İkinci dünya savaşı sonrası batı bloğunun lideri ABD’nin müdahalelerine bakalım mı? Vietnam Sudan Irak Suriye ve bu gün de Afganistan. Truman’ın domino teorisi uyarınca; Güya Vietnam'da komünist bir iktidarın çevre bölgelere sıçramasını önlemek amacı ile müdahale etmişti. İddia edilir ki; ABD o savaşta nükleer hariç bütün silahlarını denemişti. Sonuçta Kuzey ve Güney Vietnam arasında süren savaş 21 yıl sürmüş yaklaşık 5 milyon kişi hayatını kaybetmiştir. ABD'nin 58 bin askeri hayatını kaybetmiş, ölmeden ülkelerine dönen askerlerin çoğu ya intihar etmiş ya da psikolojik tedavi görmüştü.

Hatırlanacaktır Muhammed Ali Clay "Vietnamlılar bana hiçbir kötülük yapmadılar ki onlarla savaşayım." Diyerek Vietnam Savaşı'na gitmediği için 5 yıl hapis ve 10 bin dolar para cezasına çarptırılıp lisansı ve pasaportu elinden alınmıştı.

ABD Vietnam’dan çekilip giderken (yenilip giderken demek daha doğru olur) Vietnam'ı bölme düşüncesini gerçekleştiremediği gibi, Kuzey Vietnam ve Güney Vietnam 1975'te birleşip; Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti olarak yoluna devam etmişti.

Humeyni 1 Şubat 1979 tarihinde İran’a dönmüştü. Saddam Hüseyin ABD teşvikiyle 22 Eylül 1980 tarihinde İran’a saldırdı. 20 Ağustos 1988 tarihinde biten bu savaşta 750 bin ila 1 milyon arasında asker sivil insan ölmüştür.

Perde önünde Amerika ve İsrail ikilisi amansız İran düşmanıdır. Birde sahne arkasına kulise bakalım: ABD Dışişleri Bakanlığı 1982 yılında İsrail’in İran’a 27 milyon dolar değerinde silah ve 300 bin dolar değerinde F-4 savaş uçaklarının yedek parçalarını sattığını doğruluyor.

İran ve İsrail 1980’de yapılan bir anlaşmaya göre, İsrail 1980-1987 yılları arasında İran’a 500 milyon Dolarlık silah sattı. İran-Kontra adıyla açığa çıkan skandal olayda, silah sevkiyatları Suriye ve Türkiye üzerinden yapılmıştı (Sohrab Sobhani, The Pragmatic Entente: Israeli-Iranian Relations: 1948-1988, New York, Praeger, 1989)

1986 Eylül. Irak İran savaşı devam ediyor. Amerika haber ajansı United Press International’ın haberine göre Danimarka Denizciler Birliği Sendikası başkan yardımcısı ve sözcüsü Henrik Berlau yaptığı açıklamada Danimarkalı bir geminin 3.600 tonluk silahı İsrail’in Eliat limanından İran’ın Bandar Abbas limanına taşındığını, belgeler, tanıklar ve kayıtların bulunduğunu ve bu silahların ABD yapımı olduğunu bildirdi. ( Los Angeles Times / November 6, 1986. * Jane Hunter, Israeli Arms Sales to Iran, Washington Report, op. cit. p. 2.) Ayrıca Irak’ın Osirak nükleer tesisi İran’ın verdiği bilgiler sonucu İsrail tarafından bombalanmıştır.

Aynı ABD birinci körfez savaşı öncesi Saddam Hüseyin’i elçileri vasıtasıyla Kuveyt’e saldırması yönünde teşvik etmişti. İkincisinde ise; ikiz kuleler saldırısı ile oluşturduğu uygun iklimde “Kimyasal silah yalanıyla” Irak’ı işgal etmiştir. Irakta 1,5 milyona yakın insan ölmüştür. ABD askerleri Irak’ta insanlık dışı suçlar işlemiştir. Sonuçta Irak petrol ve doğalgazının %80 civarında bir kısmı İngiliz ve ABD’li şirketlerin elindedir. 2013 yılıyla ilgili bir bilgiyi paylaşalım: Bu şirketlerin başında kimler vardı? EBM’nin başında Paul Bremer: Geçici olarak Irak valiliği yapan ABD’li diplomat!
Baroness Blackstone: İngiltere'nin eski bakanlarından, Mott MacDonald Group Nicholas Soames: İngiltere eski Savunma Bakanı! Aegis üst düzey yöneticisi...
Michael Rose: İngiliz Özel Kuvvetler eski komutanı! Control Risks Grup Harry Legge: Prens Charles'ın sır küpü, yakın arkadaşı! Olive'in en etkili ismi.
Jeremy Greenstock: 35 yıl çeşitli yerlerde görev yapan diplomat! De la Rue'nun Başkan Yardımcısı.(Iraq: The Cost of War-Irak: Savaşın bedeli adlı bir de kitap yazdı)
George Robertson: Baron! NATO eski Genel Sekreteri. İşçi Partisi eski Başkan Yardımcısı, Weir şirketinde Başkan Yardımcısı.

Irak hala perişan vaziyette kendini toparlaması, kendi özüne dönmesi mümkün olacak mı? Henüz karanlıktır. Bu arada bir bilgi daha verelim: Milletvekili olduğum dönemde çok değer verdiğim hatta kendilerine devlet dediğim (Kaymakamlık, valilik, Emniyet Genel Müdürlüğü, müsteşarlık, bakanlık gibi daha saymadığım birçok devlet görevinde bulunmuş) bir büyüğüm bana “İdam edilen kişi Saddam Hüseyin değil. O şu an Cidde’de yaşıyor” demişti. Tabi ki bu bir iddia ve ispat edilmesi güçtür.

Emperyalist ülkeler gözüne kestirdiği bölgeye girebilmek için bazen Vietnam’da olduğu gibi ideolojik bir bahane, Irak’ta olduğu gibi Kimyasal bir yalan bulur. Bazen de fason bir terör örgütü piyasaya sürülür. Kaos oluşturulur BM’den karar çıkartılır, olmadı, koalisyon güçleri denir hülasa vahşice saldırılır. Km karşı koyacak ki?

Kendi çıkarlarına hizmet etmesi için o ülkedeki yerlilerden ordu oluşturur. Eğitip donatır. Afgan ordusu gibi, PKK YPG terör örgütü gibi. Silah araç ve gereçlerini yığar, savaşacak hale getirir. Bakar ki aldığımı aldım. Bundan sonrası zarar yazar, ABD bütçesi açık verir. Her zaman yaptığı iştir. Hemen tası tarağı toplar. “Nerde gördüm ben seni der” Eğitip donattığı işbirliği yaptığı yerli güçleri yüzüstü bırakır kaçar.

Bu gün Afganistan havaalanında yaşananlar bir ABD klasiğidir. Bir batı klasiğidir.

Ne demişti Joe Biden Erdoğan’a karşı Türkiye’de muhalefeti destekleyeceğiz.

Erdoğan düşmanlığında ABD’ye güvenenler, Dâhilî (fonlanan medya, klonlanan muhalif yapı, Klonlanan diyorum nedeni de aynılaşmada yarışıyorlar. Yerel bir örnek vereyim, İYİ Partili bir yetkiliden duymuştum CHP, Bursa Büyükşehir adayı için bizim kadar çalışsaydı sonuç farklı olabilirdi demişti) harici (PKK, YPG vb) ABD ile işbirliği yapanlar; yarın ABD uçağından düşmeyi göze alıyorsanız siz bilirsiniz. Çünkü zehirde şifa ABD’de vefa yoktur.