Megaloman bir kral kendinin büyüklüğüne çok inanır, kibir deryası bir adammış. Savaş galibiyeti olmasa da başka konularla halkı meşgul etmeyi bilen kral, tellallar salıp “Krala en güzel elbiseyi yapan terziye sandık dolusu altın verilecektir” duyurusu yapar. Kendini terzi olarak tanıtan bir dolandırıcı aslında var olmayan bir elbiseyi krala giydirmiş. Kral aynaya bakmış çıplak olduğunu görmüş, hani elbise diyecekken; terzi; "bu elbiseyi sadece akıllılar görebilir" der. Kral akılsız durumuna düşmemek için çok güzel demiş. Emin olmak için adamlarına sormuş, onlarda dalkavukluk yaparak çok güzel kralım demişler. Kral yanındaki hırslı kifayetsizlerin alkışları ile halkın huzurundadır. Geçit töreninde halkın arasından çırılçıplak geçerken dalkavukların alkışlarını "kral çıplak!" diye bağıran bir çocuğun sesi keser. Korkudan alkış yapan ahali de, kral çıplak diye tempo tutar. (Bu hikâye burada dursun)

Yazılarımda ABD öncülüğündeki Batı bloğu Türkiye’ye savaş açmıştır diyorum. Bunun nedeni de: Türkiye’nin eski Türkiye olmayışıdır. Batı bloğu kendisine peyk bir Türkiye ister. Hakkını arayan, bölgesel bir güç halindeki Türkiye, onlar için savaş nedenidir. İktidarda hangi parti, hangi lider olursa olsun fark etmez.

Menderes ABD ve Avrupa’nın vermediği krediyi Sovyetlerden kotarmaya kalktı; Moskova’ya gidecekti, eksen değişti dediler darbe yaptırıp astırdılar.

Demirel “Ne zaman Ruslarla iş yaptıysam iktidardan uzaklaştırdılar” dedi.

Ecevit 1980 öncesi ABD casus uçaklarına izin vermedi, TÜSİAD ilanlarıyla iktidardan düşürüldü. 57.Hükümet döneminde ABD’nin Irak işgaline karşı çıktığı için 2001 ekonomik krizi patlatıldı. Gecelik faizler yüzde 7 bine fırlatıldı, 24 banka battı, döviz kurları katlandı, ekonomi yerle bir oldu, Türkiye yüzde 9,5 küçüldü. Kemal Derviş geldi ve 15 günde 15 yasa çıkartarak IMF’ye teslim bayrağı çektik. Sonuçta Türkiye fakirleşti. Bir şey daha: Irak işgaline karşı çıkan Ecevit’in sağlığı gündem edildi (hatta sağlığı ile oynandı) Partisi de en yakınında bulunanlarca dağıtıldı. Evlat gibi gördüğü Hüsamettin Özkan, her dönem değer verdiği İsmail Cem ve ABD’den getirdiği Kemal Derviş. Bu kişi ABD’ye gidip 12 gün boyunca Ecevit’in telefonlarına çıkmadı. Derviş’in partisini bölmede itici güç olduğunu gören Ecevit ihanete uğradığını anlamıştı. (Ecevit’in anıları Mehmet Çetingüleç)

ABD NATO çizgisinde uğradığımız hainlikleri anlatmaya devam. Uğur Mumcu gizli belgelere ulaştığını telefonda Turgut Özal'a söyler, Özal Eşref Bitlis paşa ile konuşup köşke gelmelerini söylemiş. Turgut Özal bu bilgiyi Adnan Kahveci ile paylaşmış. Bu bilgiye sahip olan dört kişiden; Uğur Mumcu 24 Ocak 1993 tarihinde arabasına konan bomba ile suikast sonucu, Mumcu'dan 12 gün sonra Adnan Kahveci 5 Şubat 1993 tarihinde trafik kazasında, Kahveci 'den 12 gün sonra Eşref Bitlis 17 Şubat 1993 tarihinde uçak kazasında. Bitlis Paşa'dan iki ay sonra Turgut Özal 17 Nisan 1993 tarihinde spor yaparken kalp krizi sonucu öldüler!   Bir devlet görevlisi Uğur Mumcu olayı ile ilgili "bu tuğlayı çekersek duvar üzerimize yıkılır" demişti.

Necmettin Erbakan Hoca 28 Şubat darbesiyle iktidardan uzaklaştırıldı, Refah Partisi kapatıldı siyaseten de yasaklandı. Bunlar tamamen bize yapılan oyunları bilmemiz ve kontrolleri dışına çıkma hamlelerimiz sonucu olmuştur.

