Hastalıklara, virüslere, savaşlara, doğal afet ve felaketlere rağmen ortalama insan ömrünün uzadığı bilimsel bir gerçek.

Bilim insanları uzamanın nedenlerini araştırıyorlar sürekli…

Geçtiğimiz günlerde bu konuda ilginç bir araştırma haberi gözüme çarptı.

Ömrü uzatan etkenler listesine sosyal medyayı da dâhil etmişler.

Oysa ben tam tersi biliyordum!

Tam 12 milyon sosyal medya kullanıcısının yer aldığı araştırma sonucunda; sosyal medyada aktif olanların, bu sanal âleme hiç bulaşmamış olanlara oranla yüzde 12 daha uzun yaşadıklarını belirlemişler.

Merak edip haberi okudum bir solukta ama sosyal medyanın insan ömrünü nasıl uzattığının ayrıntısına pek girilmemiş araştırmada...

Paylaşılan yorum, özlü söz ve fotoğrafların beğeni aldıkça mı uzuyor ömür acaba?

Bu konuda tık yok!

Ömrü uzatıyor mu bilemem ama insanların zamanını kısalttığına eminim!

Bunun için araştırma yapmaya bile gerek yok çünkü giren çıkamıyor, kendini de zamanı da unutuyor sosyal medyada.

Bu riskin de farkında olan bilim insanları, sosyal medya ağlarının kullanımının abartılmadığı sürece insan sağlığına pozitif etkilerinin olduğunu özellikle vurguluyorlar.

Peki, abartırsak olur?

Ciddi sağlık sorunları ortaya çıkıyormuş...

Örneğin, netlessfobi ve nomofobi gibi!

Biri internetsiz kalma, diğeri de akıllı cep telefonsuz kalma, bir yerlerde unutma korkusuymuş...

Şarjının olmadık yerde bitmesinden korkanlarda da şarjıfobi varmış!

Özellikle batı ülkelerindeki gençler arasında giderek artan bu hastalık, ülkemizde de görülmeye başlamış ne yazık ki! 

En ağırı da ‘tık’lanma yani ‘like’ alma, beğenilme hastalığı diyorlar!

İşte bu bırakın uzatmayı ömürden ömür götürüyormuş! Laf aramızda, bu hastalık gazetecilere de bulaşmış diyorlar!

Neyse üzülmeyin, şu sanal dünyada en büyük derdiniz bunlar olsun! Hepsinin var teknolojide şifası!

Takipçilerinizle aranızdaki maske, mesafe, temizlik kuralını ihlal etmeyin yeter ki!

EVET DERKEN İYİ DÜŞÜNÜN!

Nikah masasındaki ‘evet’ten bahsetmiyorum, benim uyarım telefondan dolandırıcılığa karşı…

Anket ya da promosyon gibi bahanelerle aradıkları kişilere, ‘evet’ dedirtecek basit sorular soruyorlarmış…

Sonra bu ‘evet’lerinizi kopyalayıp, kötü amaçlı kullanıyorlar.

Bir bakmışsınız istemediğiniz bir ürünün satın alınmasına ‘evet’ demişsiniz!

Bir ara benim de başıma geldi…

Baktım cep telefonu faturama alakasız bir hizmet paketi eklenmiş… Arayıp sordum, “telefonda kabul etmişsiniz!” dediler. İptal ettirene kadar göbeğim çatladı.

O günden sonra telefondan kim ararsa arasın, rahmetli Orhan Boran’ın klasik yarışmasındaymış gibi ‘evet-hayır’ sözcüklerini asla kullanmıyorum!

Siz de öyle yapın!