GÜLİN ÖZDEMİR / SOSYAL TV

Bursa'nın içme suyu ihtiyacının karşılandığı Nilüfer Barajı ve Doğanbey Barajı mevsimsel kuraklık sebebiyle olumsuz etkilendi. Buna göre 60 milyon metreküp su kapasiteli Nilüfer Barajı tamamen kururken 125 milyon metreküp su kapasiteli Doğancı Barajı'nda su oranı yüzde 27'ye düştü. Geçtiğimiz günlerde yetkililer, 40 yıldır böyle bir durum ortaya çıkmadığını, yaz aylarında suların kesilebileceğini belirterek şehirde tasarruf çağrısı yapmıştı. Uludağ Üniversite Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Efsun Dindar, Bursa’da kuraklık ile ilgili son durumu ve alınması gereken önlemleri Sosyal TV’ye anlattı.

WhatsApp Image 2023-03-02 at 11.56.59

Efsun Dindar: Olağanüstü kuraklık seviyesinde

Nilüfer Barajı ve Doğancı Barajı’nda durumun kritik olduğunu ifade eden Doç. Dr. Efsun Dindar, “Şehre verilen su, baraj ve yer altı suları ile destelenerek veriliyor ve biliyoruz ki eğer beklenen yağmurlar ve kar yağışları mart ayında gerçekleşmezse oldukça kurak günler bizi bekliyor. Çünkü şu ana kadar da meteorolojinin haritalarına batığımızda eylül ayından beri olağanüstü kuraklık seviyesinde bir alarmımız var. Bu aşamada da tabii olağanüstü kuraklığın şu an meteoroloji olarak devam ediyor olması tarımsal kuraklığı da akabinde getirebilecektir. Çünkü yağması gereken yağmurlar zamanında yağmadığında, toprak yeterli neme ve suya sahip olmadığında maalesef bu aynı zamanda tarımsal üretime de çok büyük zarar verecek ve şu ana kadarki yağışa da baktığımızda Bursa ve Marmara beklenen yağışın yarısından bile daha az bir yağış aldı” diye konuştu.

WhatsApp Image 2023-03-02 at 11.58.18

Kuraklık karşısında alınması gereken önlemler

Yaz aylarında su kesintileriyle ilgili oluşabilecek herhangi bir probleme karşı şimdiden önlem alınması gerektiğini ifade eden Efsun Dindar, “Hem sanayi bazında hem evsel kullanım bazında farklı önlemler alınması gerekiyor. Yani çok yüksek miktarda üretimi için suya ihtiyaç duyan sanayilerin su tüketimlerini azaltacak acil önlemler alınması gerekiyor. Kapasitelerini üretimlerini belki buna göre bu plana göre yeniden gözden geçirmeleri gerekiyor. Çünkü yer altı sularımız olsun yüzeysel sularımız olsun bunlar eğer hiçbir şey olmamışçasına kullanılmaya devam ederse maalesef kent için büyük bir tehlike oluşturacak. Kısa vadede yapılması gereken konular su tasarrufuna yönelik acil bir su bütçesi yapılması gerekiyor ama uzun vadede sanayinin artık temiz üretim teknolojilerine, yani daha az suya bağlı proseslere geçecek yatırımlar yapması gerek” şeklinde konuştu.

WhatsApp Image 2023-03-02 at 11.59.08

Domino etkisi yaratacak

“Evsel kullanımlarda da hepimizin birer vatandaş olarak yapması gereken gerek evlerde gerek ofislerde gerek evlerde gerek gündelik yaşantımızda suyu tasarruflu kullanmamız lazım” diyen Efsun Dindar, “Bizim yapacaklarımız belki küçük gibi görünebilir ama 3 milyon nüfuslu bir kentten bahsediyoruz. Dolayısıyla bu bir domino etkisi yaratacaktır. Çünkü Bursa’da yaklaşık olarak işi başı günde 150 litre su kullanılıyor ve biz bu su miktarımızı nasıl azaltabiliriz diye düşünmemiz gerekiyor. Bu da diş fırçalarken, bulaşık yıkarken, çamaşır yıkarken, ev temizliği, arabalarımızın yıkanmasına kadar pek çok şeye bağlı olarak değişebiliyor. Dolaysıyla ben zaten katkı koyamam gibi düşünmemek lazım. Bir miktar suyun bir damlası bile bizim için çok önemli. Bu nedenle kullanma suyu açısından da sağlık açısından da tarımsal açıdan bir gıda krizine girmemek adına da suyun tasarruflu kullanılması gerekiyor” dedi.

