2014 Yılı’nda ölen ünlü aktör Robin Williams’ın unutulmaz filmi Can Dostum’da psikolog rolündeki Williams’ın sık tekrarladığı bir cümle idi ‘’senin suçun değil’’. Filmi izlemediyseniz öneririm. Büyüyen göğüsleriniz, boynunuz, çene altlarınız, göbeğiniz, kalçalarınız da sizin suçunuz değil. Neden olduğunu anlatayım.
Gıda teknolojisi trilyon dolarlık gıda pazarında insanın dilindeki tat tomurcuklarının önemini farketmiştir. Üretilen gıdaları satmak için çok çeşitli ve çetrefilli yollar da bulunmuştur. Farkında olabilir veya olamayabilirsiniz ama kurgulanmış pek çok faktör bu gıdaları size yedirtir. Sonra gelsin gıdalar, gitsin gıdalar. Ama hangi gıdalar? Bir örnek verelim. Buğdayın sindirimi esnasında vücutta meydana gelen bazı protein alt birimlerinin beyin dokusuna girdiğinde adeta morfin etkisine benzeyen etkilere neden olduğu bulunmuştur (ekzorfinler). Günümüzde buğday ve ürünlerinden yoksun kalmak ciddi oranda depresyon benzeri tablolar oluşturmaktadır. Buğday ve bundan türetilen ürünler inanılmaz derecede mutlu etmektedir. Ama bedeli kronik hastalıklar olarak yıllar sonra karşımıza çıkacak bir mutluluk bu.
1985 Yılı’nda ABD’de Ulusal Kalp, Akciğer ve Kan Enstitüsü, Ulusal Kolesterol Eğitim Programı’nda yağ ve kolesterol içeren gıdalar yerine tam tahıllı ürünlerin tüketilmesini önerdi. İşte bu olaydan sonra süratle erkek ve kadınlarda inanılmaz boyutlarda kilo artışları gerçekleşti. Özellikle buğday ve buğday kökenli ürünler ciddi oranda iştah arttırıcıdır. Bu nedenle beraberinde tatlı gıdalara ve asitli içeceklere de arzunuz artar. Yedikçe yer, yağlandıkça yağlanır, yağlandıkça da kronik hastalıklara yakalanırsınız. Bundan sonra işin tedavi edici boyutu gelir ve bu durum da 2. Perdeyi oluşturur.
Kilo problemi olanlar yıllarca bazı beslenme listeleri ile bu kiloların üstesinden gelmeye çalıştılar. Oysa yapılan çalışmalar bu listeler ile uzun vadede ancak 100 kişiden 2 kişinin başarılı olduğunu göstermektedir. Çünkü genellikle gıdanın ne olduğunu bilmeyen ve bunları danışanlarına anlatmayan, anlatamayanlar ( bilimsel açıdan donanımlı olan uzmanlar kastedilmemiştir) obezitenin artışına dolaylı olarak sebep olurlar. Sadece kalori kavramı ile hastaları zayıflatmaya çalışanlar, bu kişileri sadece görüntü bozukluğu olarak gören, obezitenin aslında ciddi bir yağlanmaya bağlı kronik hastalık olduğunu bilmeyen, karşısındakine anlatmayan uzmanlar çok ciddi hatalara neden olmaktadırlar.
Oysa gıdanın uluslar arası tanımı sabittir. Gıda sizin hormonlarınızı yapacak, savaş hücrelerinizi içerdikleri besin öğeleri ile adeta silahlandıracak, sindirim sistemi hücrelerinizi, sinir sistemi hücrelerinizi yapabilecek maddeleri içermelidir. Bu tanıma göre bir doğal yumurta gıda olabilecek özellikleri taşır ama ucuz imal edilmiş ve içinde nasıl yağ kullanıldığı belli olmayan bir poğaçaya gıda diyemezsiniz. Kalori olarak aynı bile olsalar biri kanınızı, gözünüzü, tırnaklarınızı yaparken biri sadece basenlerinizi doldurur.
Kıymetli okurlarım. Yazımın başlığında da belirttiğim gibi sizin suçunuz yok. Kilo almamızı sağlayan o kadar çeşitli faktörler yaratıldı ki, dayanamıyor ve bizlere geçici mutluluk sağladığı için yiyoruz. Sizin varsa bu konuda tek suçunuz var. Obezite için çare arayıp kapısına gittiğiniz her sakallıyı görüpte dedeniz sanmayın.
STRES VE KİLO
Önceki haftalarda yazdıklarıma ek bazı bilgiler vereceğim. Doğallığını yitiren yağlar (kızartılmış, rafine) ve şeker vücudumuzda NPY adı verilen ve iştah merkezimizdeki hücreler tarafından üretilen hormonun artışına neden olurlar. Stresli dönemlerde Avustralya’lı bilim insanları bu hormonun arttığını kanıtlamışlardır. Suzanne Farrel adlı ABD’li ünlü beslenme uzmanı greyfurt, brokoli, ıspanak, fasulye, somon, yulaf ve yoğurt başta olmak üzere bazı besinlerin stres ile vücuttan eksilen bir çok vitamin ve minerali yerine koyduğu için strese karşı en etkili gıdalar bunlardır diyor. Şeker, rafine un, vitamin ve mineralden yoksun gıdalar stres ile mücadelede ters etkilere sahiptir. Abur cubur yiyenlerde gripal enfeksiyonların sıklığına dikkat ettiğinizde bu satırların ne kadar gerçeği yansıttığına sizler de şahit olacaksınız.