Yargıtay, boşanma davası açan kadının kendisiyle ilgilenmeyen, hamilelik ve doğum sırasında, özel günlerde yanında olmayan, vaktinin çoğunu arkadaşlarıyla geçirip eve geç gelen kocasından manevi tazminat isteyen kadını haklı buldu.

İstanbul'da boşanma davası açan bir kadın, eşinin kendisiyle ilgilenmediğini, hamilelik ve doğum sırasında, özel günlerde yanında olmadığını, vaktinin çoğunu iş yerinde ve arkadaşlarıyla geçirip, geç saatlere kadar eve gelmediğini ve gelmek istemediğini söylediğini, özel günlerde dahi yanında olmadığını belirterek manevi tazminat talebinde bulundu.

Çiftin boyanmasına karar veren yerel mahkeme, tazminat talebini ise reddetti. Mağdur kadın ve avukatı da İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine itirazda bulundu. Ancak dosyayı inceleyen 11. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını yerinde bulanarak onadı. Bunun üzerine mağdur kadın ve avukatı bu kez kararı Yargıtay'a temyiz etti.

BUNLAR KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI TEŞKİL EDEN AĞIR KUSUR

Dosyayı yeniden ele alan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi ise "Eşiyle ilgilenmeyen, hamilelik ve doğum sırasında eşinin yanında olmayan, vaktinin çoğunu iş yerinde ve arkadaşlarıyla geçiren, geç saatlere kadar eve gelmeyen, eşini ve kayın validesini eve almayan, sonrasında ise eve gelmeyen ve gelmek istemediğini bildiren, özel günlerde dahi eşinin yanında bulunmayan" davalı kocanın boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğunu ve bu kusurlu davranışların aynı zamanda davacı kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelik taşıdığını vurguladı.

Kusurun ağırlığı tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile hakkaniyet kuralları gözetilerek kadın yararına Türk Medeni Kanunu'nun 174/2. maddesi uyarınca manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirten Yargıtay, manevi tazminat talebinin reddinin doğru olmadığını ifade ederek, yerel mahkemenin karanını, oy birliğiyle bozdu.