18 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi, ertesi gün de tutuklanması, ülke gündemine bomba gibi düştü.
Öğrencilerin çoğunlukta olduğu protesto eylemleri ve yürüyüşler CHP’nin önderliğinde birçok ilde gerçekleşti.
Biz de mesleğimiz gereği sahada birkaç gündür bu eylemleri takip ettik.
Milyonlarca yurttaş barışçıl protesto hakkını kullandı.
Şunu net biçimde belirtelim; Boykot barışçıl toplu eylem hakkının ayrılmaz bir parçasıdır. Demokrasinin olmazsa olmaz fiilerindendir. Anayasa’nın 34. Maddesinde güvence altına alınmıştır. Bunu tartışmak bile anayasa ve hukuk bilmemektir.
Üstelik Anayasa’nın “Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı” başlıklı 34. maddesine göre “Herkes önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir”
Böyle söyler ANAYASA.
Yani toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmak için yetkili makamlardan izin almak gerekmez.
***
Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) “boykot” veya “tüketmeme suçu” diye bir suç olmamasına rağmen, Bursa dahil birçok şehirlerde gözaltılar ve tutuklamalar oldu.
Çoğunluğun öğrencilerden oluştuğu eylemlerde tutuklanan yurttaşlar, geçtiğimiz bayramı sevdikleriyle birlikte geçiremedi.
Geçtiğimiz bayramdan bugüne aileler, Silivri ilçesinde bulunan Marmara Ceza İnfaz Kurumu önünde bekleyişlerini sürdürüyor.
BURSA’DA 16 TÜRKİYE’DE 162 KİŞİ HALA TUTUKLU
Dün CHP Parti Meclisi Üyesi Berkay Gezgin’in de aralarında bulunduğu 102 kişi için tahliye kararı çıktı. Ayrıca, 25 kişi hakkındaki ev hapsi de kaldırıldı.
Ama hala Bursa’da 16 Türkiye’de 162 kişi tutuklu halde…
Elbette göstericiler arasında barışçıl olmayan yollara sapanlar da olabilir. İstisnalar vardır fakat onlar da tutuksuz yargılanmayı hak ederler.
İmamoğlu ile diğer belediyecilerin tutuklanmalarıyla başlayan süreçte, ters kelepçe vurularak gözaltına alınan, sonra da tutuklanan üniversite öğrencilerinin çoğu 2000 ve üzeri doğumlu.
Bu çocukların bir hayatları, hayalleri var. Umarım yakın zamanda tutuklu gençler de serbest bırakılır.
Polisin ise bir an önce özlük hakları güvencesine kavuşturulmasını ve kaderinin siyasilerin iki dudağı arasına kalmamasını diliyorum.