Abdülhamit dönemini İstibdat (baskı yönetimi) olarak değerlendiren Meral hanım, Erdoğan yönetimini de o döneme benzetmiştir. Allahtan “kızıl sultan” demedi.

Fransız akademisi üyesi tarihçi Kont Albert Vandal, Ermeni isyanlarını bastırdığı için Abdülhamit hakkında Le Sultan Rouge/Kızıl Sultan” lakabını kullandı. İttihatçılarda bu tabiri Ermenilerle birlikte kullandılar. Tarihin bir cilvesidir, Abdülhamit’i Ermeni katili ve Kızlı Sultan diye karalayan ittihatçı güruh, daha sonra 1915’teki Ermeni tehciri sebebiyle aynı sıfatlarla karalanmıştır.

Meral hanım belki bilmeyebilirsin (kibarlığımdan belki diyorum) Ak Parti lehine yazı yazmayan hatta şiddetli muhalif Yılmaz Özdil yazmıştı. Yıl 1896 ABD Senatosu'na ve Temsilciler Meclisi'ne bir tasarı sunuldu, Ermenilerin can güvenliğini korumak için Osmanlı'ya askeri müdahale istendi. Büyükelçimiz “Türkiye’de tek bir vatandaşın bile burnu kanamamıştır ABD gazeteleri yalan yazıyor, siz önce aynaya bakın yüzkarası katliam suçlarınızı herkes biliyor” dedi. Başkan Wilson kudurur, derhal özür dilemesi istenir. Dilemeyince de; istenmeyen adam ilan edildi ve Ekim 1914’te yurda döndü. Şimdi tarihlere dikkat: Bu olaylar, Osmanlı birinci dünya savaşına girmeden önce yaşanmıştır. Savaşa 11 Kasım 1914 günü girdik. Ermeni tehciri (göçü) ile ilgili kanun ise 27 Mayıs 1915 tarihinde meclisten geçmiştir. 1896 nerede, 1915 nerede. Tekrar dikkat diyorum. Bütün tarihler Ermeni tehcirinden öncedir.  Abdülhamit kurduğu istihbarat teşkilatı ile bütün ayaklanmaları haber alıp önlemiştir. Anladın mı? Meral hanımefendi, Abdülhamit’e neden kızıl sultan iftirası atıldığını.

Sultan Abdülhamit, saltanatı boyunca Çırağan baskını gibi fiili durumlar hariç, hiçbir zaman muhaliflerine idam cezası uygulamadı ki, hatta idamları hafif cezaya çevirmişti

31 Mart Olayında, 1. Orduya Rumeli’den gelenleri durdurmak üzere, (kardeşkanı akar korkusuyla) talimat dahi vermemiştir. Saltanatını düşünseydi Hareket ordusunu durdururdu. Amcası Sultan Abdülaziz’in intihar süsü ile katledilişinde; Mithat Paşa, yapılan muhakemede idam cezası almış, onu bile uygulatmayıp sürgüne çevirmiştir. Şimdi; Parti amblemini Kayı’dan alıp, kayı boyundan gelen hükümdarı Ermenilerin ağzı ile kötülemek müstebit ilan etmek hiç yakışık almaz.
 

Erdoğan Abdülhamit benzerliği konusunu Fatih Altaylı Davutoğlu’na sorduğunda

“bu Fetöcülerin yaptığı bir benzetmedir subliminal mesajlar içerir” demişti. Esprili bir şekilde soralım: yüksek sesle söylemeyebilirsin kulağıma söyle “Ahmet bey sizi arayıp yanlış yapıyorsun ortak” dedi mi? hiç sesi çıkmadı dimi? Bir soru daha, Grup toplantınızda elinize “Medeni bilgiler” kitabını alıp İktidara gelirsek okutacağız diyorsun, salondakilerde şakka da şak diye alkış tuttular. Doğru söyle o kitabı okudun mu?   Eğer okuduysan bu sana siyasette CHP tabanından birkaç oy çalayım derken, muhafazakâr tabanı kaybettirir. Afet İnan’ın yazdığı o kitap için Murat Bardakçı size güzel cevap verdi. manasını bilmediği halde Kuranı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlar” sözü milliyetçi mütedeyyin tabanı rahatsız etmez mi?  O konuşman sonrası Saadet, Deva, Gelecek Partilerinin liderleri Temel, Ali ve Ahmet beyler “sen ne dediğinin farkında mısın?” Dediler mi? Demedilerse çok yazık!

İttihatçılar Sultan Abdülhamit'i devirinceye kadar “Özgürlük, eşitlik, kardeşlik ve adalet” dediler. Ne zaman ki Abdülhamit gitti ne özgürlük kaldı, ne de adalet! “Abdülhamit gitsin de ne olursa olsun” diyenler; özgürlüğü, eşitliği, adaleti mumla arar oldular, aratır oldular.

