Çanakkale’nin Çan ilçesinde çocukken çobanlık yapan Hasan Damar, bundan yaklaşık 54 yıl önce başarılı bir marangoz olan ağabeyinin yaptığı bir sazdan etkilenince hayatı değişti.

Ağabeyi Almanya’ya gidince kendisinden öğrendiği bilgilerle kendi sazını yapan ve müzik eğitimi olmamasına rağmen çalmaya çalışan Damar, bir süre inşaat işçiliği yaptıktan sonra İstanbul’daki bir saz evine mektup yazarak iş başvurusunda bulundu.

Başvurusu kabul edildikten sonra İstanbul’a gidip sayısız saz ve benzeri telli enstrüman yaparak namı yayılan Damar, bu arada saz çalmayı da hiç bırakmadı.

Telli enstrümanlar yapa yapa hangi ağacın nasıl ses çıkaracağını iyice ezberleyen başarılı el emekçisi, saz çalma yeteneğini de müzik eğitimi olmamasına rağmen bu yolla geliştirdi. Bugüne kadar birçok önemli sanatçıya saz üreten Hasan Damar, bir dönem çok sayıda atölye açmasına rağmen bunların hepsini ekonomik sebeplerle kapatmak zorunda kaldı. Şu an evinin yanında bulunan eski kömürlüğünde saz çalmaya ve üretmeye devam eden Damar, mesleğini ve sanatını aynı şevkle yapmaya devam ettiğini dile getirdi. Gençlik yaşlarından itibaren başladığı bu merakı meslek edinen ve 69 yaşına kadar sürdüren tecrübeli sanatçı, “15-16 yaşımdan beri çalıyorum. Askerde de çaldım. Yaklaşık yarım asırdır hala çalıyorum. İçimdeki tüm sıkıntıya atıyor, dalıp gidiyorum. Ben müzik eğitimi almadım. Pratikle öğrendim. Ben sadece bunun yapımına ağırlık verdim. Yapa yapa çalmayı öğrendim. Aynı şevkle de yapıyorum” ifadelerini kullandı.

Saz yapa yapa notaları ezberledi

Hayat hikayesini kısaca özetleyen ve müziğe olan merakının bugün de aynı tutkuyla devam ettiğini dile getiren Hasan Damar, “Ben ilkokulu bitirdikten sonra koyunlara bakmaya başladım. Babamızın hayvanları vardı çobanlık yapıyorduk. Ağabeyim yetenekli bir marangozdu. Bir gün bir öğretmen ile saz yaptılar. Bu merak oradan geldi. Ben o zamanlarda biraz kaval, darbuka çalardım. Demek ki müzik sevgisi içimizde varmış. Ağabeyim Almanya’ya gitti. Ondan kalan sazdan ben kendime benzetme saz yaptım. Bununla ben çok uğraştım. Bu arada bir şeyler çalmaya başladım. Annemden babamdan habersiz köyü terk ettim. Biraz inşaatlarda da çalıştım. Askere gittim, geldim, ‘Ben saz yapacağım’ dedim. Saz yapıp, büyük yerlere sattım. Atölye açtım, atölyelerim büyüdü. 6-7 dükkan oldu. Burada da aynen devam ediyorum. Bir ömür böyle oldu. İşkoliğim. Çalışmayı seviyorum. Sazı yapa yapa notaları ezberledim. Hangi ağaçtan nasıl ses çıkar, bunu deneyimleme imkanımız oldu” şeklinde konuştu.