Ekmek kavgasının kutsallığına inandıklarını belirten sendika temsilcisi Türk, “Helal kazanç sağlarken hayatını kaybedenlerin şehitlik mertebesinde değerlendirilmesi de emeğin mübarek bir değer olduğunu ortaya koyar. Bu nedenle alın terini akıtıp, evine ekmek götürme telaşında olan çalışanlarımızın, hak ettiği saygıyı görmesi ve emeğinin karşılığını alması gerekmektedir”dedi.

Hak mücadelesi için verilen sesin daha gür çıkması gerektiğini belirten Türk’ün emek ve dayanışma günü açıklaması şöyle;

“Çalışanın hakkını alması için verdiğimiz mücadelede, sesimizin daha gür çıkması, sorunlarımızın gündeme getirilmesi ve çözüm yollarının bulunması konusunda 1 Mayıs’ı bir fırsat olarak görüyoruz. Ülkenin toplam gelirinden, herkesin adil miktarda pay alamaması, paylaşım sırasında belli grup ya da kişilerin kollanması gelir dağılımının bozulmasına, haksızlığa ve yersiz zenginleşmeye neden olmaktadır. Haksız kazanç ve yersiz zenginleşmenin sonucunda; açlık ve yoksulluk tehlikesiyle baş başa kalan ve çalıştığı halde geçimini sağlayamayan bir toplum ortaya çıkar. Ne yazık ki günümüzde çalışmak, düşük ücretler nedeniyle artık yoksulluğu önlemeye yeterli gelir sağlamamaktadır. Hiçbirimiz çalıştığı, çabaladığı halde yoksul olmak istemeyiz. Kimsenin emeğinin sömürülmesine göz yumamayız. Bu noktada ortak çıkarlarımızı korumak için bir araya gelerek, güç birliği yapmamız zorunlu hale gelir. Bu nedenledir ki 1 Mayıs’ın; emeğinden başka sermayesi olmayan çalışan, işsiz, yoksul, esnaf ve ev hanımlarının bir araya gelerek hakları için seslerini yükselttiği ve güç birliği yaptığı gün olması gerektiğine inanıyoruz” diye konuştu.

Sendika olarak taleplerini de ifade eden Bilal Türk, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Huzurlu ve insan onuruna yaraşır bir yaşam istiyoruz. Esnek ve güvencesiz istihdam modellerinin kaldırılmasını, tüm kamu görevlilerinin kadrolu, aile birliğinin teminat altına alındığı güvenceli bir istihdam sisteminde tek çatı altına toplanmasını istiyor, devletin memuruna sıfat olarak harfler ve rakamlar değil, devletin kadrolu memuru sıfatı yakışır diyoruz. Her alanda adalet ve liyakatin esas alındığı, hak eden memurun hak ettiği göreve yükselebildiği bir sistem istiyoruz. Enflasyon kadar zam çıkmazından kurtulmak istiyoruz. Nimette de külfette de adalet istiyoruz. Büyümeden pay istiyoruz. Adil bir gelir dağılımı istiyoruz. Ailesinin insanca yaşamasına yetecek düzeyde ücret alan kamu çalışanı görmek istiyoruz. Kamu görevlileri ile birlikte tüm çalışanların örgütlenme, toplu sözleşme ve grev haklarını özgürce kullanabildiği bir ülke istiyoruz. Şeffaf ve adil bir yönetim istiyoruz. Çalışma barışını sağlamış, yönetime katılma hakkı olan çalışanlar görmek istiyoruz. Geleceğe güvenle bakan, birbirine saygılı, mutlu, müreffeh, muasır medeniyet seviyesinin de üzerine çıkmış bir toplum istiyoruz.”