Emeklemekten yürümeye geçişte verilen denge mücadelesi koca koca insanlar haline gelince öylesine pis bir hâl aldı ki! Dengede durabilene aşk olsun. Ya da cebine dolu yağsın da cebi dolsun. Tozu çıkasıya vurulan bir halı gibi tokmağın sesine ses olan milyonlar var. Yan yana sıralanmış onlarca temizlik hastası, her biri eline bir halı almış ortalığı toza katıyor ama kimsenin çevresinde ne oluyor umurunda değil.

Ben ve benciler demekten vazgeçmiyor insanoğlu. Sen ve sencilerin dışında kalan milyonlar tozun pisliğin içinde boğulsun kime ne ki! 

Başarıyı paylaşamayan, başarısızlığa ortak olamayan, beklentisizlikler üzerine kurulu sevgiden nasibini alamayan insanlarız. Peki neden? Dengeler adına çünkü. Dengeleri böylesine önemsiyoruz ama tartı ya da herhangi bir ölçü birimi kullanmıyoruz. 

Körü körüne denge güdenler, dengesiz hallerine göre yolu bir o yöne bir bu yöne çevirmekten başka bir şey yapmıyor. Yolu değiştirme sen değiş! Birilerinin yüksek sesle “Dengeler Adına” demesi gerekiyor ve o kahramanın gelip tüm bu dengesizliği ortadan kaldırması lazım.

Benim deremden temiz sular akarken aşağı kıtanın deresi kurumuş kime ne! Benim çöpüm 8 türden ayrıştırılırken diğerleri çöpleri eşelemiş kime ne! Çocuğuma bugün ne hediye alsam diyen babadan çocuğu ile evinin çatısına bomba düşerken oyun oynayan babaya kime ne! 

Dengeler arasında sıkışıp kaldık. Su, bomba, çöp olarak geri dönüyor bu dengeli dengesizlik. İnsan haklarının sözde mimarı Avrupa Birliğinin sokaklara taşan evsizleri, her geçen yıl artan uyuşturucu kullanımı, dengeler adına kıtalararası siyaset yapan devletlere su taşıyan sözde insan hakları savunucuları, küresel ekonomiyi elinde bulunduran kapital katiller, toplulukların ırklarına devlet vaadinde bulunan çok ulusluluk dengesizleri, sözde üstün ırk siyonlar ve onun güdümündeki tasmalılar…

Çok yüzlülük aşısını her geçen asırda kitlelere uygulamaya devam ediyorlar. Bu aşı beraberinde dengeleri rant ve popülizm aracı olarak göstermeye çalışıyor. “Beklentisiz, karşılıksız” sevgiyi sıyırıyorlar benliğimizden. 

Son kalan çorabından, donuna, battaniyesine, 15 yaşında fidan gibi oğluna kadar “Beklentisizlik” üzerine kurulu bir şekilde inandığı uğurda bağış yapan, kurban eden bir milletten dengelerin kurbanı olan bir millet haline çevrilmeye çalışılıyoruz.

Şöyle bir durun ve sadece düşünün! Çevrenize, arkadaşlıklarınıza, gençlere, topluma, sosyal medyaya, alışkanlıklarınıza, hedeflerinize, dünyaya, geçmişinize ve geleceğinize… Bakın! Ve düşünün!

Sözüm ona “Sözdeciler”e tamah etmeyin. Devletinizi “Beklentisizlikler” üzerine kurulu bir sevgi ile sevin. Sözdecilerin dengeler dayatmalarına karşı dedelerinizin yaptığı gibi son kalan donunuza kadar karşılıksız arka çıkın değerleriniz uğruna!

Dengelerin ardında saklananlar yüzünden Afrika’da susuzluktan ölüyor çocuklar, dengeler adına kimliksizleştiriliyor bazı toplumlar, dengeler adına yağıyor ülkelere bombalar, dengeler adına salgınlarla boğuşuyoruz, dengeler adına bizi elimizdeki teknolojik cihazlara hapsediyorlar, popülizmin kölesi haline gelme! 

Türkiye, Türkiye’nin sınırlarından çok daha büyük. Elinde terazi olmadan denge dayatan sözde insan hakları savunucularına ve popülist çok ulusluluk dengesizlerine karşı uyanık ol! Devlet bâkidir unutma. Bize düşen bu bekâya beklentisiz bir aşkla sahip çıkmak. 

Geçmişten geleceğe daha güçlü bir şekilde sözdecileri mağlup edeceğimiz günlere…