İzmir HDP Binasına Saldırı-2-

Dünü okuyup, bugünü görmek; bugünü okuyup, yarını doğru planlamanın yolu “doğru analizdir”. Bunun içinde duygusallığa değil bilgiye ihtiyaç vardır.

Türkiye’nin 1952 yılında NATO’ya girişi ile birlikte Ordumuz milli ordu olma vasfını terk etmiş, global ordu sınıfına geçmiştir. (Özetle: bulunduğunuz paktın düşmanı ile savaşırsınız. Mesela NATO Uruguay’a savaş açsa, Mehmetçik oraya gider savaşır, Yunanın, Rumların Kıbrıs’ta katliam yapmasına müdahale edemezsin ) İşte bu pakt içinde Özel Harp Dairesi kurulmuştur.

NATO”ya bağlı özel birimlerin her ülkedeki adı farklıydı. İtalya”da GLADYO, Danimarka”da ABSALON, Norveç”te ROC, Belçika”da SDRA 8, Türkiye’de ÖZEL HARP DAİRESİ dir. Özel orduları kontrol eden ABD istihbarat kuruluşu CIA ve İngiliz MI6 idi. Amaç: Sovyet yayılmasını engellemekti. Koordinasyon işini kısa adı SHAPE olan Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Karargâhı yürütüyordu.

Buraya seçilen insanlar vatansever ve ülkenin bekası için gözünü kırpmadan canını ortaya atan özel insanlardır. (Böyle yetiştirilip NATO’nun mankurtu olanlar da her üye ülkede olmuştur) Diğer ülkelerde olduğu gibi bizde de siyasetin kontrolü dışında emir alıp görev yapan güçler, faili meçhul cinayetler ve faili meçhul olaylar çoktur. Bu olaylar yabancı güçler tarafından çıkarılmış ta olabilir. Şeffaflık olmayınca suçlar Özel Harp dairesine yıkılmıştır.

Tarih 1955 yılının 6-7 Eylül’ü; gayrimüslimlere karşı bir linç, yağma talan ve katliam yapılmıştır. (İddia edilir ki Londra’da Kıbrıs görüşmeleri yapılırken, Türkiye’de halkı sakinleştirmek mümkün olmuyor kozunu Dışişleri bakanına vermek için tertip edilmiş ama kontrolden çıkmış olaylardır) Olayları organize eden Seferberlik Tektik Kurulu (Özel Kuvvetlerdir), Hedef ise İstanbul’u Azınlıklardan temizlemekti. 1924 yılında İstanbul nüfus sayımında 1 milyon olan nüfusun 280 bini Rum’du. Bu etnik temizlik sonrası İstanbul’da kalan Rum nüfusu 1.500-2.000’e kadar indi

Halk. Selanik’te Atatürk’ün doğduğu eve Yunanlıların bombalı saldırı yaptığı haberi ile galeyana getirilmişti. O günün şartlarında 20-30 bin baskı yapabilen İstanbul Ekspres Gazetesi 280 bin baskı yapmıştı. Hatta o gün ikinci baskısını yapıp bombalama haberi manşetten vermişti. Görgü tanıkları “İstiklal caddesi atılan eşyalardan dolayı bir metre yükselmişti” derler.

Özel Harp Dairesi’nin eski Başkanı Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu, 1991 yılında verdiği bir röportajda, “6-7 Eylül olayları bir Özel Harp işiydi. Amaca da ulaştı” demişti. 2010 yılında verdiği bir röportajda “Özel Harp’te bir kural vardır; halkın mukavemetini artırmak için düşman yapmış gibi bazı değerlere sabotaj yapılır. Bir cami yakılır. Kıbrıs’ta cami yaktık biz.” Mesele halkı galeyana getirmektir. Bu açıklamaları yapan Sabri paşanın, Turgut Özal suikastı ile ilgisi olduğu öne sürülse de kendisi bu iddiaları yalanlamıştır.

