Kıymetli okurlarım. Bu kutsal ayımızda sağlıklı müslümanlara farz olan orucun özellikle ibadet olduğu unutulmamalıdır. Bu ayda lezzetli yemeklerin yapıldığı bir gerçek. Ancak bir kişilik oruç tutup 2 kişilik iftar yapmanın gerçekleştirilmediği bir ibadet uygulanmalıdır. Bunun aksini düşünenler peygamberimizin kayıtlarda belirtilen orucunu ve iftarını okuyarak günümüzdeki israf ve oburcasına yenilen iftarların ne kadar kıymeti olduğunu lütfen değerlendirsinler.

Ramazan ayı boyunca dikkatli bir şekilde gıdalarımızı ayarladığımızda bir taraftan ibadeti yapmanın huzurunu bir taraftan da vücudun gerçek anlamda detoksunu yaşamış oluruz. Bir kaç önemli noktaya dikkat edersek sağlıklı bir süre geçiririz ve bunu da bedenimiz olumlu olarak bize yansıtır. Sahur mutlaka yapılmalıdır. İnsülin düzeyini arttırmayan gıdaların seçilmesi temel esastır. Aksi halde gün içinde hem yorgunluk, hem performans kaybı hem de açlık çekeriz. En sağlıklı sahur protein ağırlıklı, bol yeşillikli bir öğündür. Kefir, domates suyu, sebze suları, limon sıkılmış maden suyu, çay ve bitki çayları alınabilir. Su içilecekse sahuru tamamladıktan en az yarım saat sonra içilmeli, zaman buna göre ayarlanmalıdır.

Sahurda çok az tam tahıllı ekmek tüketilmelidir. Mantı, pirinç pilavı, beyaz un içerikli gıdalar, helva, hamur işi tatlılardan, asitli ve şekerli içeceklerden kaçınılmalıdır. Halk arasında hamur işi tok tutar deyiminin bilimsellikle hiçbir ilgisi yoktur. Sahurdan sonra 2 saat daha uyunmaz ise bu inanılmaz bir metabolik denge sağlar. Tuzu ölçülü ve rafine edilmemiş (deniz tuzu, kaya tuzu) olandan kullanmalıdır. Aynı gün tuzdan sağlık endişesi ile kaçınmak ciddi sıkıntılar da doğurabilir. Bu, tansiyon düşmesi, aşırı yorgunluk, baş dönmesi, hafıza sıkıntıları gibi durumlar ile kendisini gösterebilir. Ancak tuzda ölçüyü asla aşmamalıdır.

Uzun bir süre açlıktan sonra insanoğlunun en temel dürtülerinden olan açlık dürtüsünü kontrol etmek kolay değildir. Ancak bunun ibadet olduğu ve o saygı ile iftar sofrasına oturmak gerektiği bilinmelidir. Yavaşça içilen bir çorbanın ardından 5 dakika kadar beklenmelidir. Az miktarda sebze yemeği, az miktarda hayvansal protein, tam tahıllı ve makul oranda ekmek, yoğurt ve ev yapımı turşu ile devam edilebilir. Meyve tercih edilecek ise mevsimine uygun olarak elma, erik, ahududu, böğürtlen, yaban mersini, kivi, beyaz lifleri ile birlikte (kabuğu çok ince doğranmış) portakal, sert bir muz (çok az miktarda) uygundur. Bol bol yeşil yapraklıları tüketirseniz meyveyi almak zorunda değilsiniz. Kilo problemi olmayanlar iftardan 2-3 saat kadar sonra meyve veya hafif bir sütlü tatlı yiyebilirler. Yemek süresini asla kısa tutmamalı, çiğneme sayısını arttırmalı ve aralarda 20-30 saniyelik durmalar ile mide ve bağırsak sistemimize ritmik çalışmaları için süre tanınmalıdır. Ramazan ayı boyunca kişilerde görülen reflü, kabızlık, şişkinlik ve gaz oluşumunun en büyük nedeni iftarda saldırırcasına yemek yemektir.

KİMLER ORUÇ TUTAMAZ

Kalp damar hastalığı olanlar, kronik böbrek yetersizliği hastaları, şeker hastaları, kanser tedavisi görenler, ilaç kullanımı zorulu olan hastalar, gebeler ve emziren anneler, çocuklar ve çok ileri yaşlılar, akıl hastaları, hekim önerisi ile oruç tuttuğunda hastalanacağı belirtilen hastalar ve ağır işlerde çalışanlar (Diyanet tarafından web sayfalarında ayrıntılı olarak belirtilmiştir) oruç tutması sakıncalı olan gruplardır. Sevap işleyeyim diye oruç tutarken bize emanet edilen vücudumuzu hasta etmek büyük hatadır.

Elbette ki sağlıklı bir insan bu ibadetini yerine getirmenin huzurunu yaşamalı. Ancak vücudumuzun da bize yaradanın bir hediyesi olduğunu unutmadan ve o emanete bir zarar vermeden bu ibadetimizi gerçekleştirelim. İşin bir de başka boyutu var. Bakın ne diyor Fatih Sultan Mehmet Han: İnsanlara dinin nedir? Namaz kılarmısın? Oruç tutarmısın gibi Allahın soracağı sorular sorma. Onlara açmısın? Bir şeye ihtiyacın var mı? Bir müşkülün var mı gibi kulun kula soracağı soruları sor. Bu da hatırda bulunmalı.

Sağlıklı, hayırlı, ülkemize birlik, barış, huzur getiren ramazanlarımız olsun…