Türkiye’deki deprem riski, devletin yeni yıl bütçesinin gerekçeleri arasında girdi ve bu gelişme de, Bursa’nın başkanlığındaki Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği’nin (TSKB) talep ve beklentisiyle örtüşüyor.

Yaz başında…

TSKB olarak;

Kütahya’da düzenlenen ve tarafımızdan izlenen meclis ve sempozyumla ‘Deprem ve Deprem Sonrası Sağlıklı ve Dirençli Kentler’ hedefi ele alınmıştı.

…Ve!

Merkezi yönetimce;

Gelecek yıla ait bütçenin taslağıyla TBMM’ye havale edilen 512 sayfalık gerekçeleri arasında, ‘Deprem Riski’de var.

‘Temel Amaçlar’ın belirtildiği; ‘Makroekonomik Hedefler Ve Politikalar’ başlığıyla ‘Afet Yönetimi’ne de yer veriliyor.

Elbette ki…

Kahramanmaraş ve Hatay’da ağır hasar ve can kaybına neden olan ve ayrıca çevre illeri de etkileyen afet bölgesini normalleştirme, öncelik görülüyor.

Ardından…

Ülke geneliyle deprem riskine karşı alınması gereken önlemleri kapsayan hedefler, sonraki 25 madde içerisinde toplanıyor.

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın başkanlığındaki TSKB’nin talep ve hedefi de karşılık bulmuş görülüyor.

Bütçe gerekçesiyle…

Deniliyor ki;

“Afet riski taşıyan bölgelerde kapsayıcı, sağlıklı, güvenli ve dirençli yaşam alanları altyapı ve üstyapı tesisleriyle bir bütün olarak planlanarak sürdürülebilir bir çevrede ve sosyal konut standartlarına uygun şekilde inşa edilecektir.”

Afete karşı;

Mevzuat geneliyle “Mekânsal planların yapımında ve uygulanmasında çoklu afet tehlikelerine karşı dirençliliğin sağlanmasına yönelik kriter ve önlemlere ilişkin mevzuatta düzenleme yapılacaktır.” deniliyor.

2000’lerin başında;

İstanbul’un nüfus ve yapı yoğunluğunun frenlenmesi için sanayi taleplerinin çevre illere yönlendirilmesini öngören yerel planlama, Bursa’yı kızdırmıştı.
Bugün ise…

Marmara’nın yükünün ve dolayısıyla risk etkisinin artmaması için artık tüm bölge dışına odaklanma refleksi gündeme getirildi.

Bu doğrultuda;

2024’ün bütçe politikasıyla;

Marmara Bölgesi başta olmak üzere, afet riski yüksek bölgelerdeki yoğunluğun azaltılması amacıyla bölge dışında yeni endüstriyel gelişim alanları ve lojistik hatları oluşturulması öngörülüyor.

Bursa’da;

Ticari, rantsal düşünce ve tartışmalara konu edilen yeni sanayi alanları talebi ve hesapları dikkati alındığında, bu anlayışa karşı da direnç gerekiyor.

Yeni bütçe politikasıyla;

İmar ve planlamada, 81 ilin mikro ölçekli afet risk analizlerini esas almak üzere, afete duyarlı yerleşim yeri tercihi ve sosyal konut üretiminde, afet riski yüksek bölgelere güvenli yapılaşma önemsenecek.

Kentsel dönüşümün hızlandırılması ve riskli konut sorunun çözümü için devletin mülkiyetindeki arsa ve arazilerin uygulayıcı kuruluşlara devri sağlanacak.

Afete dirençli yapılaşma için;

Kurumsal ve yasal düzenlemelere gidilecek ve ‘hukuki dayanağı güçlendirme’yle beraber, kentsel dönüşüm hızlandırılacak.

Afet sonrası açısından;

Kesintisiz güvenli haberleşme, acil toplanma ve barınma alanlarının artırılması ve standartlarının yükseltilmesi, malzeme ve ekipmanların uzun süreli depo edilmesi de hedefleniyor.

Eğitim ve sağlık başta olmak üzere, kamusal hizmet yapılarında afet ve olağanüstü durum hazırlıkları güçlendirilecek.

Bu yazılanlara bakarsak…

Düşünce ve hedefler güzel, ama mühim olan; kararlılık ve istikrarla uygulayabilme direnci de gerekiyor.

İmar mevzuatıyla çok oynama, denetim ve yaptırımda zafiyet ve yeni imar affı da çıkar ise, deprem; ciddi tehdit olmaya devam eder.

Bu arada…

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin, yapı stoku ve riski ile zemin analizi başta olmak üzere, tüm ilçeleri kapsayan bir eylem programı yürüttüğünü belirtelim.