Kıymetli okurlarım. Sağlıklı yaşam sürebilmeniz için saygın tıp dergilerinden derlediğim bazı yazıları sizlerle paylaşmak istiyorum. Yararlı olmasını diler, saygılar sunarım.

1- NE KADAR OKUYOR VE OKUMAYI SEVİYORUZ

 Günümüzde kitap okumaya ortalama 1 dakika zaman ayırırken televizyon izlemeye 6 saat ayırıyoruz. İnançlı olduğumuzu söylüyoruz ama yaratanımızın ilk emrinin oku olduğunu görmezden geliyoruz. Okuyan insan dünyayı bir çok pencereden görür. Beyin hücreleri daha iyi çalışıp daha iyi algılar. Hayata daha iyi hazırlanır, empati yeteneği gelişir, iyi bir vatandaş olur, kolay kolay yıkılmaz ve de kaba tabirle tezgaha düşmez. Yere tükürmez, küfür etmez, özürlü kaldırımına park etmez, motosiklet sürerken kask kullanır, kadını öldürmez, trafikte makas atmaz, orman yakmaz. Farkında mısınız bilemem ama ülkemiz insanı kabuk değiştiriyor. Buğdayın da kabuğunu aldığınızda geriye kalan kısım faydalı özelliklerini kaybetmiş, sadece karnımızı doyuran ama hücrelerimize verilmesi gerekeni veremeyen bir sahte besin maddesi haline geliyor. Bu kadar tesadüf olur mu?

Çocukluğumuzda kitap elimizden düşmezdi. Bir Avrupa Masalı olan Kırmızı Başlıklı Kız ilk okuduklarımızdandı. Büyükannesinin kılığına bürünerek yerine geçen kurt kırmızı başlıklı kızı yemek için çeşitli atraksiyonlar yapmasına rağmen kız çeşitli sorular sorarak kurdu sorgulamıştı. Kurt kızı yemesine rağmen masal ya, sonunda bir avcı tarafından kurdun karnından çıkartılmıştı. Masalda çok ilginç bir nokta vardı. Kurt, bu kızın eti körpe, yaşlı büyükannesinden daha lezzetlidir diyordu. Acaba kız obez, akşama kadar fast food, trans yağlar, un ve şeker oranı bol olan gıdalar ile beslenen biri olsaydı kurt aynı şeyleri söylermiydi bilemem. Ama şundan eminim ki Kırmızı Başlıklı Kız böyle beslenen obez bir kız olsaydı kurdun ertesi gün tansiyonu yükselir, kolesterolü artar, kan şekeri ve insülin seviyesi yükselir ve o günü genellikle esneyerek, halsiz ve yarı uykulu geçirirdi. Bu tip gıdalar ile beslenmesini sürdüren kurt bir müddet sonra Kırmızı Başlıklı Kız gibi obez olurdu. Peşinden insülin direnci, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kalp krizi ve gece uykuda ölüm…

2- ŞEKER HASTALARI YANILMASIN

Daha önceleri de yazdım. Kahverengi şeker beyaz şekere göre daha iyi olarak algılanıp şeker hastalarının bu şekere yönlenmesi sağlanıyor. Oysa bunların her ikisi de sofra şekeri adı verilen sukroz maddesini hemen hemen aynı oranda içerir. Kahverengi şekere bir miktar pekmez veya benzeri maddeler eklenmektedir. Bu nedenle sanki daha fazla mineral içerdiği ve veya şekere göre daha faydalı olduğu inancı hakimdir. Oysa arada belirgin bir fark yoktur.  ABD Kalp Birliği sağlıklı bir insanın günde ortalama olarak 37.5 gram ( 9 çay kaşığı) kadar rafine şekeri tolere edebileceğini belirtiyor. Şeker hastaları ise bu konuda çok daha dikkatli olmalı.

3- ERKEN KAHVALTI İŞTAHI AZALTIYOR

Bu klasik bilgi 26 Temmuz 2019 kaynaklı bir makale ile yine teyit edildi. ABD’ deki Alabama Üniversitesi Beslenme Bilimleri Bölümü tarafından yapılan araştırmalar, Ghrelin hormonunun (açlık hormonu diye bilinir ve başta mide olmak üzere sindirim sisteminde bazı bölgelerde yapılır) erken kahvaltı ve erken bir akşam yemeği sonucunda daha düşük bir seviyede salgılandığını buldular. Bu yolla hem iştahta azalma hem de yağların yakılmasında bir artış gerçekleşmektedir.

4- PEYNİR TÜKETİMİ KARACİĞER YAĞLANMASINI AZALTIYOR:  Kopenhag Üniversitesinin 139 hasta üzerinde gerçekleştirdiği bir çalışma tam yağlı peynirlerin HDL miktarını yükselttiğini, bazal metabolizma hızını arttırdığını ve karaciğer yağlanmasını azalttığını göstermiştir. Güney Fransa’nın ünlü rokfor peynirleri ile yapılan sayısız çalışmalar yüksek tansiyonun tedavisinde bu peynirlerin yararlı olduğunu ve ilginç gelse de kilo vermeye yardımcı olduklarını kanıtlamıştır. Şeker hastalarında da bu peynirler kan şekerinin düzenlenmesine yardımcıdır. Oysa yağsız ve kibrit kutusu kadar peynir masalları ile yıllarca umut dağıtılmaya çalışıldı.