Türkiye tarihinin en büyük yangın felaketiyle savaşıyor. Sabotaj olduğu noktasında çok ciddi bir kanı var. Terör örgütü yanlısı yakalanan var. İhbarlar var. Bütün bu olayların yaşandığı süreçte maalesef yangın gibi yakıcı çirkinlikleri de yaşadık. Çalışmaları resmen provoke eden, gönüllü görüntüsü altında görevlilere, ormancı, itfaiye memuru, asker, polis kime denk gelirse hakaret eden, diklenen, Ne idüğü belirsiz çirkeflerle uğraştık. Neyzen Tevfik ne diyordu: "Geldikleri gibi gitmediler; kimi itini bıraktı, kimi bitini. Kimi de piçini bıraktı! Yoksa bu kadar şerefsizin bizden olması mümkün değil"

Türkiye tarihi temelleri olan Kadim Devlettir. Bu nedenle de güçlü gelenekleri vardır. Bu yangınlar biter, zaten tamamına yakını kontrol altına alınmak üzere. Bütün maddi yaralar sarılır, zira bu tip olaylarda söz verdiği zaman sözün eri bir Erdoğan var. Amma Felaket yaşanırken yangına körükle gidenleri de bir tarafa kaydedelim. Hani bir özlü söz vardır: Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı asla unutmaz. Türkiye neden büyük ve güçlüdür? Tarihi bir olayı naklederek anlatalım. Sultan Abülaziz Hân, Fransa’ya yaptığı seyahatte (1866-1867) Keçeci Zâde Fuat Paşayı yanına almıştı. Bu seyahat sırasında Üçüncü Napolyon’un başbakanı Compte de Montauban de Palitan ile Fuat Paşa arasında siyasi görüşmeler oluyordu. III. Napolyon Süveyş Kanalı’nı açtırmak, Giriti de Yunanistana vermek istiyordu.

Compte de Montauban Fuat paşa’ya dedi ki: Niçin boşuna ısrar ediyorsunuz? Hangi kuvvetinize güveniyorsunuz? Hükümetinizin ne derece zaafa düştüğünü görmüyor musunuz?
Fuat Paşa derhal mukabele etti: Hayır kont! Hayır! Osmanlı hiçbir zaafa düşmemiştir. Bütün kuvvetini muhafaza ediyor ve edecektir. Osmanlı en kuvvetli, en dayanıklı devletlerden biridir. 300 senedir siz dışarıdan, biz de içeriden yıkmaya çalıştığımız halde bir türlü yerinden sarsamadık! Diyerek içerideki işbirlikçileri de esprisine katmıştır.

Bunu neden anlattım. Birileri "Help Turkey" başlıkları altında batıya "Yandık, bittik, kül olduk" mesajları gönderdiler. Amaçları yardım almak değildi. Amaç, Nüfusu İstanbul’dan daha az Yunanistan’a bile "Türkiye’yi muhtaç göstermekti"

Kaderin cilvesine bakın ki; (9 Ağustos 2021 tarihi itibariyle) Yunanistan Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Nikos Dendias'ın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile telefon görüşmesi gerçekleştirdiği, Türkiye'nin Yunanistan'daki orman yangınlara destek amacı ile 2 yangın söndürme uçağı göndereceğini ve teşekkür ettiğini aktardı.

THK eski adıyla Türk Tayyare Cemiyeti. Tüzüğünde “Kurum 5253 sayılı Dernekler Kanununa tabi özel hukuk tüzel kişidir” yazar. Devlet tarafından imtiyazlı hale getirilmiştir, yıllarca fitre topladı, Kurban derilerini topladı, adeta tek tabanca olarak ihalelere girdi. Fakat belirli bir kesimin arpalığı haline getirilip batırıldı. Yapılan yolsuzluklar mahkeme kararları ile tespit edilmiştir. Mahkeme kararı ile de kayyum atanmış bir dernektir.

Kurban derisi konusunda muhafazakar kesimde ciddi bir sayı devletle deyim yerindeyse Hırsız-Polis takibi yaşamıştır. Üstelik kendi kestiğin kurbanın derisinin hırsızı oluyordun. İnsanların kahir ekseriyeti korkudan derisini veriyordu. Başka bir vakıf veya derneğin topladığı deriler yakalanırsa müsadere (el koyma) ediliyordu.

Benim doğduğum köye bitişik Rize ili Güneyce de (eskiden ilçe idi) bir kurban bayramı günü namaz öncesi cami imamı ile köylü görüşmüşler. Kurban derilerini bu sene yapımı devam eden Yayla yoluna verelim diye anlaşmışlar. Çünkü yolu devlet yapmıyor köylü yapıyordu. Hoca Bayram namazını kıldırmış hutbe’de “Aziz cemaat bu sene da kurban postlarini Teyyare cemiyetine vereceğuk” demiş.

THK hakkında Ak Parti muhalifi siyasetçi, medya mensubu bir kesimi öylesine abuk iddialar, öylesine Atatürk istismarı yaptılar ki evlere şenlik. THK Atatürk tarafından kurulmuştur bu nedenle batırıldı vb bir sürü saçma sapan söz.

CHP’yi de Atatürk kurdu. 3 Kasım 2002 den beri biz bu CHP’yi her seçim sandığa gömüyoruz suç mu işliyoruz. Beceriksizliği Atatürk’le nasıl bağdaştırıyorsunuz.

O zaman bir alıntı ile bitirelim. Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür Ak Parti Trabzon Milletvekili Salih Cora’nın tespitlerini yazmış.
Kötü yönetim hâlâ sürüyor ancak bugün yaşanan süreci, içinden çıkılmaz hale getiren CHP Milletvekili Haluk Pekşen'in devreye sokulmasıydı.
Kurum'la Orman Bakanlığı arasındaki gerilim buradan kaynaklanıyor. Her işten komisyon alacağı için bakanlığa, yangın uçaklarıyla ilgili yüksek fiyat verdirdi.
Bakanlık da buna itiraz edince olay patladı. Fırsatçılık yaptı yani. Zaten o avukatlık sözleşmesini okuduğumda, 'Eyvah, THK'ya da çöktüler' demiştim."
Pekşen, bu konuda tecrübeli biri.
Kızılay'ın da üzerine çökmüştü. O zaman da rapor hazırladım, Cumhurbaşkanlığı'na ve Kemal Kılıçdaroğlu'na gönderdim. Kemal Bey, bu yüzden Kızılay Başkanı Kerem Kınık'la görüşmüştü."
Şimdi soralım, bütün bunlar olurken Kılıçdaroğlu iki yıl neden sustu ve neden THK'yı hiç gündem yapmadı?

Bu yangından siyasi rant devşirmek için THK diye bağırıp duran Kılıçdaroğlu bu gün uçabilecek bir uçak yok dedi. Özür beklemiyoruz, CHP’li 11 belediye ile THK’nu düştüğü durumdan kurtaracağız dedin ya; hadi inşallah, bir hayrınızı görelim diyoruz.