Amerika ile aramızda Obama döneminde ipler iyice gerildi ve 15 Temmuz darbe girişimini yaşadık. Akabinde başkanlığa Trump seçildi. Bu dönemde ilişkilerimiz düzeldi demek saflık olur, ekonomik saldırılar örtülü ambargolar devam etti. Bu gün için ise Trump giderayak bazı yaptırım kalemlerini onayladı. Gerekçe bizim S-400 almamız mı acaba? Bu ucuz bir bahanedir. İşin doğrusu Türkiye bağımsız hareket ediyor, savunmada yerlilik oranı yüzde 70’lere gelmiş bir Türkiye istenmiyor.

Soğuk savaş döneminde, bir tarafta NATO bir tarafta Varşova paktı varken biz NATO’nun güney kanadında ileri karakol görevi yapıyorduk. Sovyetlerle uzun bir sınırın bekçiliği bizdeydi. Bütçemizin aslan payını çok kalabalık asker sayısı için harcıyorduk

Yunanistan’ın nüfusu bizim İstanbul’dan baya azdır. ABD bize ve Yunana silah satarken 7/10 oranı diye saçma bir kural icat ederek satmıştır. Bizim katkımız yüklendiğimiz risk, nüfusumuz dikkate alındığında yedi sekiz kat fazla almamız gerekmez mi? Çok zorlasak şunu söyleyecektir. “Ben üslerim vasıtasıyla sizi korurum üstelik üslerde nükleer silah bile var

Eski dışişleri bakanlarından İhsan Sabri Çağlayangil “Batı, Türkiye’nin nereye kadar güçlenmesine izin verir?” sorusuna “ Yunanistan’ı ezmeyecek, İsrail’i tehdit etmeyecek kadar” cevabını vermiştir. Nitekim 1974 yılında Kıbrıs’ta Rumlar çizmeyi aşınca müdahale ettik ABD bize ambargo uyguladı. O ambargonun hayırlı bir sonucu oldu ve 1975 yılında Savunma Sanayi Şirketi Aselsan kuruldu. İlk başlarda çok etkin olmasa da bu gün itibariyle dokuz bine yakın çalışanı olan bir kuruluş.ve savunma da çok ciddi yerli ve milli hamleler yapıyoruz.

ABD böyle bir Türkiye’yi sever mi? Modası geçmiş silahlarını ve yedek parçalarını satıyor, açtığı kredilerin faizleri bazen anaparayı geçtiği dönemler oluyordu. Kendilerine öyle bağladılar ki, önce yerliliği yok ettiler. Gazeteci Ekrem Kızıltaş’ın naklettiği bir olayı anlatarak işin vehametini açıklamış olalım.

1949'un Hava Kuvvetleri Komutanı'nın (Org. M. Zeki Doğan) Nuri Demirağ'a hitaben söylediği şu vahim sözler çok iyi gösteriyor: "Amerikan yardımından bedava uçak almak dururken uçak fabrikanıza sipariş verirsem yarın bu millet beni asar."
Bir fikir vermesi için aktaralım: 1 Doların 130 kuruş olduğu 1941-44 yıllarında ABD Türkiye'ye 95 milyon dolarlık savaş malzemesi hibe etmiş, ancak bunların bakımı için bütçeden her yıl 400 milyon TL aktarılmıştı. 1949'un hava kuvvetleri komutanı, ABD'lilerin havacılığımızı engellemek amacıyla verdikleri uçaklar yerine, Nuri Demirağ'ın yaptığı uçakları alabilseydi, belki de ismi havacılık tarihimize altın harflerle yazılırdı.”

Dikkat ediniz 95 milyon dolarlık yardım, kur üzerinden 123 milyon 500 bin TL. eder Ama bakım için bütçemizden üç katından fazla tam 400 milyon TL. ABD’ye gitmiş. Bunun yanında Nuri Demirağ’ın uçak fabrikası da kapatılıyor, aradan geçen yetmiş kusur yılda biz uçak sanayinde hangi aşamaya gelmiştik bir hesap edin!

“Konunun dışına fazlaca çıkmadan bir gerçeği belirtmek isterim “Batı hiçbir şeyi bedava vermez, son günlerin moda deyimiyle bir ürüne para ödemiyorsanız ürün sizsiniz” Bu gün bedava kullandığımız soysal medya aparatları (Facebook, Tvitter, instagram vb) ile her türlü takip, algı oluşturma yönlendirme ellerinde. Trump denen haydut bu güne kadar seçilen ABD başkanlarının hepsinden fazla oy almasına rağmen, yeni seçilen Biden çakalına kaybetti. Kim sayesinde İnstagram ve Tvitter.”

Türkiye ne zaman alternatif arasa bedeli ağır oluyordu. Menderes sanayi hamlesi için ABD ve Almanya’dan istediğini alamayınca; Moskova ile iş birliği yapmaya kalkmanın bedelini 1960 darbesinde idamla ödedi. Demirel ise “Sovyetler Birliği ile ağır sanayi hamlesini yapmamız 1971 askeri muhtırasının gerekçesidir, ne zaman Sovyetler ile karşılıklı menfaate dayalı bir iş yapsam, iktidardan oldum” demiştir

Yeni ABD başkanı Biden, Obama döneminin başkan yardımcısıdır. O dönemde neler yaşandı bir bakalım; Türkiye Barzani ile anlaşıyor, Kuzey Irak petrolü 50 yıllığına Türkiye üzerinden akacak anlaşmalar imzalanıyordu. Obama’nın kurduğu DAİŞ (İŞİD) diye bir örgüt (Trump’un itirafı) ortaya çıkıyor, Bir mermi atmadan petrol yatağı Musul’u ele geçiriyor? ABD emrindeki Irak ordusu karşılık vermeden Musul’u DAİŞ'e bırakıp kaçıyordu? Irak ve Suriye'de Türkiye lehine gelişen bütün dengeleri değiştiriyor ve 50 elçilik çalışanımızı da rehin alıyorlardı. Türkiye’nin bölge petrolüne yaptığı stratejik hamleye Daiş’le karşılık veriliyordu.

Gezide başarılamadı, 17/25 Aralık yargı darbesi ile başarılamadı. 15 Temmuz askeri darbe girişimiyle de başarılamadı.

Türkiye bu arada Suriye sınırımızda bir garnizon devleti kurmaya çalışan ABD oyunlarını bozmak için Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı adlı üç askeri harekat yapmıştır. Libya, Doğu Akdeniz, Azerbaycan her yerde her cephede mücadele ediyor. İktidarda kim olursa olsun batı hakkını arayan Türkiye’ye düşmandır.

Yeni seçilen ABD başkanı tekrardan İran’la arasını düzeltip, ikisi bize karşı ihanet ortaklığı yapabilir. ABD’nin yaptırım kararı sonrası muhalefetin gösterdiği doğru tavrın devamı gerekir. Amerika ülkemiz için beka sorunudur. Türkiye’yi bölmeye, çalışıyor. Açık açık güneyimizde devlet kurmaya çalışıyor. Bize silah vermezken tırlar dolusu silahı PKK ve YPG gibi örgütlere verebiliyor. Böyle bir Amerika’dan yardım alıp iktidara gelmek rüyaları, “gece kurtla sürüye saldırıp, sabah çobanla ağlamaya benzer”.