Samsun Üniversitesi Düşünce ve Sanat Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜSAM) bünyesinde başlayan Fragmanter Film Okumaları, Samsun Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Arş. Gör. Vefa Can Kaya eşliğinde Manchester By The Sea / Yaşamın Kıyısında filmi üzerine yapılan etkinlikle devam etti.

16 Haziran 2020 tarihinde online bir platform üzerinden gerçekleştirilen programda Vefa Can Kaya’nın psikolojik, kültürel ve toplumsal bağlamı dikkate alan film analizi ile katılımcıların titiz yorum ve gözlemleri, filmin çeşitli boyutlarıyla tartışılmasına imkân sağladı. Filmi iki farklı düzlemde analiz eden Kaya, öncelikle karakterlerin psikolojik tahlillerini yaparak travmayla baş etme yöntemlerini tartıştı. Filmin esas karakteri Lee’nin travma öncesinde neşeli, şakacı, arkadaşlarıyla birlikte vakit geçirmeyi seven, içkiye düşkün, mutlu bir aile babası olduğunu vurgulayan Kaya, yaptığı bir hata nedeniyle çocuklarının yanarak ölmesi sonucunda Lee’nin ölmeden toprağa girmiş bir adam olarak hayatını sürdürdüğünü ifade etti.

İnsanlara refah ve güvenceli bir hayat sunan çağdaş uygarlığın aslında oldukça kırılgan bir zemine sahip olduğunu vurgulayan Kaya, “Bizler farkında olmasak da esasında bir buzun üstünde yürüyoruz ve bu dünyanın acılarıyla, travmalarıyla, bela ve musibetleriyle karşılaştığımızda içinde yaşadığımız ’çağdaş kültür’ bize sahici tutamak noktaları sunamıyor. Hayatın insanın bütünüyle kendi kontrolünde olamayacağına işaret eden, olmuş ve olacak olan her şeyi bir hikmete bağlayan bir inanç olarak kader fikri kaybedildiğinde, dünya hayatının o karanlık dehlizleriyle ve travmatik taraflarıyla karşılaştığımızda tamamen savunmasız varlıklara dönüşüyoruz. Çağdaş kültürün temel niteliklerinden biri, ölümle yüzleşememesi, ölümü konuşulmaması gereken bir karanlık ve gri bölge olarak işaretlemiş olmasıdır. Ölüm, bütün tabuları yıkan çağdaş kültürün en büyük tabusu olarak karşımıza çıkıyor” diye konuştu.

Filmin çağdaş kültür ve Amerikan toplumu hakkında önemli ipuçları barındırdığına dikkat çeken Kaya, bu açıdan filmde karakterlerin tutum ve davranışları ile aralarındaki ilişkilerin karşılaştırmalı kültürel bir bağlam içerisinde tartışılabileceğine işaret ederek konuşmasını sonlandırdı.