Kıymetli okurlarım. Her zaman olduğu gibi yine ilginizi çekecek, merak edilen ve tamamen bilimsel kaynaklardan derlediğim bilgileri bu hafta da sizlerle paylaşmak istedim. Yararlı olacağını düşündüğüm bu bilgiler son derece emin kaynaklardan alınmıştır. Faydalı olacağına inanıyor, sağlık ve huzur dolu günleriniz olmasını diliyorum.

1-FISTIK EZMESİ YARARLI MIDIR?: Birçok insan fıstık ezmesini lezzetli bulur. Doğal olması şartı ile özellikle gelişmekte olan çocuklar için çok yararlı olan bu besin maddesinde faydalı yağlar, protein (2 yemek kaşığında 7 gram protein ve 2 gram lif içerir), birçok vitamin ve mineral vardır. İçerdiği yağlar A,D,E ve K vitaminlerinin emilmesinde ciddi rol oynar. Alışveriş yaparken ezme kutusunun içindekileri dikkatli okuyup katkı maddeleri içerip içermediğini araştırın. Çoğunlukla fıstık ezmesinin yağı katı kısmın dışında olarak bulunur. Bunu kullanırken karıştırmanız veya dolaba koyarken ters olarak koymanız önerilir.

2-DOYURUCU VE SANILDIĞINDAN DAHA DÜŞÜK KALORİLİ GIDALAR: Bu gıdalar beslenme sisteminizde yer aldıkça daha doyurucu ve kilo alma açısından daha akılcı bir beslenme gerçekleştirmiş olursunuz. Bazıları size şaşırtıcı gelse de 25 Mayıs 2022 Tarihli bir makale bu konuda en güncel ve sağlıklı bilgileri birçok çalışmayı baz alarak anlatmakta. Bu makaleye göre şu gıdalar hem doyurucu hem de kalori açısından çok yoğun değil.

a)Yulaf: Kalorisi düşük ve o oranda besleyici özelliklere ve liflere sahiptir. Amerika Beslenme Koleji tarafından 2016 Yılı’nda 48 yetişkin ile yapılan bir çalışma yulaf ezmesi yenildikten sonra bir sonraki öğünde kişilerin daha az yemek yediğini göstermiştir.

b) Yoğurt: Çikolata bağımlısı kadınlar ile yapılan bir çalışma yoğurt yemeye başladıktan sonra bu kadınlarda çikolata tüketiminde azalmalar olduğunu göstermiştir.

c)Çorbalar: Özellikle harmanlanmış çorbaların yemekten önce içilmesi genel olarak kalori alımını % 20 daha azaltmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta kremalı çorbalardan uzak durulması gerektiğidir.

d)Berry grubu meyveler: Çilek, ahududu, böğürtlen ve yaban mersini grubu meyveler hem lif içeriği hem de antioksidanları nedeni ile tokluk hissini arttırırlar.

e)Patates: Özellikle soğuk olarak tüketilmesi uygundur (Haşladıktan sonra soğutarak). İçerisinde hatırı sayılır oranda lif ve antioksidanlar vardır ve doygunluk indeksi sıralamalarında patates iyi sıralarda olan bir gıdadır.

f)Yumurta ve balık: Bir çok araştırma yüksek derecede protein içeren gıdaların iştahı baskılayabildiğini göstermiştir. Özellikle balık proteinleri Ghrelin denilen iştah hormonu salınımını baskılar. Sığır, tavuk ve balık proteinlerinin iştah üzerine etkilerini inceleyen bir çalışma açık ara balık proteinlerinde bu etkiyi yüksek bulmuştur. 30 kişinin incelendiği bir çalışmada karbonhidrat yerine kahvaltıda yumurta tüketenlerin daha fazla tokluk hissi yaşadıkları gösterilmiştir.

Ayrıca geleneksel süzme peynirler ve baklagiller de doyurucu etkilere sahip olan ve daha az gıda alınmasına yol açan besinlerdendir.

3-PROBİYOTİKLER VE GENEL SAĞLIĞA ETKİLERİ: Probiyotikler, yenildiği zaman bizlere sağlık açısından çeşitli yararları olan mikroorganizmalardır. Yakın zamanda yapılan bir çalışma bağırsaklarımızda bulunan faydalı bakterilerin beyin sağlığı, kan yağları, kan şeker düzeyimiz yanında kalp hastalıkları açısından da olumlu etkilere sahip olduğunu gösterdi. Örneğin kısa zincirli bazı yağ asitlerini sentez ederek karaciğerin daha fazla kolesterol yapmasını engeller ve kan yağları üzerinde olumlu etki gösterirler. Özellikle L.Leuteri adlı bir bakteri bu işi üstlenmektedir.

Bazı probiyotik bakteriler tansiyon yüksekliği olan hastalarda olumlu sonuçlar yaratabilmektedir. Toplamda 702 kişinin incelendiği 14 ayrı çalışma fermente süt ürünleri içerisinde bulunan bazı bakterilerin uzun süre kullanılmasının tansiyonda belirgin oranda düşme sağladığını göstermiştir. Ayrıca   Lactobacillus Curvatus ve Lactobacillus Plantarum adlı bakterileri içeren probiyotiklerin anlamlı oranda kanda trigliseridleri (tehlikeli kan yağları) düşürdüğü bulunmuştur.

Vücutlarımız sağlıksız yaşam koşullarına karşı bir savaş başlatır. Bu savaşa genel olarak enflamasyon diyoruz. Bu savaş bir yaraya karşı da olabilir şeker hastalığının yıkıcı etkilerine karşı da. Bazı probiyotiklerin kullanımı CRP ve fibrinojen dediğimiz enflamasyon belirteçlerini azaltabilmektdir. Bunun sonucunda kanımızda pıhtılaşmaya eğilim azalmakta, karaciğerin tekrar etkin olarak görevlerini sürdürmesi sağlanmaktadır.