Yeni emekli olacakların en çok merak ettiği konulardan bir tanesi "Ne zaman emekli olunmalı? 2024 mü, 2025 mi?" sorusu. Bununla alakalı pek çok farklı hesaplama yapılırken prim tutarı da önemli bir rol oynuyor. Sosyal güvenlik uzmanı Emin Yılmaz, merak edilen konuyla ilgili bilgiler verdi. İşte detaylar...
Sözcü TV canlı yayınında Gülinay Selçuk "Bir baz etkisi meselesi var. Emekli olmuş olmamış herkesi etkileyecek bir süreç var 2025'in 1 Ocak'ından itibaren.
Ama emekliliği hak eden ama emekli olma isteğini beyan etmeyen kişiler için hangi tarih daha anlamlı, hangi tarih daha aslında maaşa olumlu yönde etki eder?" şeklinde bir soru yöneltti.
Sosyal güvenlik uzmanı Emin Yılmaz ise şu açıklamalarda bulundu:
"Çok merak ediliyor. Özellikle vatandaşlarımız hak kayıplarına yol açmamak amaçlı, daha yüksek emekli maaşı almak amaçlı bu sene mi yoksa önümüzdeki sene mi emeklilikle ilgili birçok şu an kamuoyunda hesaplar yapılıyor.
Bununla ilgili de 2024 ile 2025 yılı arasında yüzde 30 ile yüzde 35'e varan bir maaş farklılığı söz konusu olabilir. Bunun temel nedenleri var.
"BİRÇOK FAKTÖR ETKEN"
Herkesin emekli maaşı birbirlerinden farklıdır. Burada sizin primleriniz, yatırılan sigorta günleriniz, enflasyon verisi, gelişme hızı... Birçok faktör buna etken diyebiliriz.
Türkiye'de emeklilik sistemiyle alakalı farklı farklı hesaplama yöntemlerinden bahsetmek istiyorum. Yıllar çok önemli. 1982 öncesinde emekli olanların farklı bir hesaplama yöntemi yapılmış.
1.1.1982 ile 1.1.1988 arasında aylık bağlananlara o dönemde 3395 sayılı kamuoyunda da süper emeklilik denen kanunla farklı bir hesaplama yöntemi, 88 ile 99'un sonu arasında farklı, 2000 ile 2008 arasında olan farklı, 2008 sonrasında aylık bağlananların ise farklı hesaplama yöntemi var.
Bu da kendi içerisinde 2013 yılında, 2000 yılından önce emekli olanlarla ilgili yine bir düzenleme yapılmış. 88 ile 99 yılları arasında her yıl itibarıyla gösterge sistemi kullanılıyordu. Toplamda 12 tane yöntem belirlenmiş.
"BU SENE Mİ YOKSA ÖNÜMÜZDEKİ SENE Mİ EMEKLİ OLALIM DİYE HESAPLAR YAPILIYOR"
Şu anda içinde bulunduğumuz dönem itibarıyla, EYT üzerinden emeklilikle ilgili yaş haddi kaldırılmıştı, özellikle 8 Eylül 1999'dan önce işe girenlerle ilgili yaş kalktığından dolayı 1999 ve öncesi emekli olan kişilerle alakalı kamuoyunda işte bu sene mi yoksa önümüzdeki sene mi emekli olalım diye hesaplar yapılıyor.
Örnek veriyorum; 2010'da ödenmiş olan prim rakamınız 100 TL ise, bu tarafa 14 sene geçti, o 14 sene önceki ödenmiş olan priminiz bu güne enflasyonla ve Türkiye'nin gelişme hızıyla kendi içerisinde çarpılarak geliyor.
100 TL ne kadar oluyor? Sonrasında buradaki rakamların ortalaması alınarak bunun üzerinden hesaplama yapılıyor.
"YAKLAŞIK YÜZDE 35'LİK BİR FARK"
Eğer 99 öncesinde hep asgari ücret üzerinden primleriniz ödendiyse 2024 yılında emekli olursanız burada kabaca 15 bin 800 TL civarında bir kök aylığa, 2025'te emekli olursanız o zaman da 11 bin 638 TL yani ikisi arasında yaklaşık yüzde 35'lik bir fark.
Ortalamada bakıldığı takdirde 2024'te 40 bin TL, 2025'te 29 bin 860 TL. Azami dediğimiz asgari ücretin 7,5 katı üzerinden primleriniz ödendiyse orada da 2024'te 78 bin 944 TL, 2025'te ise 57 bin 727 TL gibi bir yüzde 36'ya varan bir fark doğuyor.
Bu farkın doğmasındaki en büyük sebep de sistemin kendi içerisindeki hesaplama yönteminden kaynaklı. Yüzde 35'lik kıstas çok ciddi bir rakam.
Şunu da gözden kaçırmamak lazım burada o güncelleme katsayıları bu sene için emekli olunurken kaydırmalı yöntem üzerinden değerlendiriliyor, oradaki fark da yüzde 86.16 güncelleme katsayısı ama 2025'te hedef enflasyon dediğimiz yüzde 38 üzerinden yapıldığı takdirde giriş bazıyla beraber yüzde 39.20'ye...
"ARADAKİ FARKIN YÜKSEK ÇIKMASINDAKİ EN BÜYÜK SEBEPLERDEN BİR TANESİ"
Şunun altını çizmek istiyorum; özellikle 2023'ten 2024'e geçerken güncelleme katsayısı yüzde 49.25 verilmişti. Bunun enflasyon kısmı 37.57, refah payı da 11.68 verilmişti. Eğer bir sonraki dönemlerde refah payı verilmeyecek bir şekilde biz bunları yaptık.
Burada enflasyon verisi yüzde 38 değil de yüzde 40, yüzde 42 çıkarsa bu aradaki farklar da bir nebze olsun düşeceğine delalettir. Bundan sonrasında da refah payı yasalarımız doğrultusunda verilmesi mecbur olmadığından kaynaklı, sıkı para politikasından dolayı refah payının verileceğini bir sonraki dönemlerde ben şahsen düşünmüyorum. Bu yüzden de bu aradaki farkın yüksek çıkmasındaki en büyük sebeplerden bir tanesi diyebiliriz.