Kıymetli okurlarım İnsan vücudu o kadar karmaşık bir işleyişe sahip ki, bilim her gün bu konuda yeni bazı buluşlar ortaya koysa da bunlar bitmek bilmiyor. Bu buluşlar insanın doğal yaşamına ne kadar uygun davranışlarda bulunursa o kadar daha sağlıklı bir ömür süreceği noktasında kesişiyor.

Bunlardan en dikkat çekici olanlarından birisi de beyin rahatsızlıklarından bazılarının beyinin kendisinden değil de bağırsaklardan kaynaklanması. Örneğin yakın zamanda Avrupa Ülkeleri’nde yapılan geniş kapsamlı bir çalışma sağlıksız bağırsak florasının Parkinson hastalığını arttırdığını buldu. Bağırsaklarımızda yaşayan faydalı bakterilerin oluşturduğu aileler ne kadar uyum içerisinde yaşarsa bizlerde fizyolojik olarak o derece uyumlu bir bedene sahip oluyoruz.

ABD’deki Ulusal Kanser Enstitüsü (NCI) kısa bir süre önce bağırsaklardaki bazı bakterilerin bağışıklık sistemini eğiterek tümör oluşumunu engellediğini buldu. Hatta iyi bilinen bazı kanser türlerinin bu bakterilerce tedavi edilebildiği de bulundu. Bu durum bağırsak bakterilerinin adeta vücudun bir organı gibi çalıştığını göstermektedir. Bizler doğal yağları ve bol lif içeren sağlıklı gıdaları kullandığımız sürece bu konuda çok önemli mesafeler alırız. Oysa bugün batı tarzı beslenmede liflerin ve sağlıklı yağların yeri hemen hemen hiç yoktur. Sonuç da ortadadır.

24 Eylül 2018 Tarihli bir makale kas kaybı olmadan kilo vermek isteyenlere peynir altı suyu önermektedir. Buna Whey Proteini de denilmektedir. Kabaca Whey proteini, peynir süzüldükten sonra arda kalan sıvıdır. Kaynayan sütün içine katılan sirke veya limon ile de bu sıvı elde edilebilmektedir. 1 kepçe yaklaşık 24 gram protein içerir. 9 önemli çalışma peynir altı suyunun faydalarını şöyle özetliyor: Tokluk hissi vererek iştahı azaltıyor, yağlarımızın yanmasını sağlıyor, yüksek tansiyonu düşürüyor ve kandaki zararlı yağları azaltıyor.

Yıllardır dünyada olduğu gibi ülkemizde de bir diyet furyası var. En son gelinen aşamada elene elene 2 grup diyet ön plana çıkıyor. Ketojenik diyet ve vegan diyet. Her ikisinin de artı ve eksileri var. Yine 24 Eylül 2018  tarihli bir makaleye göre en iyi diyet kişinin bir yaşam tarzı haline getirdiği ve yıllarca sürdürebildiği diyettir. Bol lifli, antioksidan değeri yüksek, boş kalorilerden uzak olup besleyici öğeleri içeren bir beslenme tarzı seçilmelidir. Tıpkı atalarımızın yaptığı gibi. Bunun yanında hareketli bir yaşam tarzı binlerce yıldır etkinliğini kanıtlamış bir yoldur ve hem kilo verirsiniz hem de uzun, sağlıklı bir ömür sürersiniz.

Doğal beslenmenin önemini anlatan bir çalışma da 21 Eylül 2018  tarihli bir makalede ele alınmış. Dünyaca ünlü BMJ adlı dergide çıkan bu araştırmaya göre 65 yaş üstü bireylerde sağlıklı beslenme mortaliteyi (ölüm oranı) % 25 daha azaltmaktadır. Bu beslenmede de sağlıklı yağlar, lif ve ılımlı bir şekilde alınan hayvansal proteinler beslenmenin ana ilkelerini oluşturmakta. En büyük düşman ise şeker ve un.

Kiminle gezdiğinize, kiminle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin. Çünkü bülbül güle, karga çöplüğe götürür (Mevlâna).

İNSAN SAĞLIĞI İLE OYNAMAYIN

Ben bilim aşığı bir hekimim. Okurum, incelerim. Sizlere hep doğru bilgileri ulaştırmaya çalışırım. Bilime inandığım gibi bu dünyanın bir de görünmeyen ama ciddi uyarılar veren yönlerinin de olduğuna kalpten inanıyorum. Çok değer verdiğim bir dostum var. Ömrü Avrupa ve Asya’nın pek çok ülkesinde gıda makinaları için teknik servis hizmeti vermekle geçti. Anlattıklarından onlarca kitap çıkar. Mete, gözünü para hırsı bürümüş ve bu nedenle gıdalardan (insan sağlığını hiçe sayarak hazırlanan) para kazananların bir tanesi normal eceli ile ölmedi dedi bana. O servet ya oğlunun kumarına, ya bir hastalığa, ya bir kazaya gitti. Kızları kocaya kaçtı ve dul kaldılar, hastalıklardan başını kaldıramadılar vb daha bir çok örnek var. Kendileri de sürünerek, çekerek öldü, kimse yanında olmadı ölürken dedi.

Empati yapalım. O gıdalardan bir gebe kadın, bir küçük çocuk,  bir yaşlı teyze yedi. Kısa veya uzun vadede sağlıkları bozuldu. Hele o anne karnındaki günahsızı düşünün. Daha doğmadan bu masumda bir takım hastalıkların zemininin atıldığını düşünün. Şeytanlar çok. Ama şeytanlıklarının bedelini ödeyeceklerini unutarak geziyorlar aramızda. Yıllar, yıllar önce ne demiş Yunus: Olsun be aldırma yaratan yardır, sanma ki zalimin ettiği kardır, mazlumun ahı indirir şahı, her şeyin bir saati vardır.

Yüzyıllardır söylene gelen bir atasözümüz de var. Sanki bu gıda şeytanları için söylenmiş: Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste.