Kıymetli okurlarım. Halen pek çok beslenme uzmanı sizlere doymuş yağlara dikkat edin demektedir. Doğal kaynaklardan gelmediği sürece (margarinler gibi) bu doğrudur. Et, korkulan bir gıda maddesi olarak görülmekte, sakatatlar ve bunlardan yapılan yiyeceklerden uzak durulmaya çalışılmaktadır. Halen tereyağı da korkulanlar arasında. Bu sayılan gıdaları diyetimizden çıkartarak yerine yıllardır bol kalorili hale getirilmiş tahıl ürünlerini ve bunlardan yapılanları koyduk ve sonuç ortada. Patlarcasına artan kanserler, obezite, şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği ve kalp hastalıkları…

Denemesi bedava. Güvendiğiniz bir yerden aldığınız eti haşlama, ızgara (yakmadan) veya fırın yapın doyana kadar yiyin. Tabii ki doyma ayrı, patlayıncaya kadar yemek ayrı. Yanında ekmek, pirinç pilavı, patates, tatlı, makarna gibi karbonhidratlar olmasın. Ev yapımı turşu, şalgam suyu, domates suyu veya başka bir sebze suyu, ayran, kefir gibi bir gıda olsun. Mutlaka ama mutlaka dereotu, marul, maydanoz, nane, kuzu kulağı, roka dolu bir tabağınız olsun. Ekmek olarak da ya yulaf kepeğinden yaptığınız bir ekmekten az miktar ya da baş parmağınızın boyutunda lahananın sert kısmı veya havuç veya turp veya salatalık dilimlerini ekmek niyetine doyana kadar alın. Bakın bakalım uyku çökecek mi, kanda kan yağlarınız ve şekeriniz ani olarak artıp azalacak mı? İşinizde performansınız düşecek mi?

Ama eti yediniz. Yanında bol ekmek veya makarna veya pirinç pilavı ve ardından da tatlı. 1-2 saatte esnemeye başlayacaksınız. Tansiyonunuzda oynamalar başlayacak. Kanda trigliserid denilen yağ asitleri o organdan bu organa koşacak.  Ani kalp krizi sebeplerden bir tanesi de insülin düzeyini kanda birden arttıran öğünlerdir. Yukarıdaki beslenme örneklerinin her ikisinde de karnınız doyar. Ama arada ciddi farklılıklara sebep olabilecek şekilde bu doyma gerçekleşecektir.

SADECE SİGARA DEĞİL

Bir hekim olarak sigarayı savunmama imkan yok. Ancak sigara içmeyenlerin de akciğer kanseri olduğunu biliyoruz.  The New York Times’da çıkan bir bilimsel makale bana soracak olursanız dehşet bir haber niteliğinde.  Beyaz ekmek, pirinç patlakları, mısırdan yapılan bazı kahvaltılık ürünler, beyaz undan yapılan birtakım gıdalar gibi glisemik değeri yüksek olan gıdalar ile beslenenlerde (kanda şekeri ve ardından insülini aşırı yükselten gıdalar) glisemik indeks değerleri düşük gıdalar ile beslenenlere göre (hiç sigara içmemiş olsalar bile) %49 daha fazla akciğer kanserine rastlanılmakta.

Bazı zamanlar bilim insanları şaşırtıyor bizleri değil mi? Bir gün öyle diyorlar bir gün böyle. Şüphelerinizden arınmak için sizlere bu konuda verebileceğim en büyük ipucu şudur. Hayat bir sınav. Doğru cevapları bilmiyorsanız veya kararsız kaldıysanız atalarınızdan kopya çekin. Tam puan alırsınız.

TOFI NEDİR

Obezite vücutta normalden fazla yağ bulunması hastalığıdır. TOFI denilen bir sendrom var. (Thin on the outside, fat inside deyiminin kısaltılmışı. Dışarıdan zayıf, içeriden yağlı anlamını taşır). İç organ görüntüleme teknikleri geliştikçe bazı zayıf görünümlü kişilerin karın bölgelerinde normalden 5-7 kilo kadar daha yağ fazlalığı olduğu bulunmuş. Obezite tanımı yapılırken normalden fazla yağı olanlar demiştik yazının başında. Peki bu insanlar dışarıdan zayıf görünseler bile yağ oranları fazla olduğuna göre bunlar da şişman sayılmazlar mı? Kimse ben inceyim diye peşin peşin sevinmesin. Eğer yağ oranınız yüksek, kas oranınız düşük ise siz de kalp damar hastalıkları, diyabet, kanserler, allerjik hastalıklar, insülin direnci ve buna bağlı gelişen birtakım sıkıntılara açıksınız demektir. Çevrenizde vardır böyle insanlar, tığ gibi ama tansiyonu var, şekeri var gibi.

Sonuç nereye varıyor biliyor musunuz kıymetli okurlarım? 5 milyon yıldır var olan gerçeği asla değiştiremezsiniz. Bu yol, sağlıklı gıdaları yemek ve fizik aktivite yapmaktır. Ha bunun dışında bir yol bilen varsa ben de merak ediyorum.