Her şeyimizi kontrol altında tutuyorlardı.                                                                                                  

Tarih 27 Nisan 1957 Türkmenlere yapılan baskılar üzerine Türkiye’nin Suriye’ye askeri müdahale hazırlıkları vardı. Amerika, Türk ordusunun Suriye’ye girmesini istemiyordu. Menderes Bakanlar Kurulu toplantısına devam ederken salonun kapısı açılır, içeri ABD elçisi Fletcher Warren girer. Başbakan Menderes büyükelçiyi yandaki odaya aldı ve görüşmeye başladılar. Büyükelçi, Başbakan Menderes’e “Askerlerinizi sınırın ötesinde görmek istemiyoruz, bu bir rica değil” dedi.                                            

İkinci olay zamanın CHP gençlik kolları başkanı Süleyman Genç anlatıyor. Türkiye’de madenlerin millileştirilmesi ile ilgili bir dosya yapıp İsmet Paşaya çıkar. İnönü dosyayı karıştırır tetkik eder ve “Otur bakalım deli çocuk” der. “Kıbrıs’a çıkartma konulu çok gizli bir bakanlar kurulu toplantısı yaptık. Toplantı biter bitmez odama geçerken ABD elçisi telefonda bana “sakın ha” dedi. “Bak deli çocuk biz daha bakanlar kurulunu millileştiremedik ki madenleri millileştirelim” Düşünün o dönem cep tel yok mesaj yok hangi ara ABD elçisine haber verdiler.

Bugün ise Türkiye, ABD ve Rusya’nın parsellediği Suriye’de Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı adlı üç askeri harekât yaptı. Yerli Milli sözü ucuz bir söz değildir.

Çünkü: Biden Türkiye’de kimleri destekliyorsa; bunlar milli olamaz, bu toraklarda doğsalar bile; yerlilik taslayamazlar, canavar otu gibi zarar verirler. ABD tarafından beslenen medya kuruluşları, gazeteciler, siyasiler, sanatçılar, bürokrat vb kim olursa olsun birer Truva atıdır ve “Batı zararlısı” olarak kendileriyle mücadele edilmelidir.                                             

Neden kral çıplak hikâyesini anlattık?                                                                          

Biden rüzgârıyla yelken şişiren muhalefete bakın, TBMM de Tezkere oylanıyor CHP tezkereye hayır diyor. Hangi gerekçe ile hayır diyorsunuz?                                                                                             

Tezkere iki yıl süreli imiş. Bu gerekçe mi şimdi, Ne olurmuş iki yıllık süre istenince, DEAŞ ile mücadelede gerekirse bizim direktiflerimizle konuşlanacak yabancı asker konusu eski tezkerelerde var olan maddeler aynen burada da var. 2015 yılından beri her seferinde evet dediğine şimdi neden eleştiri getirip hayır diyorsun?                                                                                                                                                                                           

Biz söyleyelim: Kandilden gelen talimatla, HDP kulağınızı çekti, altı okundan biri Milliyetçilik olan KK yönetimindeki CHP milli siyaseti sattı. Yazıklar olsun!                              Milletin aklı ile alay edercesine Yozgat’ta "Söz veriyorum o Kandil denen terör yuvasını yerle yeksan etmezsem Kılıçdaroğlu demesinler." dedi. Bende diyorum ki “mabadına güveniyorsan PKK terör örgütü yuvasını” söyle de görelim. PKK terör örgütü demekten aciz adam Kandili yıkacakmış. Kandilden Karayılan arasa eminim “kentsel dönüşüm yapacağız, daha modern inleriniz olacak, hafriyat kelimesi aklıma gelmedi o nedenle yer ile yeksan dedim” diyecektir. Gerçi Kandili yıkmak içinde de tezkere gerekir ama KK bu, alıştık atmalarına.

Ortağı İYİ (!) Parti, deyim yerindeyse (Tarzan zor durumda) halini yaşıyor. Hem milliyetçiyim diyeceksin hem de sana Siirt’te “Burası Kürdistan” diyene cevap veremeyeceksin. Grup başkan vekilin Bingöl’de şehit ailesine küfrediyor.                                    

Bu ne haldir?  Bu nasıl bir milliyetçiliktir.  Bu nasıl bir savrulmadır.                                                                             

Son söz: Bu muhalefet kendi yalanlarıyla önce kendilerini kandırıyor sonra da halkı kandırmaya çalışıyorlar. Bu nedenle yazının başlığını “rüzgâr esti iç çamaşırı göründü” diye atmıştım. Son olaylardan sonra anlaşıldı ki bunların ne üzerinde, ne de içlerinde Ulusalcılık, Milliyetçilik, Yerlilik elbisesi yokmuş. Resmen Kral Çıplak