Merhum Bekir Sıtkı Erdoğan’ın Hancı adlı ünlü bir şiiri vardır. Bir dizesinde şöyle der. Güç bela bir bilet aldım gişeden, Yolculuk başladı Haydarpaşa’dan, Hancı n’olur elindeki şişeden, birkaç yudum daha ver yavaş yavaş. Yolculuğu, gurbeti, sevda acısını, özlemi kendi düşünce ve durumuna göre o kadar güzel özetlemiştir ki bu şiirinde.

İnsan vücudu annemizin karnındaki ilk hücreli halinden itibaren pek çok mineral, protein, yağ, su ve karbonhidratlar ile şekillenerek gelişir. Bedenin oluşmasını planlayan genetik yapımız şifrelendirildiği hali ile, bu besin maddelerinden göz, kulak, kol, bacak, kalp, beyin vs organlarımızı oluşturur. Yani aldığınız selenyum ile inşaatın bir kısmını, amino asitler ile başka bir kısmını, iyot ile bir başka kısmını, kalsiyum, demir, çinko, vitamin ve daha pek çok besin maddesi ile inşaatın başka kısımlarını oluşturur.

Bu inşaat, tamamlandıktan sonra devamlı rüzgar, yağmur, kar, su baskınları ile karşı karşıya kalacağı için yapıldığı hali ile kalmayıp yıpranacak, devamlı tadilatlar geçirecektir. Bu tadilatlar için de aynı temel yapı malzemelerini kullanmak zorundayız. Uygun olmayan yapı malzemeleri kullanırsak bir yerlerden rüzgar, yağmur, soğuk içeri girecek ve tahribatı arttıracaktır.

Uygun yapı malzemelerinin bazılarını yukarıda sıraladım. Kuru fasulye, nohut, mercimek, diğer sebzeler, yumurta, et, süt ürünleri, deniz ürünleri, doğallığını koruyan meyveler ve yağlar ihtiyacınız olan bütün yapı malzemelerini size sunar ve bunlar ile evinizin tahribata uğrayan kısımlarını eskisi gibi yenileyebilirsiniz. Ancak günümüzde gıda adı altında satılan pek çok yiyecek maddesinde bu yapı malzemelerini bulamıyorsunuz. Tamam karnınız doyuyor, diliniz ile beyniniz mutlu oluyor ama bu sadece reklamlarda seyrettiğiniz ve sizin olmasını hayal ettiğiniz bir evden öteye götürmüyor, ev sahibi yapmıyor sizleri.

Çocuklarınızı düşünüyor musunuz hiç anneler? Karnınızda iken onlara verdiğiniz maddeler ile doğurduktan sonra verdiğiniz maddeler o kadar farklı ki. Poşet poşet taşıdığınız şekerli ürünler, paket paket taşıdığınız gıdadan yoksun ve yanmış yağlar ile şekillendirilmiş eğlencelik adı altında satılan maddeler, daha 5. dk. dan itibaren beyini uyaran ve daha fazla yemek yemeye teşvik eden, o küçücük pankreaslarından dolu dolu insülin salgılatan asitli içecekler ile çocuklarınızı yavaş yavaş bitirdiğinizin farkında mısınız?

Bakın dünyanın en ünlü beslenme uzmanları artık nelerin üzerinde duruyor: Gıdaların içlerinde bulunan besin maddeleri bizim genetik yapımız ile konuşuyor ve anlaşıyor. Mineral, lif, vitamin, protein, doğal yağ ve karbonhidrat içeren gıdalar ile genetik yapımız 5 milyon yıllık arkadaşlar. Ama son zamanlarda ortaya çıkan gıda maddeleri ile genetik yapımız bir türlü arkadaşlık yapamıyor. Bu güvensiz arkadaşlık ortamı da malum, insanları hasta ediyor. Yani sen misin beni takmayan, ben de sana yapacağımı bilirim gibi…

Gıdanın yolculuğu esnasında çok farklı ara duraklar ve bir de varış noktası vardır. Aldığınız gıdayı ya kemik, kas, kan, beyin, deri gibi dokulara sağlıklı hücre olarak katar ya da yağ olarak bir köşeye atarsınız. Gıdanın yolculuğu hakkında az bir bilgi sahibi olmanız bile uzun ve sağlıklı yaşamanız için çok önemlidir. Bundan binlerce yıl önce mineral, amino asit, vitamin kavramı yok iken Hz. Davut, Yedikleriniz bir gün gelir sizin tuzağınız olur demiştir. Demedi demeyin…

İNSAN OLMANIN GEREĞİ

Hayvanları çok seven biriyim. Tavuklarım, kazlarım ve köpeklerim var. Ancak insanları daha çok seviyorum. Çünkü insan olmanın vasıflarını tam anlamı ile taşıdığımızda bütün dünya ve üzerinde yaşayanların da mutlu olacağına inanıyorum.

Bazı sabahlar yürüyüş yaparken evimin arkasında Nilüfer Belediyesi tarafından bakımı yapılan, ağaçları ve çiçekleri budanan, içerisinde kediler için kulübecikler bulunan ve çocukların oyun oynayacağı kaydırak ve benzeri oyun aletlerinin olduğu bir park var. Yapanların, idamesini sürdürenlerin emeklerine sağlık. Ancak bazı duyarlı insanların yanında (ellerindeki poşetler ile dışkıyı hemen alıyorlar) duyarsız insanlar da var ve köpeklerini buralara dışkılattırıyorlar. Bir müddet sonra buralarda çocuklar düşe kalka oynuyorlar. Yazık. Google’da arama penceresine ‘’Psikiyatride empati ve vicdan eksikliği ile karakterize kişilik yapısı’’ yazın ve bakın karşınıza ne çıkıyor lütfen. Benim dilim varmıyor…