Rize’de ikisi Rize’ye bağlı İkizdere, ikisi de Trabzon Of ilçesine bağlı dört köye ait “Varda Yaylası” var. Ben bir ara saymıştım. 5 yüz civarında yayla evi vardı. Kısaca yazları küçük bir kasaba nüfusu toplanıyordu. Bu anlattığım olay yarım asırlık olaydır. Camide o yaz görevli imamla “Temel hoca-Ofli hoca” fıkraları kıvamında, bir Cuma yaşamıştık. Hoca o gün cuma hutbesinin konusunu kabir sorgusu olarak seçmişti.  

Ölünce indirirler seni kabre!!!

Sorgu melekleri (münker nekir) gelip, soracak:

Rabbin kim? Bilemedin; bir pençe vuracak 70 bin metre aşağı ineceksin,

Dinin ne? Bilemedin; bir pençe daha vuracak 70 bin metre daha inersin.

Peygamberin kim? Bilemedin; hoca hutbede elini kaldırdı yine vurur gibi yapacakken; camide Kürt Osman lakaplı biri vardı. Yerinden fırladı ve hocaya:

Yeter be hoca “sinkaf ettun adamın anasını”

Yetmiş bin yetmiş bin indirirsin adam dünyanın öteki tarafından çıkacak ya hu!!!

Doların yapay olarak yükselişine, Cumhurbaşkanımızın verdiği cevapla, yukarıdaki 70 bin misali tepetakla düşüşünü seyrettik. (Aynı şekilde muhalif ağızların yüzlerinin düşüşünü de seyrettik)  Ekonomi gerçeklerine uygun olarak; Dolar kuru yükselir, düşer. Bunlar olağandır amma; bize yapılanlar: Ekonomimizi çökertip teslim bayrağı çekmemiz için ”özel kur operasyonudur”. Daha öncede eski ABD başkanı Trump “ekonominizi mahvederim” demiş ve kur operasyonu yapmıştı hatırlayınız.

Bunları biliyoruz, sömürgen, asalak, haydut devletlerdir. Üzüntü veren ise Atatürk’ün gençliğe hitabesinde “ ...şahsi menfaatlerini (çıkarlarını) müstevlilerin (vatanı istila edenlerin)  siyasi emelleriyle (amaçlarıyla) tevhit edebilirler” (birleştirebilirler)ifadesiyle kast ettiği içimizdeki iş birlikçilerdir. Üstelik gençliğe hitabede ihanet ve delalet içinde kast edilen “İktidar sahipleridir” Şu halimize bakın; “Bugün bu ihanet hareketlerini muhalif yapı yapıyor.” İktidar Türkiye düşmanlarına karşı ekonomik savaş verirken güdümlü muhalif kurgu; gâvurun kılıcını sallıyor.

 Kılıçdaroğlu müptezeli dolar zirveyi gördüğü sırada, “Haydi Abbas, vakit tamam dercesine” TÜSİAD Başkanı İtalyan asıllı Simone efendiyi arayıp yardım istedi. Arayıp görüştüğünü de herkes konuşmalı diye açıkladı. Ertesi gün Simone Kaslowski başkanlığındaki TÜSİAD, “adeta hıyarım var diyene tuzlukla koşar gibi” bildirisini yayınladı. “iktisat biliminin temel kurallarının” uygulanmasını istediler. Bu beyana  karşı; CB Erdoğan’ın Ey TÜSİAD ve yavruları, sizin cinsinizi cibilliyetinizi biliyoruz, bizimle mücadele edemezsiniz şamarı geldi.  

CHP genel başkan, siyaset yaptığı partinin tarihinden çok mu çok habersiz. 1950’den bu yana, CHP’ye en yüksek oyu kazandıran Bülent Ecevit hükümetini gazete ilanları vererek düşüren bir yapıya el açıp dilenmek yakışıyor mu?

Ecevit yıllar sonra açıklamıştı. 1980 öncesi ABD casus uçaklarının hava sahamızı kullanmalarına izin vermedim.  (haklıydı; 1.dünya savaşında iki Alman gemisinin Karadeniz’e geçmesine izin verdik, Osmanlıyı savaşa sokup devletimizi kaybettik) Sen misin izin vermeyen; ABD başkanı Carter’in danışmanı Brzezinski’nin talimatı ile TÜSİAD devreye sokuldu ve gazetelere hükümeti düşürecek ilanlar verdiler.

