Siyasi gelişmeleri takip edip, siyaset yazmanın en marazlı yanlarından biri de, (ya da bu maraz bende çok akut boyutta) sürekli siyasetçiler gibi ve kadar düşünme zorunluluğu...

Mesela, son günlerde en çok siyaset kamuoyunu allak bullak eden 15 maddelik yeni teklifi düşünüyorum.

Kime ne katar? Kimden ne götürür?..

Bugüne kadar kendi başlarına arzu ettikleri ölçekte bir çıkış yakalayamayıp, çareyi Millet İttifakı'na ilişmekte bulan küçük partiler mesela...

Millet İttifakı'nda, siyasal ağırlıklarıyla orantılı olmayan, hatta bu ağırlıklarının çok çok üzerinde bir konum elde etmeye çalışan Gelecek, DEVA, Saadet Partisi ve Demokrat Parti nasıl bir yol izleyecek? (Gerçi DEVA, son günlerde enteresan bir efelenmeyle kendi yolunu çizecek gibi duruyor. Öte yandan, bu efelenmeleri yeni bir  pazarlık sürecinin altyapısı olacak kullanibelecek gibi de duruyor.)

Tabii burada aslolan, CHP ve İYİ Parti'nin nasıl bir yol izleyeceği.

Malum, Millet İttifakı'nın iki büyük bileşeni olan CHP ve İYİ Parti arasında zaten henüz aşılmamış iki temel sorun var.

İttifakın oyun kurucusu kim?

İttifakın Cumhurbaşkanı adayı kim olacak?

Bu iki temel ve öncelikli sorun aşılamadan bir de üzerine "küçük  partilerin hali ne olacak?" sorusu eklendi.

Kendi başlarına bıraksan siyaseten bir varlık gösteremiyorlar. İttifak içine dahil etsen, Meclis'e giremiyorlar.  

Üstelik daha bir kaç gün (28 Şubat'ta) CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrat Parti ve DEVA Partisi, aylardır süren “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” çalışmasında uzlaştıklarını altına imza attıkları mutabakat metni ile duyurdu.

Temel hedef:

Parlamenter sisteme geçmek. Bu demektir ki anayasayı değiştirmek zorundasın.

Bunun için de, Meclis'te hatırı sayılır bir çoğunluğa ihtiyacın var. Anayasa'yı Meclis'te değiştirmek istiyorsan firesiz 400, referanduma götürüp öyle değiştirmek istiyorsan da yine firesiz 360 vekil lazım.

Evet...

AK Parti'nin oyu hemen tüm anketlerde düşüyor! Bu kesin ve net. Ekonomik gidişat bu şekilde devam ettiği sürece, farklı bir sonuç elde etmeyi düşünmek de mümkün değil.

Bu reel süreç dahilinde, muhalefetin umutlarının yüksek olması gayet normal.

Ve fakat, ortada yine şöyle bir reel sonuç var.

Seçmen, en çok da yaşadığı ekonomik zorluklar nedeniyle artık AK Parti'ye oy vermekten vazgeçmiş olarak çıkıyor anketlerde. Ancak, muhalefet partilerine de beklendiği ölçüde yaklaşmıyor.

AK Parti'nin eksilen oyları şu an için CHP ya da İYİ Parti'de toplanmıyor. AK Parti seçmeninden oy almak iddiasıyla yola çıkan DEVA ve Gelecek Partisi'ne de neredeyse hiç uğramıyor bu minvaldeki seçmen.

Kararsızlar kitlesi büyüyor!

Bu da, muhalefetin bir diğer zorluğu...

Yeni düzenlemeyle, milletvekili seçiminde zerre kadar kifayeti kalmayan pazarlık partilerine Cumhurbaşkanlığı seçiminde ihtiyaç var.

Cumhurbaşkanlığı seçimini hedefe koyup, o doğrultuda yol yürüsen ve küçük partilerin adaylarını İYİ Parti ve CHP listelerine eklesen, parti örgütlerin, teşkilatların haklı olarak kazan kaldıracak!

Tabanın ve seçmenin (Belirli noktalarda) isyan edecek!

Hem sonra...

Seçim sathında nasıl bir söylem birliği geliştirilecek? Bu denli parçalı, alakasız ve ideolojik birlikten fersah fersah uzak bir yapı, oy istemek için seçmenin karşısına çıktığında ne anlatacak?

Son günlerin en çok verilen örneğinden bu yazı da kusur kalmasın.

Velev ki CHP, Ahmet Davutoğlu'nu Konya'dan birinci sıra milletvekili adayı yaptı.

Ve Ahmet Davutoğlu, CHP Konya  Birinci Sıra Milletvekili Adayı olarak ekrana çıktı. Seçmene hitap edecek, oyunu isteyecek...

...De, ne diyecek?

Altı okun neresinden başlayacak anlatmaya?

Ya da, Saadet Partisi faraza...

Laikliğin önemini ve laik devlet anlayışından asla vazgeçilemeyeceğini mi anlatacak?

Gerçi ortaya belki de seyrine doyum olmayacak sitcom tadında fevkalade mavra işler çıkacak.

Ancak, olmaz!

CHP seçmeni bunu istemez, yemez, kabullenmez ve kaldıramaz!

***

Dedik...

Ve tüm bu gelişmelerin yereldeki karşılığına yöneldik.

Denen o ki, İYİ Parti Bursa teşkilatı, o ilk şoku atlattıktan sonra epey bi rahatlamış, tabii araya detay niyetine küçük partilerden isimlerin listeye vekil adayı olarak yazılmadığı bir sürecin umuduyla...

"Küçük partiler yok. Onların kitleme kontenjan adayları yok. Biz bize seçime gireceğiz..."

Bu arada, İYİ Parti'nin Bursa genelindeki oy oranının günün koşullarında yüzde 21 civarında olduğunu düşündükleri için ilk şokun ardından keyifleri epey yerinde.

CHP'ye gelince...

CHP Bursa'da İYİ Partililer kadar rahat değil. Henüz hiç bir  şok atlatılmış değil. Hala tüm olasılıklara göre düşünüyor ve o oranda büyük bir gerilim yaşıyorlar.

Üstelik, önlerinde henüz çok muğlak bir süreç daha var ki, o da, kongre takviminin işletilip işletilmeyeceği...

Şu ana kadar görüştüğüm hiç kimse net bir şey söyleyemiyor.

Ancak genel kanaat, partinin kongre takvimini işleteceğinden yana.

Ki bu da, içe dönük çok ciddi ve çekişmeli bir yarış ortamının başlayacağı anlamına geliyor.

Milletvekili seçimine yönelik tüm umutlar ve hesaplar şimdiden altüst!