Fıtratıyla barışık olmayanlar, şeytan ile barışırlar,

fücur çıkarmada şeytan ile yarışırlar.

Şair Sinan Karakaş

Bir söz var “açtırmayın bana bayramlık ağzımı” kısaca “Beni kırıcı ve kötü sözler söylemek zorunda bırakmayın” deyimine bağlı kalmaya çalışarak kurban konusunu gündeme alalım.

Her Kurban Bayramı'nda TV kanallarında kaçan kurbanlık boğalar, kendi ellerini kesen acemi kasaplar, çevreci refleksiyle eleştirilen “yola yakın yerlerde yapılan kesimler” bir klasik gibi haber yapılır.

Bunların yanında hemen her bayram arifesinde dini inancından dolayı kurban kesenlere, kurbanın aleyhinde yazı yazmaktan, kurban aleyhinde konuşmaktan başka bir ilgisi olduğunu tahmin edemediğimiz köşe yazarları, sanatçılar var ki; gel de bayramlık ağzını açma.

Hiç unutmuyorum 2014 yılı kurban bayramında Merinosta yaptığımız parti bayramlaşmasında Dönemin Başbakan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Bülent Arınç sanatçı Leman Sam’ın, bir sosyal paylaşım sitesinde yaptığı “Benim için IŞİD ile bıçağını masum bir hayvanın boğazına dayayan aynı duygudadır” açıklamasına ilişkin, önce katılımcıların gülmesine neden olan “Ne diyorsanız içinizden deyin “ uyarısı yapmıştı. Devamında da “İnsan bile sayılmayan, kaldı ki Müslüman olduğunu konuşmayacağımız bir cellatlar grubunun yaptığı işle, kurban kesmeyi yan yana getiren bu zavallıyı huzurlarınızda kınıyorum” demişti. (Leman Sam o hesap bana ait değil sahtedir diyerek kendi savunmuş ve mahkemeden ceza almadan kurtulmuştur ama kamu vicdanında aklanmak önemlidir.)

Anadolu da hala yaşatılan şairler atışmaları vardır. Şairin biri bitirip diğeri başlayacağı zaman aldı falanca derler. Kurban konusunda da aldı Yılmaz Özdil. Önce Diyanet ve Kızılay’ı eleştirdi sonra kurban kesecek olanlara fetvalar verdi yol gösterdi. Bakın neler söylemiş:

“Diyanet'e bakıyorsun… Kendi milleti ekonomik sıkıntılar yüzünden canına kıyarken, kendi milletinin parasıyla 75 ülkede kurban kesiyor. Kızılay desen, kendi milleti çocuklarına ayda bir gün köfte bile yediremezken, Çad'da Nijer'de kurban kesmekle övünüyor.

Bir saniye Yılmaz bey, burada hemen bir not düşelim "Son 18 yılda ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza toplamda 411 milyar lirayı aşan tutarda, yıllık ortalama yaklaşık 23 milyar yardım yapıldı. Bir bak bakalım bizden önceki dönemlerde böyle bir yardım var mı?”

Devam ediyor Özdil: Gelin lütfen, kurban için ayırdığınız bütçeyi, eğitime bağışlayın. Ben Darüşşafaka'yı tercih ediyorum, Darüşşafaka'ya, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ne, Çağdaş Eğitim Vakfı'na, Türk Eğitim Vakfı'na, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği'ne, Atatürkçü Düşünce Derneği'ne, akıldan bilimden, kültürden sanattan, hukuktan emekten, hayvana sevgiden, doğaya saygıdan yana derneklere bağışlayın. Gelin lütfen, kurban için ayırdığınız bütçeyi, çoban ateşi ruhuyla, fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller için bağışlayın.”

Şimdi soralım eğitim konusunda bu iktidarın yaptıklarını bilmiyor musun? İkincisi önce sen ve senin gibiler kurbanlarınızı bir bağışlayın da sonra müftülük yapın. Ukalalık yapmayın.. İnsaf sahibi insan Ak Parti öncesi hem yarım gün, hem de şehir merkezlerinde 80 kişilik sınıfları unutamaz. Ak Parti iktidarında yapılan derslik sayısından haberin var mı? Vardır da yazmak işine gelmez!

2002-2003 eğitim ve öğretim yılında 1.918.483 olan üniversitelerde okuyan öğrenci sayısı, 2019-2020 yılında 7.940.133’e ulaşmıştır. Benzer şekilde 2002 yılında devlet ve vakıf üniversiteleri sayısı 76 iken 2020 yılında 129 devlet, 74 vakıf olmak üzere 203’e ulaşmıştır. (Bu üniversiteler gelecek yirmi otuz yıl içinde oturur ve Türkiye’yi dünyada layık olduğu noktaya taşır.) İlk kez Ak Parti döneminde Milli Eğitim Bütçesi Milli Savunma Bütçesinin önüne geçmiştir. Hizmeti gölgelemek için cambaza bak numarası yapmaktan başka işiniz yok mu sizin. Sadi Şirazi “Bir güve, nasıl elbiseyi delik deşik ederse, kıskançlık da insanı öyle yer bitirir.” Der. Hasedinizden kendinizi bitirdiğiniz gibi insanları kamplara ayırıyorsunuz.

Aldı Emin Çölaşan, o da Bağış için Lösev ve Mehmetçik Vakfını önerdi. Sanki öneri yaptığı alan iktidar tarafından ihmal edilmiş bir dil kullanıyor. Türk Ordusu Ak parti döneminde modernleşiyor, ABD ve Rusya’nın olduğu bölgeye girip üç kez askeri operasyon yapabiliyor. Doğu Akdeniz’de Libya’da hakkını arayan bir Türkiye bu işleri o Mehmetçikle yapıyor. Katar’da üs kuruyor, Afrika’da üsler kuruyor. Hiçbir dönemde olmadığı kadar askeri vakıflara destek var. Türkiye yurt dışına hatta NATO üyesi ülkelere silah satıyor. Belli etmek sana çok ağır gelir ama en azından içinden gurur duymanı öneririm.

Sağlık konusunda Ak Parti’ye laf atmak ancak mecnunların işi olabilir. "hastanelerdeki yatak sayımızı 164 binden 253 binin üzerine, 378 binden devraldığımız sağlık çalışanı sayımız, bugün 1 milyon 177 bine ulaştır. Hekim sayısı 2002'de 92 bin, bugün 174 bini geçti." Artık tarlasını, ağıldaki öküzünü satıp doktora gidilen, doğan çocuğun, ölen yakının hastaneden alınamadığı Türkiye tarih oldu tarih!

"Sağlıktaki kalitenin önemli göstergelerinden olan ambulans başına düşen nüfus sayımız 107 binlerden 14 binlere indi. 17 Şehir hastanemiz var toplam yatak kapasitesi de 22 bin 600'e ulaştı. Halen 9 şehir hastanemizin inşası, 3'ünün ihale süreci, 3'ünün de proje çalışmaları devam ediyor. Bunlar da bitirilince; toplam da 43 bin 158 yatak kapasiteli 32 şehir hastanesini ülkemize kazandırmış olacağız.

La Cordaire “Kendilerinden başkalarını düşünmeyen insanlar kıskanç olurlar” derken sanki seni tarif etmiş. Demirel’e karşıydın, Özal’a karşıydın Erdoğan’a karşısın amiyane deyimiyle sen ne ayaksın?

Ne demiştik? Bayramlık ağzımızı açmayalım, bayramda günaha girmeyelim. O zaman sadece “Kurban olasınız bu iktidara” diyerek bitirelim