Yukarıdaki İngilizce başlık bana ait değil. Seçimin ertesi günü sokakta mikrofon tutulan bir vatandaş “Kılıçdaroğlu istifa etmeli mi?” sorusuna bu cevabı vermiş. Vatandaş haksız mı? Kazandık, kazanıyoruz naraları atanlar şimdi vurun abalıya misali Bay Kemal’e yükleniyor.

Tuncay Özkan, seçim kampanyası başlarken bir TV kanalında; kendisine gelen gizli ankete göre “Erdoğan'ın oyunu “yüzde 26” olarak açıkladı. Peki sonuç? Erdoğan yüzde 26 değil yüzde 52,18 oy aldı. Bir kampanyada oyunu yüzde yüzden fazla artırmak nasıl bir hesap yanılgısıdır. Özkan’la aynı mahallenin kalemşörlerinden Yılmaz Özdil bir yazısında ironi yapmış “Los hesabos bilmezos kasape, kıçınos kaçare masate/ Hesabını bilmezse kasap, kıçına kaçar masat”  diye yazmıştı. Böylesine yanlış hesap yapanların olduğu bir yerde suçu bir kişiye yüklemek yanlış değil mi?

Neler demediler ki; Yüksekten atıp tutanlardan hiç özür dileyen oldu mu? Fatih Portakal (sözcü TV)"yüzde 62,5 ile Kılıçdaroğlu kazanıyor" diyordu.  Seçim sonrası Kılıçdaroğlu'na “siz artık bu partiden gitmelisiniz” dedi. Dikkat ettim yüzünde hiç kızarma yok. Bu kadarına da pes doğrusu

Deniz Zeyrek (Sözcü gazetesi) "Erdoğan büyük kaybedecek" diyordu, seçim sonrası "Muhalefet neyi okuyamadı" diye laf olsun torba dolsun yorumları yapıyor. "değişim" isteyen ve Kılıçdaroğlu'nun istifasını dört gözle bekleyen gazetecilerden olsa gerek.

İsmail Saymaz (Son dönemde Halk TV ile sözcü arasında pinpon oynuyor dense yeridir) O da "Yenildi, başarısız oldu, değişim gerekli" sözleriyle Bay Kemal’in gitmesini isteyenlerden.

İsmail Küçükkaya Halk TV de ki seçim özel programında Anadolu Ajansı'nın veri akışını yayından kaldırarak Kılıçdaroğlu'nu gecenin kazananı ilan etmişti.

Bu sözlerini unutup Bay KK gitsin korosuna katılacak mı?

Şirin Payzın Seçim gecesi sabaha kadar "Kılıçdaroğlu kazandı" diye yayın yapmış, gerçekleri bilerek çarpıttığı için provokasyona zemin mi hazırlıyor değerlendirmesi yapılmıştı.

Ali Bayramoğlu ise "anketlerde Erdoğan'ın kaybettiğini” söylüyordu.

Bir zamanlar Erdoğan’nın gölgesinde serinleyen Akif Beki ve Elif Çakır seçim sonrası Kılıçdaroğlu’nu “seni günâhkar seni” diye taşlar mı ne dersiniz?

Muhalif kesim seçimi alabilmek için "Türkiye'de 10 milyon sığınmacı var" yalanını ısrarla vurguladı. Doğrusu ise Türkiye'de geçici koruma statüsündeki Suriyeli sığınan  sayısı 3 milyon 388 bin 698'dir. Kampanya boyunca yalan vaatlerle, yalanlarla yol aldılar. Yalanları yüzlerine vuruldu, yalan söylemekten geri durmadılar.

Daha önce bir yazımda nakletmiştim: Macar düşünür Geza Gardony’e yakıştırılan bir söz vardır. “Yalan, korkakların korunma aracıdır; mert yanında silah taşır, namert de yalanla dolaşır”

Lord Henry Brougham ise “En çirkin yalan, çocuğa ve halka söylenen yalandır. Çünkü her ikisi de kolay kanar” demiştir.

Hadis ilminde hadis nakledenler için yapılan sınıflandırmalardan biri de, sözüne asla güvenilmez sınıfıdır ki buna da "kezzâbun yekzibu Deccâlun" denir. Deccal (gibi) aşırı yalan söyler demektir.

Yalanlarla hak edilmeyen yükseklere çıktığına inanların düşüşü de sert oldu.

Kampanya devam ederken Başkan Erdoğan, seçimin, sosyal medyada trol ordularıyla değil, sandıkta milletle kazanılacağını her zaman söyledi. "Sosyal medyadaki trol ordusu Bay Kemal'e çalışıyor, bayağı da para veriyorlar. Bunlarla güya milletin aklını karıştırmaya çalışıyorlar." Dedi ama kumar masasında  “bu sefer kazanacağım diye kendi kendini ipnotize eden kumarbaz” misali muhalefet söylenenleri duymazlıktan geldi.

Şimdi bütün bu okkalı yalanlarla Kılıçdaroğlu’na destek veren gazeteciler, görev yaptıkları gazetelerden, TV kanallarından “biz başarısız olduk” deyip istifa ederler mi? kesinlikle etmezler.

O zaman sokakta mikrofon tutulan vatandaş “Why would he resign Neden istifa etsin ki?” demekte haklı. Zaten Bay Kemal’de istifa etmedi, dün gece CHP’de MYK üyelerinin tamamının istifasını aldı. Muharrem İnce ne diyordu? “Parti içi mücadele kanalları kapalı, Atatürk gelse Anıtkabirden kurultay kazanamaz”

Bu CHP Kılıçdaroğlu CHP’si. Parti yandaşı kalemlerin Bay Kemal’in peşine takılıp demokrasi nutukları atmaları komik kaçıyordu. Adam “bana oy vermeyeceksen sandığa gitme” demedi mi? Bu lafın tamir edilecek yanı yoktur ama hiç birinin bu yanlışa sesi çıktı mı? Maalesef çıkmadı. Seçim bitti iş işten geçti bundan sonra çıkabilir

Kaybedenler kulübünde herkes suçu birilerine yıkmaya çalışıyor. Kandil’den “ikinci turda da işbirliğimiz sürecek” diye destek açıklama yapan Duran Kalkan’da suçlama kervanına katılmış. “Kılıçdaroğlu CHP’nin başında kaldıkça Erdoğan iktidardan düşürülemez” dedi. (Bu arada CHP Genel Merkez binasına asılan

Ben Kemal geliyorum afişi kaldırılmış)

Suçlama cümbüşünü özetleyen Mümtaz Lütfi Özsoy’un dizeleriyle bitirelim

Birde çıkar diklenir, 'istifa etmem' diye,
Burda keyfim yerinde, bir yere gitmem diye.
Suçüstü de yapsanız, asla pes etmem diye.

Hadi oradan cercer, kendine bir iş ara,
Tencere dibin kara, senin ki ondan kara.