Atatürk’ün gençliğe hitabesini bilmeyen yoktur.

Gençliğe hitabe Nutuk’un son bölümüdür. Nutuk Cumhuriyet Halk Fırkasının (CHP) ikinci kongresinde 15 Ekim 1927 tarihinde okunmaya başlanmış 20 Ekim 1927 tarihinde “Gençliğe hitabe” ile bitirilmiş ve kabul edilip ayakta alkışlanmıştır. Afet İnan’ın anlattığına göre Atatürk, nutkun bu kısmını Dolmabahçe’de kendilerine okumuş, hüzünlenmiş, hatta gözünden birkaç damla gözyaşı gelmiş ve şunları söylemişti “Tarihi yaşadığımız gibi yazdık, fakat geleceği cumhuriyete inananlarla onu koruyanlara ve yaşatacaklara emanet etmek lazımdır”

Gençliğe hitabenin son bölümünde “memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini (çıkarlarını) müstevlilerin (vatanı istila edenlerin)  siyasi emelleriyle (amaçlarıyla) tevhit edebilirler” (birleştirebilirler)

Kısaca, ülke en zor şartlarını yaşarken; iktidar sahipleri ihanet içinde olabilir hatta siyasi emellerini düşmanın siyasi emelleri ile birleştirebilirler. Sözleriyle; ölüm kalım mücadelesi verilirken içeriden ihanetle karşılaşabilirsiniz uyarısını yapıyordu.

Bu gün ne görüyoruz?

Türkiye’de iktidar bağımsızlık savaşı verirken; muhalefet ittifakı (resmisi gayri resmisi) siyasetlerini ABD öncülüğündeki Türkiye düşmanlarının siyasetine bağlamış vaziyettedir. Kendilerine sorsanız “Gençliğe Hitabeyi” papağan gibi kuru kuruya okuma yarışına girerler ama siyaset tarzlarının hitabe içeriğiyle taban tabana zıt olduğunu kabl etmezler, sen ABD çıkarlarıyla uyumlu (gayri milli) siyaset yaptıktan sonra her gün minarelerden, gençliğe hitabe okusan ne fayda.

Gazeteci İsmet Özçelik (3 Aralık 2021) konuyu araştırıp şu cümleleri yazmıştı.

Bizim muhalefet; ABD’nin çıkarını kendi çıkarı olarak görüyor. Kaderlerini ABD ile birleştirmişler. İktidara gelmek için ABD’ye biat ediyorlar. CHP, İyi Parti, Gelecek, Deva partisi fark etmiyor. Gelişmelerden memnunlar. Özetle şunları söylediler:

ABD Rusya gerilimi lehimize,  ABD bize daha çok yanaşacak.

Bu Ak Parti ile olmaz.

Erdoğan Putin’le birlikte.

Örneğin NATO, Savaş hali var, boğazları kapatın’ derse ne olacak.

Erdoğan Rusya’ya karşı bunu yapar mı?

Muhalefet gözü karartmış. ABD’nin çıkarını kendi çıkarı olarak görüyor.

Kaderlerini ABD ile birleştirmişler. İktidara gelmek için ABD’ye biat ediyorlar.

İsmet Özçelik’in tespitleri bire bir Gençliğe Hitabede anlatılanlara uymuyor mu?

Kılıçdaroğlu’na sorulsa; CHP genel başkanı olarak Atatürk’ün koltuğunda oturduğunu söyler. Demek ki o koltukta hak ederek değil gasp ederek oturuyorsun. Gerçi seni o koltuğa oturtan “kaset kumpası operasyonu”  kim bilir sana da yapılmıştır. Gazeteci Tamer Korkmaz yıllardır “Frankfurt’ta Kempinski otelde” neler yaşandığını soruyor amma ne senden cevap var, ne de yanında olan iki dönemdir Maltepe belediye başkanı seçilen Ali Kılıç ve ne de Gürsel Tekin’den cevap var. Malum BND Almanya'nın gizli haber alma servisidir. İkinci dünya savaşı sonrası ordusu dağıtılan Almanya,  ABD kontrolünde bir ülkedir. BND’ de CİA kontrolündedir. Bu şüphelerimiz senin bu gayri milli siyasetin sayesinde şüpheyi aşıp kesin kanaat haline geliyor. Demek ki bir şeyler var.

"Apo'nun heykelini dikeceğiz" diyen Demirtaş için terör bağlantısını gizleyip düşünce suçlusu dersin. ”PKK silah bırakmamalı” diyen Kavala için düşünce suçlusu dersin. Bay Kemal AİHM İspanya’da Batasuna partisinin kapatılmasına yapılan itirazı neden reddetti? Yüksek mahkeme kararında “bir siyasal partinin terörist saldırıları kınamaktan kaçınmasının, bazı durumlarda terörizmi zımnen desteklemesi” anlamına gelir. Deniyordu. AİHM terörizmi kınamadığı için Batasuna partisinin kapatılmasını onaylamıştır.

Gelelim senin Selahattin Demirtaş’a; abisi de dağda olan Demirtaş “PKK’lı cenazelerine gitmeyen vekiller için kusura bakılmasın ben disiplin soruşturması açarım” demiş biridir.

Kandil’den Murat Karayılan ve Cemil Bayık 5 Ekim 2014 günü “Gençleri, kadınları, 7’den 70’e herkesi Kobani’ye sahip çıkmaya, onurumuzu, namusumuzu korumaya, metropolleri işgal etmeye çağırıyoruz.” Mesajını atıyorlar.

HDP Merkez Yürütme Kurulu' da emriniz baş üstüne der gibi, hemen ertesi gün

6 Ekim 2014 günü aldığı kararla, halka, sokağa çıkma çağrısı yaptılar.

Yaşanan kalkışmada 53 vatandaşımız hayatını kaybetti. Ölen vatandaşlarımızın (Yasin Börü gibi masumların) katline azmettiren parti ve başkanlarına terör bağlantısının üstünü örtüp sadece  “düşünce suçlusu” diyorsun öyle mi?

Bay Kemal, bizde yüksek sesle aman dikkat diyoruz; hareketlerin hıyanet olarak okunmasın. Çünkü koltuğunda oturduğun Atatürk; Vatana ihanetin nedeni olmaz. Er ya da geç bedeli olur. Demiştir. Hatırınızda bulunsun.