İşte Cihaner'in açıklamalarından satır başları...

Şuradaki ciddiyetsizlik bile her şeyi gösteriyor. Genel Başkan gitmeseydi parti yöneticileri gitmeseydi bu salondan hiç kimse gitmezdi. Buradan selfie çekerek gittiler. Sözde tüzüğümüze göre demokrasimizin geleceği tartışılacaktı. Buradan bir karar çıkacaktı biz de geleceğimizi kuracaktık. Neredeler? Bu ciddiyetsizlikle nasıl iktidara gideceğiz. Bu bir tiyatro! En küçük ilçede bile divan başkanlığı üyesi için en güçsüz adaya bilgi verirdi.

İLHAN CİHANER KİM VE NERELİ? DETAYLAR İÇİN TIKLAYIN

Örgütlerden sorumlu genel başkan yardımcısı sizin iradenize tecavüz ederek seçtik diyor arkadaşlar. Kadın olması hiç bir şeyi değiştirmez. Biz tüzüğümüzde olan yüzde 33'lük kadın kotasını kullanmıyoruz. Şimdi kalkmışız gelecekte böyle yapacağız diyoruz. Ön seçimi kaldırdık. Neymiş halk seçecekmiş.

Genellikle ben bağırarak konuşmam. Ben anlaşmadan yanayım. Burayı böyle görünce sinirlendim kusura bakmayın.

Ben bir kaç marjinal şey anlatayım. CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı olarak bir siyasal islamcıyı Ekmelettin İhsanoğlu'nu aday göstermek mi marjinallik yoksa bu adaylığa karşı çıkmak mı marjinallik mi?

Biz karşı çıktık! İmza vermeyen 20 milletvekilden birisiyim.

Dokunulmazlık meselesi. Rejim değişiminde en önemli kavşaktı. Bizim vekillerimizi de vuracağı ortadaydı. Sizler karşıydınız, millet karşıydı, parti meclisi karşıydı robot 14 milletvekili dokunulmazlığa evet diyerek rejim değişikliğinin müsebbibi oldular.

Genel Başkana sorarsak Ekmeleddin İhsanoğlu ile ilgili kararında da dokunulmazlık kararında da pişman olmadığını söylüyor.

 İl kongrelerinde tek aday dayatılmadı mı! Nasıl demokrasi oldu bu. Hiç mi utanmadılar? İstanbul Kongresi, İzmir Kongresi sizi utandırmadı mı? Böyle oluşan delege ile demokrasiyi mi kuracağız?

Savaş tezkerelerine evet dedik. Hiç bir savaş tezkeresine evet demedim ben. Sahte bir yerlilik ve millilik anlayışıyla Ortadoğu Halklarının gözyaşlarına boğulmasına şimdi bu salonu terk edenler evet dediler.

Milli olacağız ya! En büyük derdimiz sahte sol arkadaşlar. Burada sahneye çıkan herkes Atatürk diyor Deniz Gezmiş diyor.

Deniz Gezmiş mazlum Orta Doğu halkları için mazlum Filistin halkı için çatışmaya gittiğini hepimiz biliyoruz. Bu divanda bir arkadaşımız Afrin'e atılan bombaların üzerine ismini yazdırarak imza attı. O ağızla çıktı Deniz Gezmiş'i savundu. Peki Kürt halkı bize nasıl oy verecek? Afrin meselesindeki tavrımızdan dolayı. İttifak ittifak diyoruz.

Ekonomide yeni bir model getireceğiz diyoruz. Şu andaki ekonomiyi batıran Ali Babacan ile mi yapacağız bunu arkadaşlar. Türkiye'deki kamu varlıklarını yok eden, haraç mezat satan bir adam bizim ekonomimizi mi kurtaracak.

 Türkiye'nin dış politikasını bu hale getiren Ahmet Davutoğlu ile mi dış politikamızı değiştireceğiz. Bunlarla mı Türkiye'yi yeni 200. yüzyıla taşıyacağız? Dün Ayasofya'da laikliğin cenaze namazı kılındı.

Dün Ayasofya'da yaşanan Cumhuriyet Hukukunun ve laikliğin cenaze namazıydı. Hepimiz arazi olduk. Cumhuriyet hukukunu bile savunamadık. Atatürk'e dün en üst düzeyde lanet okundu.

18 yıldır biz neredeydik? Muhalefetteydik. Biz neye engel olabildik? Kaz dağlarının yağmalanmasına mı engel olduk? Tank palet fabrikası ile yatıp kalktık, onun peşkeş çekilmesine mi engel olduk?

İşsizlik dünyadaki en büyük sorunlardan biri. Ne yapabildik? Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasına mı engel olduk? Baro yasası çıktı. AKP'nin hangi politikasına engel olduk? Beni asıl öfkelendiren şu oldu; imza toplarken sizlerin üzerindeki baskı.

Siz Ekmelettin'e, savaş tezkeresine siz oy verdiniz. Artık sizin de payınız var bu yaşanacaklarda. Bu bir tarihi sorumluluk. İmzalar yüzünden arkadaşlarımızın aşıyla değil işiyle tehdit ettiler. Bu alçaklıktır. Bu AKP'nin yapmadığı bir alçaklıktır. Genel Başkan 80 imza ile önerilecek. Sizin imzanız ne olacak? Türkiye'de ilk kez bir kurultayda temsilsiz bir şehir oldu. Mardin. Arkadaşlar tek bir şeye ihtiyacımız var o da cesaret, cesaret, cesaret.