Dünya Danışmanlık Merkezi Kurucusu Uzman Klinik Psikolog Fundem Ece Kaykaç, “Psikolojide anksiyete olarak bilinen kaygıyı, herkes hayatının bir döneminde yaşayabilir. Kaygı kişinin herhangi bir tehlike ya da kişiyi tehdit eden durum karşısında ruhsal ve bedensel verdiği tepkilerdir. Bu tepkileri her kişi zaman zaman yaşayabilir. Örneğin pek çok kişi okul yaşamında topluluk önünde bir gösteri çıktığında ya da sınıfta sunum yaparken bunu yaşamıştır. Bahsettiğimiz gibi kaygı hem bedensel hem psikolojik tepki ve değişimleri içerir. Kalp atış sayısınn artması, kan basıncının yükselmesi gibi tehlike anında bu değişimler yaşanırken psikolojik değişim olarak da sürekli tedirginlik duygusu yaşama, aşırı öfke, endişe, korku, sinirlilik artabilir. Günlük hayatta her birey kimi zaman kaygılı hissedebilir. Yetiştiremediğiniz bir iş, trafikte yolda kalma, başınıza gelen bir kaza olayı, topluluk önünde anlatım yapma, sınava girmek ve sayılabilecek kişinin günlük olarak karşısına çıkabilecek pek çok durum kaygılı hissetmenize sebep olabilir. Ancak kişi kaygılı olma durumunu devam ettirdikçe kendini yetersiz hissetme, çaresizlik duygularına odaklanacaktır. Çok yoğun ve sürekli olduğunda durum denetimden çıkıp işlevselliği bozulup bir kaygı bozukluğu haline gelir. Kaygı (anksiyete) bozukluğu hayat kalitesini oldukça düşüren bir rahatsızlıktır. Bir tehlike anı ya da kişiyi tehdit eden bir durum yokken de yaşanan kaygı durumu bunun kaygı bozukluğu olduğunu gösterir. İleri derecede varsa kişinin günlük yaşamını fazlasıyla zorlaştırır. Kişi bu durumda kendini kontrol edemez ve yaşamına devam edebilmesi için tedavi gereklidir” dedi.

Psikolog Kaykaç, kaygıların gizli nedenleri hakkında şu bilgileri verdi:

“Günlük yaşamda karşılaştığımız durumlarda yaşadığımız kaygıların aksine kaygıyı oluşturan farklı nedenlerde olabilir. Ailesinde kaygı bozukluğu olan bir kişinin kaygı bozukluğu yaşama riski daha fazla olabiliyor. Kaygılı, baskıcı, kişiye büyürken kendini ifade etme özgürlüğü verilmediğinde ileride kaygı bozukluğu yaşama ihtimali artabiliyor. Ayrıca kişilik de bir neden olabilir bazı kişilik bozukluklarına sahip olan kişilerde kaygı bozukluğuna yatkınlık artabiliyor. Başka bir neden kişinin öğrenme ile oluşturduğu kaygılardır. Bir sokak köpeği tarafından saldırıya uğramış olmak sonrasında evcil bir köpeği gördüğünde karşılaştığında bile kişinin kaygı oluşturmasına sebep olabilir. Bunlara ek olarak kişinin geçmişte yaşadığı stresli bir olay örneğin başından geçen bir kaza ya da bir kayıp yaşamış olması yeterli sosyal desteği almadığında sonrasında kaygı bozukluğu yapabilir. Hayatınızı etkileyen tehdit eden bir durumda hissettiğiniz korku veya kaygı duyguları normal ve doğaldır. Ancak bu duygular zamanla rutininiz haline gelip kontrolünüzden çıktığı durumda bir psikolog ya da psikiyatr tarafından aldığınız yardım ile hayatınızı daha kaliteli hale getirebilmeniz mümkündür.”