Türkiye dün yeni bir NAVTEX yayınladı. “Sakız Adası’nın 1923 Lozan Barış Antlaşması ile belirlenen gayriaskeri statüsü ihlal edilmiştir” dedi.

BU NE ANLAMA GELİYOR? 

NAVTEX herhangi bir sismik geminin faaliyeti hakkında değildi. Lozan’a göre silahsız olmaları gereken Ege adalarıyla ilgiliydi. Peki bu ne anlama geliyor?

Güvenlik kaynaklarına göre Yunanistan Lozan’a rağmen Ege adalarını silahlandırıyor. Sakız da bu adalardan biri. Yunanistan, Sakız’dan deniz atışı yapacağını duyurmuştu. Bu Lozan’ı ihlalin itirafıydı. Ustaca bir manevra yapan Türkiye karşı NAVTEX’le bunu kayıt altına aldı ve dünyaya göstermiş oldu.

En son Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu gündeme getirdi. “Yunanistan Sevilla haritasından vazgeçmediği sürece gerginlik bitmez” dedi. Yunan kıta sahanlığını Akdeniz’in ortasına kadar indiren harita, Türkiye’yi kıyı şeridine hapsediyor. Haritayı Türkiye de AB de tanımıyor.

Sakız Adası’ndan deniz atışı yapılacağını duyuran Yunanistan’a, Türkiye karşı NAVTEX ile suçüstü yaptı. Ankara bu adımla Atina’nın Lozan’ı ihlal ettiğini hem kayda geçirdi, hem de dünyaya duyurdu. Yunanistan ile yaşanan gerilimle ilgili Türkiye, ilk defa Lozan Antlaşması’nda belirlenmiş adaların silahsızlandırılmasıyla ilgili Navtex yayınladı. Yeni Navtex, Çeşme’nin karşısındaki Sakız Adası’na yönelik oldu.

Türkiye, Doğu Akdeniz’de Yunanistan ile yaşanan gerilimle ilgili ilk kez Lozan Antlaşması’nda belirlenmiş adaların silahsızlandırılmasıyla ilgili Navtex (denizcilere duyuru) yayınladı.

Navtex, İzmir’in Çeşme ilçesi karşısındaki Sakız Adası’na yönelik oldu. Ege Denizi‘ne ilişkin 1149/20 numaralı bildiriyle duyurulan Navtex’te şöyle denildi:

“La 08/206-20 numaralı Navtex mesajı ile Sakız Adası’nın 1923 Lozan Barış Antlaşması ile belirlenen gayri askeri statüsü ihlal edilmiştir. Bu bildiri 16 Eylül 2020 (bugün) saat 00.01’de yürürlükten kaldırılacaktır.”

Güvenlik kaynakları, Türkiye’nin yayınladığı Navtex’in Oruç Reis veya herhangi bir geminin faaliyetleriyle ilgili olmadığını belirterek, ne anlama geldiğiyle ilgili şu bilgiyi verdi:

“Yunanistan, Lozan Antlaşması’na rağmen adaları silahlandırıp buralardan kimi zaman deniz atışları yapmaktadır. Sakız da bu adalardan birisi. Yunanistan yayınladığı son Navtex ile Sakız’dan deniz atışı yapılacağını belirtip seyrüsefer halindeki denizcileri uyarıyor. Biz de yayınladığımız karşı Navtex ile bunun Lozan’a aykırı olduğunu kayıtlara geçirip, bölgedeki seyrüseferin uluslararası hukuka aykırı şekilde engellendiğini duyurmuş olduk. Yunanistan’ın Lozan’a aykırı tutum ve davranışlarını derhal durdurması gerekmektedir.”

Bu arada yayınlanan bir diğer NAVTEX ile Kıbrıs açıklarında araştırma faaliyetlerini sürdüren Yavuz sondaj gemisinin görev süresi 12 Ekim’e kadar uzatıldı.