Efsun Dindar: İnsanlar suyu depolama yoluna gidecek!

Tarımsal sulama konusunda da önlemlerin alınması gerektiğini ifade eden Efsun Dindar, “Tarımda vahşi sulamalar değil de damla sulama yöntemlerinin olması gerektiğini hep söylüyoruz. Çok suya ihtiyacı olan sebze meyveler yerine biraz daha mevcut şartlara göre belki de tarımsal üretimimizi şekillendirme ihtiyacımıza göre oluşturmamız önemli. Belediyelerin de etkin su bütçe planlamaları yapmaları gerekiyor. Yani bu şu demek; eğer bir kısıtlama gelecekse insanlar maalesef kullanmayacağı suyu da depolama yoluna gidecek ama su tüketim alışkanlığını değiştirmiyor. Depolama yapmak bir çözüm değil, tüketim alışkanlığımızı değiştirmemiz bir çözüm. Onun dışında baktığımız zaman suya erişim tabii ki çok önemli. Yüksek maliyetler ödemeden suya ulaşma en temel hakkımız ama çok fütursuzca kullanılmaya devam ederse belki bazı maliyetlere katlanma zorunda kalmak gerekecek. Dolayısıyla bu da bir çözüm değil. Yani parası olan suyu kullanabilsin gibi bir duruma da yol açmasın. Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmediğimiz sürece maalesef istenmeyen susuzluğa, kuraklığa ve hatta halk sağlığı problemlerine kadar yol açacaktır” diye konuştu.

Kuraklık sadece iklim sonucu mu oluşuyor?

“Ülke olarak baktığımız zaman çok hızlı bir sanayileşme, kentleşme ve nüfus artışımız var” diyen Efsun Dindar, “Nüfus artıkça su tüketimi de artıyor. Sanayimizi tabii artıracağız ama suya ihtiyaç duyan prosesler değil de klasik yöntemleri seçtiğimizde yine su talebimiz artıyor. Dolayısıyla bizim harcadığımız suyu yerine koyabilmemiz lazım. Kirlettiğimiz suyun, toprağın, havanın sonucunda bir iklim krizi ortaya çıkıyor. Sıcaklarımız daha sıcak oluyor, sularımız çok hızlı buharlaşıyor. Yağması gereken yağmurlar zamanında yağmıyor ve böylelikle harcadığımız suyu yerine koyamıyoruz. Bir taraftan tarımsal kuraklığa doğru bir alarma sebep olduğundan gıda krizinin de yaşanabileceği bir duruma geliniyor. Aslında hepsi birbiriyle bağlantılı.

Kuraklık sadece Bursa’nın sorunu mu?

Kuraklığın her coğrafyada kendini farklı hissettirdiğini ifade eden Efsun Dindar, "Kuraklık genel olarak dünyanın sorunu. Sadece farklı hissediyoruz. Kimi yerde yağışlar aşırı artarken sıcak gün sayısı azalıyor, kimi yerlerde bizde olduğu gibi sıcaklıklar normalin üstünde seyrediyor ve yağması gereken yağışlar yağmıyor. Meteoroloji’nin en son yayınladığı bir kuraklık haritası var. Marmara ve iç Anadolu bölgesinde olağanüstü bir kuraklık durumu söz konusu. Dolayısıyla aslında problem sadece Bursa’nın problemi değil, bütün dünyanın problemi haline gelmiş durumda” dedi.