Benim kuşak çok iyi hatırlar. Hemen her şey için kuyruğa giriyorduk. Türkiye’de siyah beyaz tek kanal Televizyon vardı. Bütün Türkiye onu izlerdi. Her gün “Margarin” reklamları yapılıyor amma piyasaya margarin arz edilmiyordu.

1979 yılına bir göz atalım:

13 Mayıs: Başbakan Ecevit, Gönen ve Orhaneli konuşmalarında iş çevrelerini eleştirerek “Yeterli yardım ve kredi sağlama eşiğine gelmişken içimizden bıçaklanıyoruz. Kendi kendimizi yabancılara jurnal ediyoruz” demişti.

14 Mayıs: TÜSİAD ilanı için savcılığa başvuracağız.“Bu devlet, işadamlarının muhtırasıyla hükümet kurmaz, bu memlekette ancak halkın dediği olur” dedi.

(Nasıl? TÜSİAD hep aynı değil mi? O gün yaptıkları, bugün yaptıkları. Fark var mı?)

ABD ve aparatları Türkiye’yi kıskaca alınmıştı. TOFAŞ ve RENO, parça yokluğundan üretime ara vermişti. Dışarıdan ne borç alabiliyor ne ithalat yapılabiliyor ne de yurt içinde ihtiyaçları karşılayabiliyorduk. İstanbul’da akaryakıt karne ile alınıyordu. TÜSİAD o dönem milli hamleler yapsaydı; ekonomik sıkıntıların hiç biri yaşanmazdı. Bu oluşum için Komprador burjuvazi (Yabancı sermayenin çıkarlarını koruyacak tarzda işbirliği yapan kesim) tanımlaması deyim yerindeyse cuk diye oturmuyor mu?

TÜSİAD sadece Ecevit’le kavga etmedi. Tansu Çiller “kan emiciler” diye suçladı.

Eski bakan Yalım Erez, TÜSİAD, kendi çıkarları doğrultusunda kamuoyu yaratan ve bu yolla hükümetleri etkileyen bir dernektir. Özellikle demokrasiye ara verildiği dönem kurulan hükümetlerde üyelerini bakan yapan bu kuruluşun ana işlevi, hükümetleri kendi istediği çizgide yönlendirmektir. Aralık 1992'de TÜSİAD yönetim kuruluna gönderdiği mektupta "Ülke menfaatlerini bir tarafa bırakıp sadece üyelerinizin bir kısmının menfaatlerini gözeten bir tutum içinde bulunmanız nedeniyle, tutarsızlığı ve çelişkiyi de dikkate alarak istifa ediyorum".demiştir.

Turgut Özal, Türkiye’yi boğazdan yöneten beş aile diyerek “İstanbul dukalığı yıkılmadan Türkiye asla kendine gelemez ve bağımsız olamaz” demiştir.

Eski Genel Kurmay başkanı Doğan Güreş "Türkiye'yi Parlamento ya da hükümetler yönetmiyor. Türkiye'yi yöneten oligarşik İstanbul dükalığı." demiştir.

Pandeminin dünya ekonomilerini sarstığı 2020’de dünya ekonomisi yüzde 3,1

ABD ekonomisi yüzde 3,4, gelişmekte olan ülkeler yüzde 2,5,

Gelişmiş ülkeler yüzde 4,5, AB’de EURO Bölgesi yüzde 6,3 küçüldü.

Türkiye küresel salgına rağmen 2020 yılında yüzde 1,8 büyüdü.  

2021 yılında ise IMF tahmini büyüme rakamımızı yüzde 9 olabilir yönünde güncelledi.

Son söz: Yandık bittik maskesi altında Erdoğan düşmanlığı yapanlara.

Küresel faiz lobileri, ABD ve AB gibi “müebbet Türkiye düşmanları”, sömürü için her türlü pisliği yapar, hakkımızda her gün olmadık yalanlar, iftiralar yumurtlarlar.

Siz nasıl olurda onlarla “iktidar aleyhinde” kraldan çok kralcı edasıyla yumurtlama yarışına girersiniz. Size aile büyükleriniz “Tavuk Kazla yarışa girerse; kıçı yırtılır” gerçeğini anlatmadı mı?