsın' denildi. Ben de yaptım. 
Orada Rabia işareti yapmış olmamla bugün geldiğim siyasi nokta arasında bir çelişki yok. Ben farklı bir devlet ya da bayrak mı istiyorum? Yine tek devlet diyorum, yine tek bayrak diyorum. 
O toplantıya katıldığım gün (10 gün önce) DEVA Partisi'ne katılmak gibi  bir kararım yoktu. O konuşmadan sonra teklif aldım.
O toplantıda kimse bana, 'sen AK Parti'de mutlu musun, mutsuz musun?' Diye sormadı. Sorulsaydı, bugüne kadar katıldığım televizyon programlarında nasıl eleştirdiysem, orada da anlatır, eleştrilerimi dile getirirdim. 
Bakın, ben o toplantıya katılan arkadaşlarımın kaç gram olduğunu bilirim. Onlar da benim kaç gram olduğumu bilir. "

*

Rahmetli Demirel, "siyasette 24 saat çok uzun bir süredir" derken nasıl da haklıymış.
Meğer siyasette 10 gün nelere kadirmiş.
İnsan nereden nereye gelir-gidermiş.