ABD’nin, Türkler’e soykırım yapmakla itham etmesi, her yıl 24 Nisan ve öncesiyle gerilen psikolojinin, iç hesaplarla sonuca götürülmesi oldu. Dıştan vurulurken, içte HDP’nin açıklaması, bomba gibi düştü.

Türkler’in de içerisinde bulunduğu ve dünyanın geçen yüzyıl ilk savaştığı yıllarda, bu coğrafyada yaşananlar, bugünlere değin çarpıtıldı.
Ermeniler’e soykırım yapıldığına ilişkin suçlamayla karşılaşan Türkiye, tarihindeki insaniyetiyle bağdaşmayan iftirayı yaşadı.
Camilere kuşların yuvasını ve çevresine suluklarını düşünen, leyleklere hastane yapan, okyanusa patates gemilerini salan, Avrupa’daki vahşetten kaçanlara kapı açan Türkler, soykırım yapmakla suçlanıyordu.

ABD Başkanı Joe Biden’in soykırım ifadesini kullanması, Ermeni lobilerine karşı önceden verilen sözün tutulması anlamına geliyordu.

Kendisini devletlerin üstünü gören ABD, Türkiye için sözden öteye gitmeyecek bir davranışta bulundu ve ikili ilişkilerini umursamadı bile…
Soykırım ifadesini, 1980’lerde bir başka ve eski devlet başkanı Ronald Reagan da kullanmıştı ve sözde kalmıştı.
Başkalarının kıtasına ayak basan ve asıl sahiplerinin neslini tüketen bir ABD’nin dünkü davranışının, BM’nin hukukunda yeri, karşılığı yok.
Geçtiğimiz aylarda…
Azerbaycan’a saldıran Ermenistan’ın ağır bedel ödemesinin ardından, ABD’nin sözde diplomatik silahı devreye girdi.

Ermenistan’ın, 1990’larda Hocalı’daki katliamı, tarihindeki yeni katliam örneği olarak kayıtlara geçmişken, Türkler’e yıllardır da iftira içerisindeler.
Dışarıda bunlar olurken…

Bağrımızdan, HDP tarafından yapılan açıklamada, “Ermeni soykırımı utancıyla yüzleşin” denilmesi, içimizden de vurulma anlamına geliyor.
Ermeni meselesinde…

Türkiye’nin, kendi milli hakikatlerini tam anlamıyla da dünyaya anlatamadığını düşünüyoruz.
…Ve!
Aksine kendi insanları, Ermeniler tarafından katledilen Türkler, başlıca ülkeler nezdinde kendi haklılığını sahada ifade etmelidir.
Ülkemizdeki farklı türdeki etkinliklerle kendi hakikatlerimizi ve haklılıkarımızı, kendimize anlatmamızla tüm dünyaya kendimizi anlatamayız.
Başlıca ülkelerde;
Büyükelçilikler ve konsolosluklar ile sivil toplum örgütlerimiz tarafından çeşitli etkinlikler; konferanslar ve sergilerle kendimizi dünyanın dillerinde, belgelerle anlatmamamız gerekiyor.
Atalarına ait dönemleri, sıradan aksiyon dizilerine dönüştürmek yerine, milletçe iftiraya uğradığımız meseleleri dünyaya anlatmalıyız.

Sözlerimizi;
Kendisini, insan hakları hamisi ve dünya jandarması gören ABD’den, tezatlığını gösteren bir durumla noktalayalım.
ABD, 1800’lü yıllara doğru kuruldu, ama…
Kıtası elinden alınan ve nesilleri tüketilen Kızılderililer, ABD’nin vatandaşlığını ancak 1924’te elde ettiler.
Türkiye’nin coğrafyasında ise…
Osmanlı’nın dönemiyle;
Başka ırklardan siyaset, kültür ve sanatta ticarette ve orduda olanlar, isimleri öne çıkanlar vardı, meclisinde Ermeniler dahi görev yaptı.
Dün;

Dışarıdan ve içeriden vurulduk, şaşırmadık!