Kıymetli okurlarım. Mevlâna Celaleddin-i Rumi der ki; Göz nereye bakarsa gönül oraya akar. Gönül nereye akarsa ayaklar oraya koşar. Bu cümle, hakkında yazılmış bütün kitapları bir araya getirirseniz ve birkaç kelime ile özetini çıkar derseniz ancak bu derece obezitenin oluşumunu özetler. Evet gözün baktığı ve ayakların koşarak gittiği her şey herkes için sedece ve sadece doğru olana olmalı. Sizlere 2020 Ekim Ayı içerisinde dünyanın saygın tıp dergilerinde yayınlanan, cevapları konusunda netlik kazanamadığınız 3 konu hakkında bazı makalelerden örnekler vermek istedim bu yazımda.

1-SEDEF HASTALIĞI VE GÜNEŞ İLİŞKİSİ: Sedef hastalığı vücudun çok sayıda deri hücresi ürettiği kronik ve otoimmun (vücudun kendi dokularını yabancı saydığı) bir hastalıktır. Güneşten gelen ışınlardan bir tanesi de UVB ışınlarıdır. Bu ışınlar sedeften etkilenen yerlerin toparlanmasına yardımcı olabilir. Ek olarak güneş yolu ile elde edilen D vitamini de iltihap giderici özelliklerinden dolayı hastalığın seyrini olumlu etkiler. Sedef hastası olan kişiler ciltlerinin hassas olmasından dolayı genellikle cilt kanserlerine daha yatkındırlar. Etkilenmemiş cilt bölgelerine uygun bir güneş koruyucu krem sürdükten sonra her gün 30 saniye ile 1 dakika arasında süreyi arttırmak koşulu ile ve ilk gün 10 dakika ile güneşlenmeye başlamakta yarar vardır.

2-DIŞKILAMA ZORLUĞUNA YARDIMCI OLABİLECEK BESİNLER: 16 Ekim 2020 tarihli bir makaleye göre insanların yaklaşık % 20 si kabızlık problemleri yaşamaktadır. Kalın bağırsaklardan normal süresince dışkının geçişinin yavaşlaması, gıdanın sindirim sisteminin herhangi bir bölgesinde hareketinde azalma kabızlığın en sık nedenlerdir. Yaşlanma, fiziksel hareket azlığı, lifli gıdaları az tüketme, susuzluk da kabızlık oluşumuna katkıda bulunur.

Daha önceleri bir çoğu bilinmesine rağmen güncellenmiş hali ile şu gıda maddeleri kabızlık probleminin çözülmesinde yardımcı olabilir. İlaçların yerine öncelikle bunlar diyete eklenmelidir. Kabuğu ile birlikte yenilen elma ve armut, kuru erik (potasyum, lif ve A vitamini boldur), kivi, keten tohumu (1 yemek kaşığı 10 gram içerir ve bir çok çalışma günde 10 gram keten tohumunun 3 ay içinde kronik kabızlıkları düzelttiğini göstermiştir. Yoğurt, çorba içine konulabilir), kuru fasulye, mercimek, Ravent (ışgın), enginar, kefir, kuru incir, yulaf kepeği, avokado. Bunlar bir kez yemekle değil uzun süre kullanmak ile etkilerini göstermektedirler.

3-MİGREN TEDAVİSİNDE ETKİLİ VİTAMİN VE TAKVİYELER: Migren günlük yaşamı zorlaştıran, zonklayıcı tarzda baş ağrılarına, ışığa ve sese hassasiyete, mide bulantılarına sebep olan ve sık rastlanılan bir durumdur. Bilimsel olarak etkinliği kanıtlanmış ve uzmanlarınca yapılması gerekli tedavilere ek olarak bazı vitamin ve minerallerin migrende etkili olduğuna dair çalışmalar vardır. Bunlar mevcut tedaviye eklenebilirler veya tercih sebebi olabilirler.

a)B12 VİTAMİNİ: Migrendeki etki mekanizması bilinmemektedir ancak özellikle New York’daki bazı özel tıp fakültelerinin nöroloji ve anestezi kliniklerinde yapılan çalışmalar bu vitaminin migren ataklarının süresini ve sıklığını azalttığını bulmuştur. Üstelik belirgin bir yan etki de olmamıştır. Günde 2 kez verilmek üzere toplam 200 veya 400 miligram alınması önerilmektedir.

b)D VİTAMİNİ: Yapılan bir çalışma haftada 50 bin ünite D vitamini uygulanmasının migrende etkili olduğunu göstermiştir. Bunun mutlaka hekim kontrolü ile uygulanması gereklidir ve bu konudaki çalışmalar henüz çok yenidir.

c) MAGNEZYUM: ABD Migren Vakfı’na göre günde 400-500 miligram magnezyum bazı insanlarda migreni önlemeye yardımcı olabilmektedir. Bazı durumlarda damar yolu ile bazı durumlarda ise ağızdan magnezyumun verilebileceği belirtilmektedir.

d)KOENZİM-Q 10: Hücrelerde enerji üretimine katkıda bulunan ve antioksidan etkilere sahip bir moleküldür. ABD Başağrıları Derneği bu molekülü migrende muhtemel etkili ilaç grubuna sokmuş ve halen bu konuda çalışmalar devam etmektedir. Günde 3 kez 100 miligram kullanılmaktadır.

e)MELATONİN:Uyku döngülerini düzenlemek için kullanılan bu hormonun bazı migren vakalarında etkili olduğu bulunmuştur. Hastalar tarafından tahammülü kolay bir bileşiktir. Mayo Klinik Uzmanları FDA (ABD İlaç Ve Gıda Dairesi) bu konuda özel bir onay vermemesine rağmen kendilerinin migren vakalarında melatonini kullandıklarını belirtmektedirler.