Türkiye’de tarımın yok olmadığı ve denizlerimizin bereketinin kaçmadığı, ihracat rakamlarıyla anlaşılıyor ve yabancı sofralara çalışıyoruz. Piyasaya daralan arzla da, pahalılık yaşıyoruz, mahsullere zor dokunuluyor.

Bu kış dönemiyle…

Mevsimindeki meyve ve sebzelerin dahi fiyatları uçarken, geçen yıl gerçekleşen 3 milyar dolarlık ihracat gerçeğini, gündeme taşımıştık.
Bir bakan tarafından “Mevsiminde yenilen ucuz” anlamında yorumda bulunuldu, ama 2022’in ilk 3 ayında bile, yabancıların sofralarına ulaştırılmak için 1.6 milyon ton mahsül gönderildi.

Döviz kurlarının avantajı ve ticari cazibesi, meyve ve sebze ile deniz mahsüllerinin ihraç edilmesinin önemini, miktar ve tutarlarını artırdı.

Türkiye’nin 3 tarafı denizlerle çevrili, ama yaygın kültür balıkçılığı da, pahalılıkla kendisinden uzaklaştırıyor.

‘Denizlerin ülkesi’yiz, ama…

Seralarda yetiştirilen meyve ve sebzeleri anladık da, denizlerimizin, mevsimindeki balıkları dahi, sofralarımıza sürekli taşıyamadık, cep yaktı.

Velakin…

Toprağımızın bereketi olan; meyve ve sebzelerin en güzelini, bolluğuyla nasıl ki yurt dışına gönderiyorsak, balıklarımız da öyle oluyor.

Farklı meselelerle;
Eleştirilere taşınan farklı ülkelere; coğrafyalara, gerideki yılda 1.4 milyor dolar su ürünleri ihracatı gerçekleşti.

106 ülkeye;

240 bin ton ürün gönderildi.

Devlete ait;
Haber ajansı, kaleme aldı.
2021’in verilerine göre…

Türkiye’nin, üretiminde lider olduğu levrekte, ihracatta ilk sırada yer aldığı ve 460 milyon dolar satış gerçekleşti.

Tezgahlarda 80 TL’den başlayan ve 100 TL’yi de aşan çipuranın satışından da, 375 milyon dolar gelir  elde edildi.

Alabalığın ihracatı, 143 milyon dolara yükselirken, Türk somonu, orkinos ve kaya balığı da, diğer fazla ihraç edilenler oldu.

Sofralarına en çok;

Balık gönderdiğimiz başlıca ülke, 217 milyon dolarla Rusya olurken, İtalya’ya 162 milyon dolar, İngiltere’ye 141 milyon dolar, Hollanda’ya 124 milyon dolar ve Japonya’ya 101 milyon dolarlık balık ulaştırdık.
Sağlık ve gelişim açısından;
Balık tüketiminin önemi ve ihtiyacı var, ama Japonya’ya kadar ulaşan balıklarımız, sofralarımızda zor yer buluyor.

İhracatla övünülüyor, ama darayan arz ve pahalılık nedeniyle de denizlerimizin bereketini, kendi sofralarımızda düzenli göremiyoruz.

Açıkçası…
Meyve ve sebze ile balık tüketimi açısından, insanlarımızı, çocuklarımızın besin ihtiyacını düşünmek gerekiyor, ihracata kota gerekiyor.
İpin ucu kaçtı!

Bereketli toprağımız, başka ülkelerin tarlasına dönüştü, denizlerimizin bereketini de göremiyoruz.
Böylesi yaşanırken…
Türkiye’de domatesin fiyatı 20-30 TL arasında değişiyor, ama savaşa girdiği için de Rusya’ya domates, portakal ihraç edilememe endişesi de duyuyoruz.