Küresel pandemi ve etnik baskı altındaki insanların dramlarına karşılık, küresel kenetlenme toplulukları, varlar ama yoklar…

Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü’nün, koronavirüs salgını dönemiyle işlevsiz kaldıkları görüldü.
Salgının kontrol edilebilmesi ve türetilen aşıların planlı, süratli ve adil tedariki açısından, konumların gerektiği gibi olunamadı.
Küresel boyutla;

Kooridanasyon dahi, yoktu!

Böyle gerçeğin içerisinde;

Avrupa Birliği’nin de, kıtasal işlevsizliği vardı ve milletler arası sınırlı topluluğun amacı yürütülemedi.
Güven ve sonuç getirebilmesi gereken söz konusu uluslararası oluşumlar, tam anlamıyla çöküntü yaşadı.

Misyon da çöktü!
…Ve!
Dünyada;

Etnik insani dramlar da süregelirken, Birleşmiş Milletler de, Avrupa Birliği, böyle kıyıma varan gelişmelerde dahi, çare ve sonu getiremedi.

İsrail’ün zulmettiği;

Filistin’deki Müslümanlar’ın yaşadıkları dram, şu günlerde dini buluşmaları dahi toplu imha ve fırsatı gören duruma vardı.
Misyon;

Barış ve beraberlik olan,
Her fırsatta…

Demokrasi ve hukuk dersi veren;

Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği, İsrail’un yaptıklarına, yaptırım diliyle değil ve üstelik dokunmak istemezcesine, tutuk davranıyor.

…Ve!
Uzaklarda…

Uygur Türkleri!
Yaşadıkları insani dram da epeydir devam ediyor, ama Türkiye’de dahi, Filistin ve Kudüs kadar sahiplenilmiyor.
Çin’in Şincan Özerk Bölgesi’ndeki Uygur Türkler’in varlığı ve yaşadıkları, bir etknik dram olarak, dünyaya anlatılmaya çalışılıyor.
Velakin;

Sokağa çıkma yasağı ve salgın riskine rağmen, sosyal medya örgütlenmesi ve elde bayraklarıyla Filistin için sokaklara çıkıldı.
Bu arada…

Vaktiyle;

Osmanlı’nın yönetimi altındayken, farklı dil, din ve ırkların bir arada ve huzurla yaşadıkları coğrafyalarda, sonrasıyla kaos var, gözyaşı ve kan akıyor.

Bu gerçeği de konuşurken;
Sözünü ettiğimiz coğrafyalar…
Neden ve nasıl, elden çıktı?

Tartışmak gerekiyor.