TR-Düşünce Kulübü’nün dünkü geleneksel kahvaltılı sohbet toplantısına katılan Bursa siyasetinin önemli ismi eski bakan Faruk Çelik yine çarpıcı dobra açıklamalarda bulundu.

Yine diyorum çünkü Faruk Bey, zaman zaman yaptığı açıklamalarla ülke gündemini sarsıyor.

Düşünce Kulübü’nde neler mi dedi?

Neler demedi ki?

Önce 50+1 oy konusunda söylediklerini özet geçeyim:

 “Bu mesele sen-ben meselesi değil, sistemi zorluyor. Bugün için düşünmeyin, beş yıl sonraki seçim için düşünün. Bu ekonomi açısından da çok büyük sıkıntıdır 50+1. Bakın ben 40 artı 1 demiyorum 40 artı diyorum… Bunu derseniz de zaten yine 50 ile seçilecek, 40’ın üstü merkezdeki partiler için erişebilir rakam… Gizli kapaklı hesaplar da olmaz. CHP açıklayamıyor HDP ile 50 artı bire ulaşabileceğini, niye açıklayamıyor, çık açıkla! 50 artı 1 partileri riyakarlığa da sevk ediyor aynı zamanda! Gerçekleri konuşturmuyor. Hem konuşmaları bile değiştirmeye sebep olan niyetleri başka konuşmaları başka hale dönüştüren bu oran yanlış orandır! Hem demokrasimizin geldiği ve gelmek istediği nokta açısından doğru bir oran değildir. Hem anayasaya konması açısından doğru değildir. Bu siyasi partiler kanununda olmalıydı ve ona göre bir yol yürünseydi daha siyaset gerilimi düşerdi. Şimdi herkes bir parti kurma peşinde. Sistemin özünde partileri merkeze toplamak varken 0,1 oyu olan o partilerin önem kazandığı noktaya geldik. Siyasi tavizlere dönüşmeyecek dönüştürmeyecek bir oran olmalıydı.”

Çelik’in bir diğer gündemi de Bursaspor’du dünkü sohbetimizde…

O konuda da önemli açıklamalarda bulundu…

Dedi ki;

 “Bursa’nın markasıdır Bursaspor, maalesef yüzeysel yaklaşımlarla bu hale getirildi. Bir bütüncül yaklaşım Bursa olarak konu ele alınmadığı için kulüp bu hale geldi. Bursa’yı yönetenler hangi düzeyde olursa olsun, sorumluluk üstlenenler, herkes sorumlu. Sahip çıkma noktasında bir masa etrafında toplanılsa Bursaspor’un ne borcu kalır ne sorunu… Bursaspor meselesi bireylerin halledebileceği bir iş değil, bunu üç dört senedir söylüyorum. Hele bugünün şartlarında bir kişinin çıkıp kurtarması hiç mümkün değil. Ama birlikte halledelim denilirse çok kolay bir iş. Bugünkü tablo Bursaspor’a yakışmıyor, buradan bir an önce çıkması gerekiyor. İnşallah bu sezon birinci lige oradan da süper lige yeniden çıkaracak bir anlayış artık acı tecrübeden sonra yürürlüğe girmeli diyorum. 9- 10 yaşımdan beri Bursaspor’u takip eden seven biriyim. Çok maçlarına maddi imkânsızlıktan gidemediğimde Tophane sırtlarından, Muradiye’den seyrettiğim o güzel takımın bugünkü haline çok üzülüyor içime sindiremiyorum, birçok insan da sindiremiyor. Bu konu valinin, belediye başkanları, milletvekillerinin, tüm sanayicilerin, iş insanlarının, sivil toplum kuruluşlarının sorumluluğundadır. Her yerden bir temsilci alınarak bir masa etrafından bu işi çözmemiz gerekiyor, Bursa gibi bir şehir için maliyet açısından da yüzeysel bir iştir.”

Faruk Bey’i Bursaspor konusundaki duygusal yaklaşımını görünce, Atatürk Stadı’nın yıkılması konusundaki düşüncesini de sordum kendisine…

Ne mi dedi?

Yorumsuz paylaşıyorum:

“Eski stadyum yerinde çok yakışıyordu. Çünkü Kültürpark’ı çok anlamlı kılıyordu ve Kültürpark da stadı çok anlamlı kılıyordu bu bütünlük bozuldu. En çok ona üzülüyorum. Yiğitlerin yoğurt yiyişleri var fazla zorlayamıyorsunuz. İki saat öncesinden stada giderdik maç saatine kadar parkta oturmak için. Maç sonrası da yine otururduk, ikisi birbirini tamamlardı. Şimdi bakıyorum Kültürpark yetim kalmış, takım bu hale gelince yeni stadyum da yetim gibi duruyor!”