‘SİYASİ ÇÖZÜMDEN YANAYIZ’ 

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, 13 Eylül’de Antalya’nın Kaş ilçesinde Anadolu Ajansı’na verdiği mülakatta, “Egemenliği anlaşmalarla Yunanistan’a devredilmemiş ada, adacık ve kayalıklar var. Egaydaak, açılımı bu. Burada maalesef Yunanlı komşularımız, yine son derece bencil davranmakta, bütün hukuku hep kendileri açısından yorumlamakta."

"Bu adaların mutlaka konuşulması, görüşülmesi, buradaki hakkımızı, hukukumuzu almamız gerekiyor. Biz gerçekten buradaki sorunlarımızın barışçıl yöntemlerle siyasi çözümlere kavuşmasını arzu ediyoruz."

Bu konuda uluslararası hukukun adil bir şekilde uygulanmasını istiyoruz. Bu konuda önyargılardan uzak, hep bana hep bana demenin ötesinde bir yaklaşım içinde çalışmaların gelişmesine gayret gösteriyoruz."

"Biz bunları söylerken diğer taraftan maalesef Yunanlı komşularımız adaları silahlandırmaya devam ediyor. Birtakım askeri hareketliliklerle söz konusu gayrı askeri statüye sahip adalara asker getirip götürmelerini sürdürüyorlar” demişti."

İKİ DIŞİŞLERİ BAKANI AYNI GAZETEYE YAZDI 

Yunan Kathimerini gazetesinde dün hem Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu hem de Yunan mevkidaşı Nikos Dendias’ın yazıları yer aldı.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu “Kathimerini” gazetesinde yayınlanan yazısında Yunan hükümetine seslenerek “Ön şartsız tüm diyalog kanallarını açın. Ön şartlar, karşı ön şartlar doğurur. İnanın biz de bir sürü ön şart bulabiliriz” dedi.

Çavuşoğlu, Türkiye ile Yunanistan’ın karşılarında iki seçenek bulunduğunu belirterek, bunların, ya her iki ülkeye zarar veren çekişme, ya da her iki ülke için yararlı bir kazan-kazan formülü bulmak olduğunu vurguladı

“Her kriz barışçı yolda ilerlemek amacıyla faydalanabileceğimiz bir fırsat yaratabilir. Her müzakere de al-ver içermelidir” diyen Çavuşoğlu makalesinde şunları belirtti:

“Aksi takdirde ya sorunları halının altına süpürüp zamanla kendiliğinden yok olmalarını beklersin ya da senin hesabına sorunları bir başkasının çözeceğini ümit edersin. Oysa sorunlar zamanla daha da karmaşık hale gelir.”

BARIŞ VE GÜVENLİK 

Çavuşoğlu, “Gelecek nesillere barış ve güvenliği teslim edebilmek için güçlü ve mantıklı yönetimlere ihtiyaç vardır. Türkiye’de bu yönetim mevcuttur” ifadesini kullandı.

TÜRKİYE’NİN HEDEFLERİ 

Çavuşoğlu, Türkiye’nin Akdeniz’deki başlıca hedeflerini şöyle sıraladı:

-Deniz yetki bölgelerinin adil ve eşit bir şekilde belirlenmesi.

-Kıta sahanlığı haklarımızın maksimalist ve abartılı taleplerden korunması.

-Kıbrıslı Türklerin, denizaltı kaynakları ile ilgili eşit haklarının korunması.

-Bu kaynaklardan yararlanılması amacıyla işbirliği yapılması için Kıbrıs Türkleri dahil tüm tarafların katılımı ile adil bir mekanizmanın oluşturulması.

‘AB’NİN YETKİSİ YOK’ 

Çavuşoğlu yazısında, AB’nin deniz yetki sınırlarının belirlenmesinde hiçbir yetkisi bulunmadığını ve Türkiye’ye AB aracılığıyla bir dizi maksimalist talep empoze edilemeyeceğini söyledi.

