31 Mart akşamı Bursa’ya bahar gelince kimileri için sanırsınız karakış bastırdı. Nedenleri, sebepleri çok açık bunlarını anlatmaya gerek yok.  Musluklarından sular kesileceğini anlayan bir güruh hemen Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’e cephe aldı. Eleştiri okları birbiri ardına sallanmaya başladı. Peki, Başkan Bozbey’e bu oklar değer mi? Hiç sanmam. Altın çamura düşse de altın her zaman altındır. Asıl sorun iktidarın kaybedilmiş olmasından kaynaklı.

Dün bir işletmeden alışveriş yaparken bir çalışanın telefon görüşmesine ister istemez kulak misafiri oldum. Çalışan telefonun ucunda kişiye “Valla ilk defa bunlara oy verdim. Bekleyip göreceğiz” diyordu. Yaş itibarı ile kullandığı oyları hesaplarsak düne kadar AKP’den başkasına oy vermiş olması mümkün görünmüyordu. Karşıdaki kişi ne dedi bilinmez lakin adamın verdiği cevap çok netti. “Dur bakalım Bozbey’in elinde sihirli değnek yok ki. Biraz sabredelim. Bak su parasını ucuzlattı, sıra Bursaspor’a da gelecek elbet.”

Vatandaşın dediği gibi 31 Mart akşamı Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Mustafa Bozbey’in elinde sihirli değnek yok. Lakin tecrübe var, birikim var, iş yapacak kadroları seçebilecek kabiliyet var. Bana göre yanlış yapmamak adına kadroları oluştururken ince eleyip sık dokuyor. Koskoca Büyükşehir Belediyesi’nde onlarca daire başkanlığı ve müdürlük mevcut, 20 yılı aşkın süredir AKP yönetiminde olan kadroları yenilemek o kolay bir iş değil. O nedenle Mustafa Bozbey’in ekibini kurması için sanırım biraz daha süreye ihtiyacı var.

Bu anlamda değişim de yavaş yavaş kendini göstermeye başladı zaten. Öyle sanıyorum çok kısa sürede Büyükşehir Belediyesi’nin yenilenmiş tüm kadroları sahada çalışmaya başlayacak ve Bursa’nın her köşesine bahar gelecek. Başkan Bozbey bu işi başarır mı sorusunun cevabı çok net. Tabi ki başarır. Geçmişte Nilüfer Belediye Başkanı olarak attığı imzanın etkileri, bu gün bile devam etmekte. Barakalarda başlayan başarı serüveninin temelleri şu an Nilüfer’de çok net olarak görünmekte. Şimdi sıra Bursa’nın tamamının gülümsemesinde, bir tebessüm ile başlayan süreç ileride bize sürekli gülen bir yüz sağlayacaktır.

Gelelim Şafak Pala meselesine. Kendisi ile hiç tanışmışlığımız olmamıştır. Prof.Dr. Kayıhan Pala’nın eşi olarak adını bilirim. Kamuda çalışan bir memurdur. Lakin daha önemlisi Nilüfer Belediyesi’nde Mustafa Bozbey ile birlikte önemli işlere imza attığı dönemi de iyi bilirim. Şu anda Büyükşehir Belediyesi’nde daire başkanı olması bana göre isabetli bir karardır. Sosyal medyadaki Ak troller bu atamayı şiddetle karşı çıkmıştır ve CHP Milletvekili olan Prof.Dr. Kayıhan Pala üzerinden “eş dost ataması” olarak eleştiriyorlar. 

Şimdi bu eleştirileri yapanlara sormak istiyorum. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin Başhekimi olduğu dönemde hastaneye sınıf atlatan aynı Prof.Dr. Kayıhan Pala’ya o dönemin malum rektörü Prof.Dr. Yusuf Uluçay tarafından mobing uygulanırken siz neredeydiniz? Şimdi milletvekili olması nedeniyle eşinin bana göre fazlası ile hak ettiği bir göreve gelmesi mi yanlış. Geçin bunları. Benim tanıdığım Kayıhan hoca bu konuya asla müdahil olmamıştır, hatta eşinin daire başkanı yapılması konusunda muhalif bile olmuştur diye düşünüyorum.

Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in daha önce birlikte çalıştığı bir bürokratı yanına alması ve yetki vermesi de çok doğaldır. Ak trollere yeniden sormak istiyorum. AKP döneminde eş, dost, akraba, kayınço, yeğen, çoluk çocuk gökten zembille inmiş misali köşeleri kaparken siz neredeydiniz.  Tecrübeli isimler görevden alınıp sırf referansları için müdür yapılan, daire başkanı yapılanlara neden sesisiniz çıkmıyordu?  Yasal hakları olduğu halde yönetim kadrolarına ataması yapılmayan onlarca memurun hakkını neden savunmadınız? Şimdi kalkmış sırf milletvekilinin eşi olduğu için atandığı görevi fazlası ile hak eden bir kişiyi eleştiriyorsunuz. Hani o ağzınızdan düşürmediğiniz “liyakat” kelimesi var ya işte bu atama, tamda bu ifadenin karşılığı oluyor.

Tabi bu eleştirileri yapanlarının asıl amaçlarının ve neden bu kadar barındıkların sebebini ben çok iyi biliyorum. Büyükşehir Belediyesi’nin önünde duran ilk işlerden biri boşa akan ya da aynı tarlaya akan muslukları kesmek olacak. İşler böyle olunca da bazılarının tekerine çomak sokulacak. Yoksa bağıranların derdi liyakat falan değil. Öyle olsaydı şimdiye kadar bağırmaktan sesleri kısılırdı. Maşallah hepsinin sesi hala gür çıkıyor. Bakalım bu durum daha ne kadar devam edecek. Velhasıl Başkan Bozbey’i elinde sihirli değnek yok, kimlerle çalışacağını da ince eleyip sık dokuyarak zamanla karar vercektir.