1980 sonrası yaşanan olaylardan

Sivas Madımak Otelinde 2 Temmuz 1993 günü Sanatçı ve yazarlardan oluşan 33 kişinin yanarak öldüğü kara bir gün yaşadı Türkiye. Olaylar Aziz Nesin'in o sırada başyazarı olduğu Aydınlık gazetesinde yayımlanan Salman Rüşdi'nin "Şeytan Ayetleri" kitabının tahrikine dayanıyordu. Çünkü Aziz Nesin de Sivas’a gelmişti. Devlet bir türlü taşkınlık karşısında önlem alamadı. Bu olaydan üç gün sonra da

5 Temmuz günü Erzincan Başbağlar’ da PKK 33 sivil vatandaşımızı katletmişti.

Gazi Mahallesi: 12 Mart 1995 günü kahvehaneye bir taksiden açılan ateş sonucu bir kişi öldü, beşi ağır, 20 kişi yaralandı. Polisin olaya geç müdahalesini orantısız protesto eden mahallelilerin üstüne karakoldan açılan ateş sonucunda bir kişinin daha öldürülmesi ile gerginlik tırmandı. Sonuçta 30 kişi hayatını kaybetmiştir. Olaylar sonrasında açılan davada 20 polis memuru yargılanmış,. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınan dava sonucunda, Türkiye yaşam hakkı ve ilgili adli mercilere başvurma hakkını ihlal ettiği gerekçeleriyle, öldürülenlerden 17 kişinin ailelerine toplamda 510 bin Avro tazminat ödemeye mahkum edilmiştir.

Gezı olayları

ABD ile yapılan görüşmelerde ciddi görüş ayrılıkları çıkmıştı. Obama yönetimindeki ABD için Erdoğan’la yol yürünemezdi çünkü Türkiye’nin çıkarlarını öne alan bir başbakan vardı. Sonrası malum. Yabancı haber kaynakları, TV kuruluşları Gezi olayları öncesi Türkiye’ye gelip canlı yayın aracı kiraladılar. O meşhur “mesele ağaç değil, sen hala anlamdın mı” repliğini herkesin hatırlaması lazım. CNN muhabirinin canlı yayında İbrahim Kalın’ı yayından alması da hafızalardadır.

Fazla detaya girmeden söyleyelim: Tam bir Vandalizm yaşanmış, kaybettiğimiz canların yanında 10 bine yakın yaralanan vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gezi olaylarının Türkiye'ye doğrudan maliyetinin 1,4 milyar dolar, dolaylı maliyetinin ise yüzlerce milyar doları bulduğunu söyledi. Faizin ilk defa Gezi olayları ile tırmanmaya başladığını, yüzde 4,6'dan yüzde 13 küsura ulaştığını, işsizliğin çift haneye çıkışı da enflasyonun zıplamasının da aynı dönemde gerçekleşmiştir.

6-8 Ekim olayları

HDP Merkez Yürütme Kurulunca 6 Ekim 2014'te yapılan açıklamanın ardından terör örgütü YPG/PKK yandaşları tarafından Kobani bahanesiyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki iller başta olmak üzere 35 il ve 96 ilçede toplam 131 yerleşim yerinde sokak eylemleri başlatıldı.

Olaylarda 2 polis şehit oldu, 37 kişi hayatını kaybetti, 435'i sivil, 326'sı güvenlik görevlisi 761 kişi yaralandı. Kamu bina ve araçları, banka ATM, sivil araçlar okullar, İşyerleri ve evlerin talan edilmesi sonucu direkt maliyetin 300 trilyonu geçtiğini, dolaylı maliyetin milyarlarla ifade edildiğini belirtelim.

Sonuç olarak

1-Yukarıdaki olaylar Türkiye’ye çok büyük zarar vermiş, kabuk bağlamayan yaralar açmıştır. Gezi olaylarında Türkiye 1640’lı yılların faiz oranına inmişti. O dönem her

1 puan faiz artışının ülkeye maliyeti 2,5 milyar dolardı. Maddi zararı varın hesap edin

.2-İzmir HDP binasına yapılan saldırı kime yarar, kime zarar verir noktasından hareket ederek cinayeti aydınlatabilirsek; bu ve bunun gibi yangın çıkarmak için çakılan kıvılcımları söndürmek mümkün olur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bakanlara, Parti yetkililerine varıncaya dek, olay kınanmış ve başsağlığı dilenmiştir. Bundan sonrası, yargının kılı kırk yararak olayı aydınlatmasıdır. İnşallah başarılı olur

HDP il binasında işlenen cinayetle ilgili son anda ertelenen 40 kişilik toplantı, binada sadece öldürülen kızın bulunması gibi konulara özellikle değinmedim. Çünkü bunlar yargının çözmesi gereken konulardır. Her şeye rağmen olayın bir Provokasyon olduğu da inkar götürmez..