“Deniz kuvvetlerimizin bölgedeki varlığı saldırgan değil, kıta sahanlığımız içinde sismik araştırmalarınıza müdahaleyi önlemek için savunma amaçlıdır” diyen Çavuşoğlu , Türkiye’nin, NATO’nun ve Almanya’nın girişimlerini desteklediğini belirtti.

FRANSA’YA ELEŞTİRİ 

Bu dönemde Fransa gibi bazı ülke hükümetlerinin sömürgeci geçmişlerinin düşüncesizce özlemi içinde olduklarını vurgulayan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Sömürgeciliğin onca halka verdiği büyük acıları o kadar çabuk mu unuttuk” diye ekledi. Ayrıca, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Dünya beşten (BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi olan beş ülke) büyüktür” sözünü hatırlattı.

DENDİAS’IN ÖN ŞART İNADI 

Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias yazısında, ‘ön şartlı’ diyalog inadını sürdürdü.

Dendias, Kathimerini gazetesinde, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun makalesi ile eşzamanlı yayınlanan yazısının girişinde, ağır bir tarihi geçmişi bulunan Türk-Yunan ilişkilerinin bugün de zorluklar içerdiğini belirterek, “Türkiye ile yürünmesi zor bir yolda ilerleyebileceğimize dair iyimseriz” dedi. Ancak hemen ardından, Türkiye’ye karşı şu suçlamalarda bulundu:

-Türkiye’nin yasa dışı davranışlardaki ısrarı ve oldubitti yaratma siyaseti, iki ülke arasında güveni sarsıyor. 

-Devletlerin tek taraflı talepleri, devletler arası anlaşmazlık konusu değildir. Türkiye ile Yunanistan arasında tek bir anlaşmazlık konusu vardır, o da kıta sahanlığı ve MEB sınırlarının belirlenmesidir.

Biz bu konuyu diyalog ile halletmeye, bunun mümkün olmaması halinde ise Lahey Adalet Divanı’na başvurmaya hazırız.

-Barış içinde, birlikte var olmamız, birbirimize dostluk eli uzatmamız, öncelikle Türkiye’ye bağlı bir şeydir.

-Türkiye’nin, Yunanistan’ın egemenliğine ve egemenlik haklarına karşı ihlallerinin sayısı binlercedir.

-Türkiye, BM Şartı’nın temel ilkelerine aykırı bir şekilde davranarak, karasularını 12 mile genişletmesi halinde Yunanistan’ı savaş ile tehdit etmektedir.

Miçotakis AB’den destek arayışında 

Yunanistan Başbakanı Miçotakis, Türk-Yunan ilişkilerinin düzelmesinin yolunun Ankara’nın sadece ülkesi ve Kıbrıs Rum Yönetimi’ne değil, başka AB ülkelerine karşı da tavrını değiştirmesinden geçtiğini ileri sürdü.

Atina’da dün AB Konseyi Başkanı Charles Michel ile bir araya gelen Miçotakis, “Türkiye’nin attığı cesaret verici ilk adımı (Oruç Reis’in Antalya’ya dönmesi), AB Zirvesi (24-25 Eylül) öncesi ve sonrasında devam ettirmesi için önünde zaman var. Türkiye, netice verebilecek bir diyalog ortamının oluşturulabilmesi için gerginliğin azalması yolundaki adımlarını sürdürmelidir” açıklamasını yaptı.

Akdeniz’in “tüm Avrupa’nın güvenliği açısından hayati bölge” olduğunu söyleyen Miçotakis, “Türkiye iyi niyet işaretleri verirse, istikşafi görüşmeler derhal başlayabilir” dedi. Michel ise, “AB’nin dayanışma ilkesi vardır. Tüm AB üye ülkelerine saygı gösterilmelidir” diye konuştu.

Bu arada Miçotakis dün akşam saatlerinde Almanya Başbakanı Angela Merkel ile de bir telefon görüşmesi yaptı. Yunan hükümet kaynakları, iki liderin Doğu Akdeniz ve sığınmacılar konularını ele aldıklarını belirtti.