Merhaba yani!

İzledi mi herkes? İzledim izledim be nde.

İzledim ama ‘’hadi Gizem Hocam Oppenheimer ’a gidelim’’ diyen kişi sayısı her geçen gün artıyor.

Herkes anladı mı peki bilimsel terimleri? Çok zorladı mı sizi bu yarı bilimsel dil? Hepimiz bilmeliyiz aslında en azından bu kadarını…

Bu arada izleyen kaç kişi yazdı Google’a atom bombasını araştırmak için? İşte bunları merak ediyorum.

Son yıllarda özellikle pandemi, ekonomik kriz ve sözde şikayetler derken sinemalar dolup taşmıyor. Artık hiçbir sinemanın önünde uzayan sıralar göremiyorum eskisi gibi…

Hey herkesin var değil mi bilgisayarı; Netflix’i, Disney’i ve daha birçoğu… Ve sinemaya verdiğiniz bir seansa aylarca satın alırsınız bu seçmeli uygulamaları.

Haklısınız tabii… Ama sinemanın keyfi de başka!

Bu yukarda saydığım birçok sebepten dolayı izlenmiyor artık Türk yapımı filmler. Gişe yapmıyor işler. Ne zaman vizyona soksak diye deli divane düşünüyor yapımcılar. Sinemaya olan eski ilgiyi görmek imkânsız, filmler en azından kendini kurtarsın diye mücadelede herkes.

Ne yapalım sevgili izleyenler sinema yapılmasın mı artık?

Yapılsın yapılsın. Şu dönemde psikolojimize destek olan en önemli sektörlerden biri bence. Bilgiyle harmanlanmış bir eğlence sektöründen daha iyisi ne olabilir? Gidin ve eğlenerek, öğrenerek, severek, düşünerek dinlenin. Onca gereksiz alışkanlıklarımızdan birinin yerine sinemayı koyalım ya da bir öğün eksik yiyelim. Ha?

Ufkunuz aydınlanır iyi gelir gören gözünüze.

Şimdi devam edelim Oppenheimer’a… Bu arada mutlaka görmek isterim aşağıda izleyenlerin yorumlarını.

Tabii Atom Bombası hem harika bir buluş hem de bu dünyanın başına gelmiş olan en büyük felaketlerden biri.

Bilim çok kıymetli ama hep derim neyi ne için yaptığınız, kullandığınız daha önemli. Sırf yapabildiğimiz için her şeyi yapıyor muyuz?

Birilerinin mesleki ya da kişisel egosu ya da başarısı yaşamı yok edeceği yerde durmalı bence.

Ben bu konuyla ilgili Einstein’ a hiç kızamıyorum biliyor musunuz? Çünkü bu buluşun temellerini atmış olabilir ama tehlikesini görmüş ve durmuş. Oppenheimer ise kendince türlü sebepten böyle bir yola çıkmış. Eğer bir seçim hakkı olsaydı bu duruma bilim annelik yapar mıydı? Buna sahip çıkar mıydı? Bilime sormak lazım! Bilimin temel prensiplerini iyi analiz etmek lazım. Yoksa bunun hep eleştirdiğimiz, bağnazlıkla suçladığımız bozuk anlam tercihlerinden bir farkı kalmaz.

Alkış başarmış.

Tabii filmin türlü mesajları var. İzlemeyenler için spoiler vermek istemem.

Elbette herkes kendini aklamak ister ama bana sorarsanız bu bir faciadır. Ve bilimin utanç konusu.

Lisede dönem ödevimdi atom bombası ve o zamanlar araştırırken öyle bilgilere ve görüntülere ulaşmıştım ki ben hiç saygı duyamadım bu eşi benzeri olmayan buluşa. Ki bilime ne kadar önem verdiğimi bilen bilir.

Sonuç olarak film güzel sevgili okurlar. Zaten on yıllarda Türk filmlerine sinemada her ne kadar bir önyargı olsa da yabancı filmler dolu dizgin izlenmeye devam ediyor. Ki Oppenheimer’ın salonu da hep dolu. İzlemenizi, kendi yorumunuzla değerlendirmenizi çok isterim.

Bu arada bu toplumsal ve tarihsel konuyu izlemeden önce araştırın derim. Ve sonra izleyin. Böylece filme objektif bir bakışınız olur ve filmin de amacını, yolunu, yöntemini daha iyi anlarsınız.

Teknik olarak biyografik bir şekilde seyirciye sunulmuş olan, tarzına rağmen uzun süreler sıkılmadan izlediğim bu işi hepinize tavsiye ederim. Özelliklede gençlere…

Haydi gençler sinemaya!

Üstelik filmin başrolünde de hepimizin beğeniyle izlediği Peaky Blinders ’ın yıldızı Cillian Murphy var. Seversiniz siz. Benden söylemesi…