Unuttuğumuz yerden hatırlamaya başlarız.
En hızlı koşan ayağımızın üzerine düşer, kaçtığımız yerden yakalanırız.
Kadim toprakların gökyüzünden tane tane düşmeye başladığı zamanlardan beri var olan “denge” kuralından defalarca bahsettim size…
Ben yazarken bile çoğu zaman, ne yazacağıma karar vermeden alırım elime kalemi.
Yola çıkan insan, yolda bulduklarını yolda gördüklerini; neye, ne kadar dönüştürebiliyorsa, yolu o kadar güzelleşir. Yolun sonunu düşünüp durmaksa işte bu şirk koşmak dediğiniz şey.
Neden ağaçlar göğe yükseldikçe umutlanır da insan, binalar göğe yükseldikçe korkar ? Düşündünüz mü hiç? Ben ilk defa düşündüm bugün…
Zaman zaman basitliğin kolaylaştırıcı gücünden bahsederim. “Okuyanlarım” ve öğrencilerim bilir.
Sürekli bir şeyler öğrenmeye çalışıyoruz. Ki bunu bilgi arsızı, öğrenme delisi biri olarak söylüyorum. Söylüyorum söylüyorum da…
Henüz duyu organlarımızı bile yeterince iyi kullanabildiğimizi düşünmüyorum . Ne kadar görüyorsun, ne kadar duyuyorsun, ne kadar kokluyorsun ne kadar hissediyorsun ?
Sadece bu temel özelliklerine bile odaklansa insan, dünyanın ne kadar değişebileceğini tahmin edebiliyor musunuz ?
Bilen bilir… “Dilediğine hissettirir dilediğine anlatır dilediğine gösterir” deriz.
İnsanın yolu insandan geçer.
Duyduğunu duyup, gördüğünü görüp, hissedersen…
İnsana iyiyi de kötüyü de insan der, insan eder.
Kendiniz için ne kadarını diliyorsunuz ?
Bazen ortam olur duymazsınız.
Bazen ağaçlar göğe yükselir görmezsiniz.
Bazen hayatınızın en büyük şansı karşınıza çıkar hissetmezsiniz . Hissetmez misiniz gerçekten?
Eğer görmüyor duymuyorsanız, mutlaka hissedersiniz. Hazır değilseniz görmezden gelirsiniz. Çünkü bedeniniz, aklınız,teniniz… Tahmin edemeyeceğiniz mükemmellikte bir bilgisayar gibidir.
Yazılımınıza güvenin.
Tek kural “denge”…
Her şey dengede olduğunda , kimilerine göre bir kız çocuğu doğduğunda, hele ki SEN olman gereken yerde olduğunda…
Hava sisliyken de gördüğünde…
İşte o zaman sizin için olan her şeyi görür duyar hisseder ve onun tadına varırsınız.
Yola çıkmalı insan, bilmediği yerlerdeki tanımadığı insanlardaki kendini bulmalı.
Peki dünya, insanın kendisini tanıması için yeterli bir yer midir ?
Bunun cevabını ancak bütün dünyayı gördükten deneyimledikten sonra verebilir insan değil mi ?
İnsan…
Gördükçe alışır, gördükçe gördüğünü normali haline getirir.
Ve…
Ancak o zaman var olan bilginin üzerine yeni bir şeyler inşa edebilir.
Gez,gör, arpa yeme :)
Gez ,gör, deneyimle ve dengede kal…
Dilerim.