Elektrikli araç üreticisi Tesla tarafından geliştirilen insansı robotun birkaç ay içinde piyasaya sürüleceği haberi vardı medyada...

20 kiloya kadar yük taşıyabilen robot, 173 cm uzunluğunda ve 57 kg. ağırlığındaymış.

Ne işe mi yarayacakmış?

Markete, çarşı pazara gönderip, sizin yerinize alışverişinizi yapacakmış…

Tam bizlik bir robot bu!

Tak sepeti koluna, çıksın market turuna!

Markete, çarşıya pazara gidip, sürekli değişen zamlı fiyatları gördükçe canınız sıkılıp, moraliniz bozulacağına, gönderin robotunuzu, onun devreleri yansın, cıvataları gevşesin!

Yalnız kampanya ve indirim günleri göndermemek lazım, o izdihamda robot mobot dinlemez ezerler, hurdasını da satarlar anında!

Tesla, o robotlardan bizim ülkemize de satmak istiyorsa, yazılımını farklı yapmalı…

Şu özellikleri de mutlaka koymalı…

Robotlar çarşı pazar ya da markette birbirleriyle karşılaştıklarında, “Her gün zam zam… 5 kiloluk gres yağı olmuş dünya para! Gel de kullan vidalarımızda! Ne olacak bu memleketin hali, hemşerim?” muhabbeti yapmalı…

İndirimli ürün, kampanya ve kasadaki ödeme kuyruklarında araya kaynak yapıp, “ocakta yemeğimi, kucakta hasta bebeğimi, kapıda kayınvalidemi bırakıp da geldim, bir izin verin de alıp gideyim kardeşim” diyebilmeli!

Hangi markette hangi ürüne ne zaman ve yüzde kaç zam geleceğini, hangilerine indirim geleceğini önceden kestirip, sabah erkenden gidip herkesten önce o ürünlerden üçer beşer alabilmeli!

Markete giderken poşetini yanında götürmeli ya da aldığı ürünleri kucağında taşıyıp, 25 kuruşluk poşetten tasarruf ederek, ev ekonomisine destek olmayı bilmeli!

Marketlerde kampanyalı yeni gıda ürünü tanıtımı yapan hostes kızların ikram ettiği tadımlıklardan doyuncaya kadar yiyebilmeli…

Pazarda pazarcıyla pazarlık hatta kavga etmesini bilmeli. Meyve sebze tezgahlarının önünü ve arkasını görmeli, pazarcı araya çürükleri doldurmaya kalkıştığında kafasına atarak yürüyüp gitmeli…

Bunları yapmayan robota biz robot demeyiz!

BAŞARI CEZASIZ KALMIYOR!

Geçtiğimiz ramazan ayının son günlerinde, TR-Düşünce Kulübü’nün iftar yemeğinde karşılaşmıştık Türkşeker’in Genel Müdürü Mücahit Alkan’la

Bize, kurum olarak yaptıkları başarılı çalışmaları anlatmış, yeni projelerden, hedeflerden söz etmişti büyük bir heyecanla…

Üç yıl içinde…

Yıllardır özelleştirme kapsamında olduğu için atıl duran Türkşeker’i, özelleştirme kapsamından çıkartmakla kalmayıp; alım garantili tarım sözleşmesi uygulamasıyla üreticiye, şeker başta olmak üzere birçok tarım ürünü üreterek markette tüketiciye güven veren bir kuruma dönüştürmüştü, Alkan…   

Önceki gün görevden alındığını duyunca, o meşhur sözün doğruluğu bir kez daha kanıtlanmış oldu…

Bu ülkede hiçbir başarı, cezasız kalmıyor gerçekten de!