Aslında, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın, Ergenekon ve Balyoz Kumpasları hakkındaki akıllara zarar son açıklaması şahsen beni hiç şaşırtmadı.

Onun  yerine, şaşıranlara şaşırmakla meşgulüm şu sıralar.

Sinirlenene, öfkelenene ve kahrolanlara yerden göğe kadar hak veriyorum ancak, şaşıranlar karşısında da ben şaşkınlık yaşıyorum.

E siz nasıl biliyordunuz ki?

Nasıl biliyordunuz da, şimdi neye, neden şaşırıyorsunuz?

***

Önce Ali Babacan ne demiş ona bir bakalım.

6'lı masanının (havalı, cakalı) mensubu Ali Babacan, geçtiğimiz günlerde bir üniversitede konuşmacı olmuş.

Orada da, kendisinin konu hakkındaki kıymetli fikirleri (bilen ezelden beri bilirken...) öğrenilebilsin diye Babacan'a, FETÖ'nün Ergenekon ve Balyoz kumpasları hakkında ne düşündüğü sorulmuş.

Babacan da şu açıklamayı yapmış:

"Türkiye'de maalesef yakın tarihimizde, ordumuz içerisinde bu tür eğilimler, 'Siyaset bazen ülkeyi yoldan çıkarır, biz buradayız, ordu olarak el koyarız, şekle sokarız' diyen bir zihniyet olmuştur.

Bu tür hazırlıklar içinde olanlarla ilgili devlet mücadele etmelidir!

Dolayısıyla, tüm bu süreçlerin Ergenekon, Balyoz, adı ne olursa olsun bunların bağımsız ve tarafsız yargı süreçlerinden geçtikten sonra ancak şöyledir ya da böyledir diyebiliriz.

Böyle silmece FETÖ'nün etkisi altındaki yargının uğraştığı Ergenekon, Balyoz sürecine de biz karşıyız.

Ama sırf 'FETÖ'cüler uğraştığına göre bunların hepsi ak pak suçsuz insanlardır' da demeye  karşıyız.

İkisinin de yanlış olduğunu düşünüyoruz. Bağımsız ve tarafsız yargı eliyle incelenmedikçe bu süreçlerin hiçbirisine doğru ya da yanlış demenin biz doğru olmadığını düşünüyoruz."

***

Vay vay vay...

"Bağımsız ve tarafsız yargı eliyle incelenmedikçe..."

Ört ki ölem!

İşin mıyıldama kısmını geçelim.

Ana tema (basına da yansıdığı üzere) tek cümlede özetlenmiş:

"Ama sırf 'FETÖ'cüler uğraştığına göre bunların hepsi ak pak suçsuz insanlardır' demeye de karşıyız."

Tabii karşısınız.

Hem de en başından bu yana  fevkalade karşısınız.

...Da, keşke tam olarak neye karşı olmadığınızı açık açık bahşetseniz?

Daha net olsanız?

Bari, "Cesur adammış. Tonla riski göze alıp, düşüncesini çatır çatır ortaya koydu!" falan diyebilenler olurdu.

"Sırf FETÖ'cüler uğraştığına göre" cümlesinin devamı tam olarak gelebilseymiş keşke?

Ama böyle korkak görüşerek, mıyıl mıyıl değil. Şöyle, ağız dolusu...

....???

***

İttifak ortaklarını ikna edebilse, Cumhurbaşkanı adayı olmaya, yani ülkeyi yönetmeye niyetlenen Ali Babacan'ın "KUMPAS" kelimesinin ne anlama geldiğini bilmemesine olanak var mı? (Hele ki bu ülkede?)

FETÖ işi Ergenekon ve Balyoz Kumpaslarının ne ahlaksız, ne garabet hukuk katliamları olduğunu....

Bu ülkenin utanç tarihi olduğunu bilmemesine olanak var mı?

Tabii ki biliyor.

Belki de, herkeslerden daha çok biliyor!

Ancak fikrim odur ki, Babacan şu sıralar adrese teslim mektuplar yazıyor.

Yoklama yapıyor.

Seçmenini konsolide etmeye çalışıyor.

Konsolide oluyorlar mı, olmuyorlar mı ona bakıyor!

O yüzden peş peşe tuhaf işlere imza atıyor.

Bir bakıyorsunuz, CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun “Suriyelileri iktidara geldiğim gün göndereceğim” açıklaması karşısında çıkıp...

“Palavradır bu! Gönderemezsiniz." diyor.

Haydaaaa!

Bir bakıyorsunuz, FETÖ'ye şifa niyetine pansuman yaptığını düşündürecek sözler sarf ediyor.

Ki yine, haydaaaaaa!

Yahu sen ittifak bişenlerinden biri olmaya namzetsin ya...

Hani 6'lı masa önümüzdeki günlerde senin ev sahipliğinde bir kere daha toplanacak ya... Kemal Kılıçdaroğlu'nun siyaseten ifade ettiği bir şeye karşı, "PALAVRA" diye sallamak sana mı düşer?

Kılıçdaroğlu'nun itibarsızlaştırmaya çalışmak sana mı düşer?

***

Son günlerde peş peşe yaptığı bu sinir-sabır sınayan açıklamalarının, CHP tabanının ve seçmeninin nezdinde ne anlama geldiğini Ali Babacan da gayet iyi biliyor.

Ancak bir test sürüşü yapıyor!

Bir yandan hedef kitlesine:

"Ne durumdasınız arkadaşlar? Hazırsanız, ben cılkını çıkarmaya başlıyorum!"

Diyor.

Bir yandan da, yeni yasal düzenleme ile Millet İttifakı açısından nicelik olarak kifayetsizleşen partisinin, ittifak nezdinde hala ne anlam ifade ettiğini test ediyor.

Malum...

Yeni yasal düzenleme ile pazarlık partilerinin o eski halinden eser kalmadı.

Artık, "20'şer vekilinizi alırız" türünden şımarık taleplerle CHP ya da İYİ Parti'nin karşısına çıkamazlar.

E kendi başlarına da Meclis'te var olamazlar.

Dalayısıyla kartlar sürekli olarak yeniden karılıyor.

Yeniden karılırken de, pazarlık partilerinden biri olan DEVA'nın Genel Başkanı Babacan şunu gayet iyi biliyor.

Bu partiler, milletvekilliği seçimi açısından niceliksel olarak kifayetsizleşse de, Cumhurbaşkanlığı adaylığını isteyenler için hala önemli!

Babacan da bu yüzden sınama yapıyor.

En çok da, Kemal Kılıçdaroğlu'nu ve CHP'nin hassas seçmenini sınıyor!

***

Siyasi kulislerde dolanan epey irrasyonel bulduğum bir başka senaryo-iddia daha var ki, Ali Babacan'ın dış kulvardan yaptığı bu tuhaf atağın altında, partisini tek başına seçime sokacak bir bomba formülün yattığına ilişkin...

DEVA Partisi, kime ne mektup yazarsa yazsın tek başına siyaseten hiç bir şey olamaz.

Abdullah Gül, Kralice Elizabet ve tüm diğerleri falan koşup desteğe gelsin. Seçim çalışmalarına bizzat katılsın. Kapı kapı dolanıp, oy isteyin.

Yok... Yine olmaz!

Demokrat Parti, Gelecek ve Saadet Partisi ile bir sağ ittifak sürecini başlatabilir.

Orada da, yüzde 7'lik seçim barajı sorunu var.

İşi yine zor!