Gün doğar, sohbetimiz yalnız ölümdür adada,
Gün batar, uykuda rüyâmız ölümdür yalnız.
Derseniz: Böyle cehennem mi olur dünyada?
Çok değil, bir gecelik bizde misafir kalınız!

Faruk Nafiz Çamlıbel

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof Dr Metin Feyzioğu bir önceki yazımızda Yassıada yargılamalarını soytarılık olarak değerlendirmişti. Çok net bir örnek vermek gerekirse; Salim Başol denen hukuk katili, yargıç gibi değil de tetikçi gibi hareket ediyordu. Menderes’ten devlet sırrını söylemesini ister “İskenderun'dan yüklenen silahları kime gönderdiniz?” Menderes “Efendim söyleyemem devlet sırrıdır” deyince; “Söyleyeceksin, siz onları yükleyip teşkilatlarına gönderdiniz ki Cumhuriyet Halk Partilileri öldürmek için değil mi” der. (böyle mahkeme böyle yargıç mı olur) ama Menderes, devlet sırrıdır diye söylemez. Sonradan anlaşıldı ki o silahlar, o yıllarda Fransızlarla mücadele eden Cezayirli mücahitlere gönderilmişti.

Saçmalıklar bu kadar değildi elbet. Darbeciler ayrıca paranoya halindeydiler. Güya birilerinin Menderes’i, Yassıada’dan kaçırmak için, Aksaray-Yenikapı’dan deniz altına inip Yassıada’ya, tam 12 km. kadar bir tünel kazmayı planladıklarını haber almışlar, bazı kişileri yakalayıp bu suçlama ile Tünelciler diye bir dava uydurup aylarca yargılamışlardı. Akılsız darbe yöneticileri, bırakın tüneli kazsınlar, tam çıkış anında yakalar,1960’da bedavadan da tünel sahibi olurduk. Türkiye Cumhuriyeti devleti Marmaray’ı 2013 Avrasya tünelini ise 2016 yılında ancak yapıp açabildi.

İsmet Paşa Şartlar tamam olduğu zaman milletler için ihtilal meşru bir haktır. Demişti Cemal Gürsel, İsmet İnönü'ye telefon açıyor. Konuşmalarının arasında “Paşam emirleriniz bizim için peygamber buyruğudur.” diyor. Bu sözler Metin Toker'in “İsmet Paşalı Yıllar” kitabında geçiyor.

İsmet İnönü'nün idamlara karşı olduğu, çok üzüldüğü yolundaki söylemler doğru mu? "Menderes'i 'Anayasa'yı ihlal etti.” ve 'İnönü'yü öldürmek istiyordu.' diye astılar.(Bunlar uydurulan gerekçelerdir, asıl gerekçe Ezanın aslına döndürülmesini gösterenler çoktur) Menderes'in avukatları, “İnönü'yü öldürme isteği yok. Sayın İnönü'yü çağıralım, kendisi söylesin.” diyor. Salim Başol “İnönü gibi mümtaz bir şahsiyeti bu çatının altına çağırmak sizin haddinize mi?” diye azarlıyordu.   Kasım Gülek Topkapı'da öldürmeye niyetlendiler diye anlatıyorlar 'Ben arabadaydım. Nümayişler oldu ama öldürmeye niyetleri vardı diye bir şey, elimi vicdanıma koyarak söyleyemem.' (Emre Oktay 21.5.2018 AA)

Ezan aslına döndürülmesi bir kesim için çok ağır bir suçtu. Tekrar ezanı aslından çevirmek istemişler ama buna cesaret edemediler. Buna rağmen kamikaze dalış yapanlar da eksik olmamıştır Diyarbakır’da kolordu komutanı olan ve 1960 darbesinden sonra 12 Ağustos 1960’ta Bursa’ya “vali” olarak atanan Daniyel Yurdatapan, makamına oturur oturmaz müftüyü çağırmış ve “Sana emir veriyorum, yarından itibaren ezanları tekrar Türkçe okutacaksın” demiştir.

Cemal Gürsel o dönemi anlatırken, ’İnönü gerdeğe girmek için heyecanlanan bir damat gibi iktidara bir an önce geçmeye teşne idi /susuzluk çekiyordu!’ derken İsmet Paşa ise uyanık hareket ediyor, darbeyi açıkça sahiplenmekten kaçınıyordu. Ne var ki, tek parti diktatörlüğü döneminden beri yakın çalışma arkadaşlarından ve CHP’nin ünlü isimlerinden olan Avni Doğan, Paşa’ya ’Kötü bir şey mi yaptık? Biz darbenin tam içindeydik, ona sahip çıkmaktan niye kaçınıyoruz ki?’ diye karşı çıkacaktı. (30.5.2015 Selahattin Eş)

Nitekim darbe sonrası başbakan olunca; 38 Sayılı Tedbirler Kanunu’ çıkartıp Adnan Menderes ve dönemini övmek 3 seneden başlayan hapis cezasıyla karşılanıyordu,  O kadar ki, bir ayakkabı tamircisi, İstanbul’da, eski ayakkabıların duvarı kirletmemesi için, rafların arkasına, Menderes zamanına ait bir gazeteyi açıp koymuş. Onu orada gören bir “ispiyoncu” Menderes’in fotoğrafı var diye şikayet etmiş ve adamcağız üç seneye mahkûm olmuştu.

Bu millet İstiklal mahkemelerinde hukukçu olmayanların yargılamalarıyla asıldı. Yassıada da “sizi buraya tıkayan kuvvet böyle istiyor” hukuksuzluğuyla asıldı, Bu yanlış düğme iliklenmesi fikren kan davasına dönmüştür, 1971‘de Adalet Partililer mecliste 1960’ın intikamını alırcasına Deniz Gezmiş ve arkadaşları için “üçe üç” sloganı ile idamlara destek veriyordu. 1980 yılında ise Kenan Evren’in “denge olsun diye bir sağdan bir soldan astık” “asmayalım da besleyelim miİdam kararlarını onaylarken elim titremedi”.diyerek asıldık. 28 Şubat Post Modern Darbesinde idam yoktu amma; bu gün elde edilen haklar ve özgürlükler o dönem idam sehpasındaydı.