İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenerek, "Enflasyonun düşmesi ve yeniden ekonomiye güvenmemiz için bizden beklenen ne? Nebati Bakan’ın gözlerine bakmamız" ifadelerini kullandı.

Akşener'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

Her hafta, çocuklarımız ölüyor. Her hafta, gençlerimiz ölüyor. Her hafta, kadınlarımız ölüyor. Ölümlerin ardından tweetler atmak yetmiyor. Kaybettiğimiz her gencin ardından, üzüntü beyanlarında bulunmak yetmiyor. Katledilen her kadının ardından, ağıt yakmak yetmiyor. Gel, iktidar ve muhalefet el ele verelim bu ülkenin lügatından kadın ölümlerini genç ölümlerini silelim.

MÜSİAD Başkanı bile canlı yayında Merkez Bankası faizlerindeki düşüşün iş dünyasına yansımadığını söyledi.

Peki hal böyleyken enflasyonun düşmesi ve yeniden ekonomiye güvenmemiz için bizden beklenen ne? Nebati Bakan’ın gözlerine bakmamız. Peki bakınca ne görüyoruz? Ekonomiyi giderek içinden çıkılmaz bir noktaya getirirken 'siz en fazla maaşınızı kaybedersiniz' diyerek, adeta ruhani selefi 'Damat Bakan’a selam çakan
empati yoksunu birini görüyoruz. Komplo teorileriyle saçmalayan, bir atanmış özgüveni bırakın ekonomiyi, matematik bile bilmeyen bir büyük cehalet görüyoruz.

Henüz 16 yaşında asgari ücretin ne kadar açıklanacağını merak eden gençlerimizi dinledim. Gençlerimizi bu hâle getiren bu ucube düzenden daha da utandım.

Sayın Erdoğan, değerlerini hiçe sayıp fikirlerini dinlemediğin, günde 20 liraya mahkum edip, üstüne bir de 'Elinize dilinize dursun' dediğin gençlerimizin 3’te 1’inin yoksul olduğunu biliyor musun?

Beğenmedikleri cumhuriyetimiz, eğitime eşit erişimi sağlar. Enes oğlumuzun durumunda olduğu gibi asıl mesele eğitimin vasatlaştırılmasıdır.

Fırsat eşitliği ortadan kalktı. Zengin ailelerin ekonomik durumlarına göre oluşturuldu okullar. Fakir fukaranın gidebildiği cemaate ait okullar. Sosyal devlet olma hakkını vakıflara, derneklere, cemaat ve tarikatlara bıraktığınız bir anlayışla fakir fukara, eğitime erişimi ne yapacak? Bedelsiz dernek adı altında yurtlara bırakacak.

İcra takibi başlatılan 300 bin öğrencinin devlete olan borcu da yaklaşık 2 milyar lira.

Biz üniversitede siyaset yaptık. Bu ülkeyi kurtaracak tasavvurlarımız oldu. Okullarımızı da bitirdik. Üstün başarılar gösterdik. Devlet arkamızdaydı. Şimdi gidiyorsunuz bir ilçeye, o çocuk garsonluk yapıyor. bir okulda okuyor ve garsonluk yapıyor. Böyle bir dünya var mı? Şımarık şımarık 'telefonunu göster' diyorlar. O çocuğun ikinci ayakkabısı yok emmi.

Sayın Erdoğan, sen, iş imkânı sağlamaktan vazgeçmişsin, ama borcu tahsil etmekten vazgeçmiyorsun. Sen, iyi bir eğitim verme görevinden vazgeçmişsin
ama KYK borcuna faiz uygulamaktan vazgeçmiyorsun. Sen üstüne düşen hiçbir şeyi yapmamışsın sonra da çıkıp, tefeci gibi, gençlerin üzerine çöküyorsun.

Beşli çetenin milyarlarca liralık vergi borçlarının silindiği, hükümete yakın şirketlere, muazzam vergi muafiyetlerinin verildiği bir ülkede elbette KYK borçlarının da tamamen silinmesi mümkün. Ancak biz İYİ Parti olarak; sürdürülebilir kalkınmaya ve sürdürülebilir bir toplumsal gelişime inanıyoruz. Yani sürdürülebilir olmayan hiçbir kazanımın, kalıcı da olamayacağını biliyoruz.

Seçim ufukta göründü. İktidarın irili ufaklı ortakları istese de istemese de, o sandık milletimizin önüne gelecek.

Ahlakı kadın üzerinden tanımlayan bu çürük zihniyete son vereceğimize, her geçen gün artan şiddete, cinayetlere karşı Raziyeleri, Dilaraları yaşatacağımıza söz verdik.