İstibdat benzetmen insanın aklına başka şeyler getiriyor. İttihatçı Hareket ordusu da Selanik’ten İstanbul’a gelmişti.  Bir ziyaretinizde karşılaştığınız gence nerelisin diye sormuştunuz. "Ergani" cevabını alınca; “Benim babamın ailesi de Diyarbakır’dan Yunanistan'a gönderilmiş” demiştiniz. Yoksa siz de ittihatçı bir sülaleden mi geliyorsunuz? Hani şu altı asırlık Osmanlı devletini bozuk para gibi harcayıp tarihten silinmesini sağlayan ittihatçılar. Eğer öyle bir damarın varsa; hemen körelt derim.

Dil uzattığın Abdülhamit hakkında bak kimler ne demiş

 

Chaim Weizmann: (İsrail’in ilk cumhurbaşkanı) bir konuşmasında: “Biz Yahudiler

20. yüzyılda Ortadoğu’da yıkılmaz denen devleti yıkıp 2 tane devlet kurduk. Onlara öyle güzel sistem inşa ettik ki Türkler bize Filistin’i vermeyen Abdülhamit’e en az 200 sene söverler!” (Abdülhamit’e sövenler kimi memnun ediyor gördünüz mü?)

 

Enver Paşa (İttihat ve Terakki’nin lideri) ülkeyi terk ederken yanındaki yaveri Mersinli Cemal Paşa’ya: “Paşam, bütün ef’âlimin (eylemlerimin) hesabını vermeye hazırım. Turan yapacaktık, viran olduk. Bizim en büyük günahımız, hatamız Sultan Hamit’i anlayamamaktır. Yazık paşam, çok yazık! Siyonistlerin oyununa âlet olduk ve onların hıyanetine uğradık!” itirafında bulunmuştur.

Lütfi Simavi: “Eğer tahtta kalsaydı, İtalya Trablusgarp’a giremezdi ve bu meseleyi sulh yoluyla hallederdi. Balkan Muharebesi’nin önüne geçer ve bu milleti delicesine 1. Dünya Harbi’ne sokmazdı.

Michel De Grèce (Yunan prensi), “Son Sultan” adlı romanında;  “Genç yaşta tahta çıktığı zaman öylesine mücadele eder, saldırılara göğüs gerer ve öylesine vuruşur ki sonunda Avrupa devletleri tahtta Sultan Abdülhamit bulunduğu müddetçe Osmanlı Devleti’ni yok edemeyeceklerini anlarlar. Bu yüzden Abdülhamit’i devirmek için ellerinden geleni yaptılar ve tahttan indirdiler. Abdülhamit düşürülür düşürülmez İngiltere, petrol kuyularının üzerine atıldı.” demiştir. Bu roman Fransa’da yayınlamış ve Batı’da büyük ses getirmiştir.                                                                                         

“Erdoğan ’sız bir Türkiye’ye adım gibi eminim ki “Mavi vatandan” vazgeç derler.

Doğu Akdeniz de Türkiye’nin 572 yıllık hidrokarbon ihtiyacını karşılayacak rezerv var.

Nasıl ki Musul ve Kerkük elimizden alındı, aynısı Ege de Doğu Akdeniz de yaptırılır. Bu konuda boş konuşmuyoruz. Ne diyor CHP’nin dış işlerinden sorumlu emekli elçi Ünal Çeviköz, "Mavi Vatan'ın tarifine baktığınız zaman egemenlik haklarının ötesinde alanı kapsayan bir kavram. Bu alanı kendi egemenlik alanınız olarak görürseniz, o zaman saldırgan ve yayılmacı bir algı yaratırsınız) lafa bak! Yazıklar olsun sana ve senin partinle ittifak yapanlara. Yunan senin bu dediklerini dünyada kamuoyu oluşturmada koz olarak kullanmaz mı? “

Edward Grey (İngiltere Dışişleri Bakanı) Abdülhamit için Ne büyük kayıp! Hasmımdı ama onun yokluğu ile diplomasi mesleği artık zevkini kaybetti.”

 II. Wilhelm: (Son Almanya İmparatoru ve Prusya Kralı) “Fransız kralı ile görüştüm, aşağı buldum. Japon imparatoru ile görüştüm, basit buldum. İngiliz kralı ile görüştüm, kendi ayarımda buldum. Ne zaman ki, Abdülhamit Han ile görüştüm; heybeti, zekâsı ve nezaketi karşısında beni bir titreme aldı.”

(Bizdeki muhalefet liderleri de, Erdoğan karşısında aynı sebeple titriyor)

Meral hanım, Abdülhamit’e istibdadın öznesi diyerek dil uzattınız. Kızılsultan deyip küfredenlere şirin görünmek için mi bu affedilmez hatayı yaptınız?

Abdülhamit’in şiddetli karşıtlarından Süleyman Nazif bak nasıl pişmanlık duymuş.

Padişahım gelmemişken yada biz,

İşte geldik senden istimdada (yardım dileme) biz,

Öldürürler başlasak feryada biz,

Hasret olduk eski istibdada (baskı rejimi) biz

 

Yakışmadı Akşener vallahi de, billahi de yakışmadı. Bir çuval inciri mahvettin. Haftaya devam edelim.