Hep duyarsınız, sağlıklı beslenme, dengeli beslenme. Bunları açıklayayım. Vücudumuzda trilyonlarla ifade edilecek sayıda hücreler var. Farklı dokularımız farklı iş gören hücrelerden oluşmuştur. Kimi midemizde asit salgılarken kimi gözümüzde bulunup görmeyi sağlar. Kimi hücre beynimizde kas hareketlerimizi kontrol ederken kimi hücre kulaklarımızda sesi algılar. İşte bu hücrelerin görevlerini yapabilmeleri için mikro ve makro moleküllere, minerallere ihtiyaç vardır. Sürekli hamur işi ile beslenenlerde bir takım minerallerin ve vitaminlerin eksik olması ve hücrelerin bir müddet sonra yağlanması, görevlerini tam yapamaması dengesiz beslenmeyi açıklayan bir örnektir.

Ancak hastalık bu işte. Geldiğinde hiç olmazsa ilgili hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak, sıkıntılarını azaltmak ve hatta hastalığı geriletmek amacı ile de beslenmenizi düzenlemeniz mümkündür. Ben sık görülen bazı hastalıklar ve rahatsızlık veren durumlar ile ilgili olarak ara ara bilimsel verilerin ışığında sizleri bilgilendirmeye çalışacağım.

1-ASTIM VE KOAH HASTALIKLARINDA BESLENME: Bu hastalığa sahip bir çok kişi tanıdım ve yazacağım önerilerden fayda gördüklerine şahit oldum. Bu hastalıklarda sabah nefes egzersizleri ve açık havada (üşütmeden, terledikten sonra gerekli önlemleri alarak) derin nefes alıp vererek yürümek çok faydalıdır. Sabahları yataktan kalkar kalkmaz bir kaç balon şişirmek yararlı olmaktadır. Yapılan pek çok çalışmada C, E, A vitaminleri, Flavanoidler, Omega-3, magnezyum, selenyum dan zengin beslenenlerde astım daha düşük orandadır (balık, üzüm çekirdeği, domates, elma, çiğ fındık, yeşil yapraklılar ve yoğurt başlıca bu grup gıdalardandır).

Astım ve KOAH hastaları günde 2 fincan şekersiz kahve ve 2 fincan yeşil çaydan ( yeşil çayın içindeki antioksidanları öldürmemek için kaynayan suya atmayıp kaynamış suyu bir miktar bekleterek içine atmak gereklidir) yarar görürler.

Asla dip balıklarını kullanmayın. İstavrit, hamsi, sardalye, palamut, lüfer, somon, çinekop, doğal alabalık, yayın balığı tüketin (buğulama, fırın, ızgara). Midyeden uzak durun. Vitamin D değeriniz yılın her dönemi 60 ng/dl civarlarında tutulmalıdır. Elmayı 15 dakika karbonatlı suda tutarak sonra yıkayıp kabuğu ile birlikte tüketin (Bahçenizden doğal, ilaçsız elma almıyorsanız). Trans yağlar ve omega 6 dan kesinlikle uzak durun (margarin, mısırözü, ayçiçek ve diğer rafine tüm yağlar)

Her sabah kahvaltı ile birlikte 1 tatlı kaşığı çörek otu veya yağı (taze çekilecek veya haliyle) tüketin. Özellikle saflaştırılmış buğday ununun astımı tetiklediği bulunmuştur. Tercihen yulaf kepeği içeren ekmek kullanın. Her gün 1 tabak tuzuna dikkat ederek mutlaka ev yapımı turşu yarar sağlar. Bu hastalarda en önemli ihtiyaçlardan birisi de su içme oranıdır. Susamayı beklemeden idrar renginiz sabah idrarı dahil berrak çıkana kadar bol su için. Maden suyu ve sodası aynı şey değildir. Maden suyu tüketin ama soda içmeyin.

2-AĞRILI ADET GÖRME DURUMLARINDA:Mutlaka bir kadın doğum uzmanı görüşüne ilaveten bazı çayların bu durumdan yakınan kız ve kadınlarımızda çok etkili olduğu bilinmektedir. 13 Nisan 2021 Tarihli Lisa Hungston (Saratoga Hastanesi Klinik Beslenme Direktörü) imzalı bir makale şu çayların içilmesi ile ağrılı adetlerin azalacağını belirtiyor.

a)Kırmızı ahududu yaprağı çayı: Bilimsel veriler net olmamasına rağman ABD’de bir çok kadın bunlardan yapılan ve normal çay tadını andıran bu çaydan yarar gördüklerini belirtmektedirler.

b)Zencefil Çayı: Zencefil kökünden yapılır. 600 kadının incelendiği toplam 7 çalışmanın verilerine göre günde 700 -2000 miligram dozlarındaki zencefilden yapılan çayın adet sancılarını azalttığı gösterilmiştir. Bir başka çalışmada 168 üniversite öğrencisi kız değerlendirilmiştir. 6 saatte bir 200 miligramlık zencefil çayı içilmesinin bir çok bilinen ağrı kesiciler kadar etkili olduğu bu çalışmada gösterilmiştir.

c) Kekik Çayı: 252 Etiyopyalı genç kız üzerinde yapılan bir çalışmada adet sancılarında % 63.2 lik bir azalma olduğu gösterilmiştir. Bunlar dışında sarı papatya, nane, tarçın çaylarının ve yeşil çayın da faydalı etkileri olduğu bulunmuştur.