Bursa’da perde işçiler için açılacak Bursa’da perde işçiler için açılacak

GÜLİN ÖZDEMİR / SOSYAL TV 

Bursalı yazar ve koleksiyoner Tenzile Güler’in kendi aile hikayesini kaleme aldığı kitaptan ve aile yadigarı olan düğme koleksiyonundan kurgulanan ‘Nazif’in Düğmelerisergisi, iki yıl önce Bursa Kent Müzesi’nde ziyarete açılmıştı. Nazif’in Düğmeleri Sergisi, şimdi ise İstanbul’da Rami Kütüphanesi’nde sanatseverlerin izlenimine açıldı.  Sergi 1 ay boyunca açık kalacak.

WhatsApp Image 2024-02-17 at 13.47.57

Serginin açılışında konuşan Bursa Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı Nurullah Yıldız, “Bu serginin burada açılmasında Başkanımız Alinur Aktaş’ın emeği çok var. Selanik’ten Bursa’ya uzanan bir düğme hikayesi bu. Hayatımızda çok basit gibi görünen obje olsada düğme hayatımızda önemli bir değeri var. Bursa’mızın Türk Sanat Müziğinde değerli sesleri olan kişilerin de düğmeleri burada var. Rami Kütüphanemizin yetkililerine ve tüm ekiplere ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bizleri kırmayıp davetimize icap ettiler. 1 ay boyunca bu sergi hizmette olacak. Hayırlı olsun” ifadesini kullandı. 

WhatsApp Image 2024-02-17 at 13.48.04

NAZİF’İN DÜĞMELERİ’NİN HİKAYESİ 

Selanik’ten Bursa’ya uzanan yaşanmış bir hayat hikayesi
Bir Koleksiyonun öyküsü…
 
Selanikli ünlü gümüş düğme ustası Haşim Usta hayata veda ettikten sonra eşi Ümmühan Hatun ve çocukları 1925 yılında Selanik’ten İznik’e göç ederler. Kızı Emine ve eşi Ahmet Bey’in üç çocuğu olup bunlardan en küçüğü 5 yaşındaki Haşim’dir. O zamanlar toplanan sebze ve meyveler İznik’ten Orhangazi’ye gemi ile taşınıp oradan İstanbul’a gidermiş, küçük Haşim’in gemi merakı ve ısrarına dayanamayan babası o akşam oğlunu da yanında götürür. Gölde aniden çıkan şiddetli fırtına ve rüzgar karşısında iki gemi çarpışır ve ikisi de parçalanır. Yüzme bilenler yüzerek bir şeklide kurtulmaya çalışsa da Ahmet Bey ve oğlu Haşim boğularak can verir. Yoğun arama çalışmalarına rağmen gölde baba ve oğlunun cesedine rastlanamazken, Boyalıca köyü kenarına parçalanmış bir çocuk ceketi kıyıya vurur. Gemideki tek çocuk Haşim olduğu için ceket, annesine götürülür ve annesi ceketi, kolundaki işlemeli gümüş düğmelerden tanır. Anne oğlundan kalan son hatıra bu ceket ve düğmeleri saklar, zaman zaman çıkarıp bunlarla teselli bulur ve dualar eder.

WhatsApp Image 2024-02-17 at 13.52.03
Yıllar sonra bir gün Emine Hanım İznik çarşısında yoğurt ve ekşimik satarken bir çocuk görür, adı Nazif olan bu çocuk tamda küçük Haşim’in yaşlarındadır ve ona çok benzemektedir. Annesini kaybeden ve babası ile yaşayan Nazif’i, Emine Hanım çok sever bağrına basar adeta ölen evladının yerine koyar.  Bunun üzerine Nazif’in babası Rasim Bey ile evlenir ve hep birlikte yaşarlar.
1935 ve 1940’lı yıllarda çocuklar mahallelerde birçok oyunlar oynarlardı. Bunlardan biri de Düğme Oyunu idi. Nazif düğme oyununu çok oynardı ve bir gün elinde hiç düğme kalmayınca, evde sandıkta bohça içerisinde yer alan ceketin düğmelerini kesip oynamak için götürür ve oyunun birinde kaybeder. Emine hanım rahmetli oğlu Haşim için bir cuma vaktinde dua ederken sandığı açıp eline ceketi aldığında o işlemeli gümüş düğmelerin olmadığı fark eder. Bunun üzerine çok üzülen acılı anne, düğmeleri alanın Nazif olduğu öğrenir ama onu da çok sevdiği için kızmaya kıyamaz. Nazif ceketteki düğmelerin vefat eden abisinden kalan son hatıra olduğunu öğrenince çok üzülür. Annesinin üzüntüsünü hafifletmek için her gün defalarca düğme oyunu oynayıp o düğmeleri bulmaya çalışır fakat çok elden ele gezdiği için bir türlü o düğmeleri bulamaz.

WhatsApp Image 2024-02-17 at 13.52.03 (1)
Aradan yıllar geçer Nazif 17 yaşına geldiğinde düğme oyunundan kazandığı birkaç küp dolusu düğme birikmiştir. Bir gün yine düğme oyunundan dönen Nazif,  annesine ceviz toplamak için ceviz ağacına çıkar ve aniden düşüp ayağını kırar. Babasından çekinip ayağının acısını söylemeyen Nazif’in kırılan ayağı kangren olur. Sonrasında fark edilip Bursa’ya hastaneye yetiştirilmeye çalışılsa da, kangren ilerlediği için bacağın kesilmesi de fayda etmez. Hastalık yukarı yayıldığı için Nazif kurtarılamaz ve hayatını kaybeder. Hastaneden annesine, vefat eden oğlunun kıyafetleri verilirken Nazif’in pantolonunun cebinden bir avuç düğme yere düşer. İkinci evladını kaybetmenin acısıyla yanan anne haykırarak;  “ Bunlar ne Selanik’ten Haşim Usta’nın yaptığı gümüş düğmeler, ne de küçük Haşim’in ceketindeki düğmeler, bunlar Nazif’in Düğmeleri ” der.  
Nazif’in en küçük kardeşi Tenzile Hanım yıllar sonra köydeki evlerinin kilerinde kırılmış küpler ve içi dolu düğmeleri görünce, ailesinin bu acı hikayesini öğrenir, düğmeleri toplar ve onlara sahip çıkar. Bununla da kalmayıp, hayata iliklenen bu düğmelere yenilerini katıp bir düğme koleksiyonu oluşturur. İlk başta sadece iki parçayı bir arada tutan düğmeler artık Tenzile hanımın hayatında çok başka bir yere ve öneme sahip olmuştur. Almanya’da düğme koleksiyonunu sergilerken “ Bir Düğmeye Bin Teşekkür “ sloganıyla çok kişinin hayatında yer edinmiş, bir hikayesi olan düğmelerin bağışlamasını sağlar. Koleksiyonun içerisinde farklı ülkelerden toplanmış, bronz, gümüş, fildişi, kemik, metal, plastik, ahşap doğal taş vs. birçok farklı materyallerden oluşan ve tarihi değeri de olan yaklaşık 3500 adet düğme bulunmaktadır.