İstanbul Belediyesi 747. Şeb-i Arus münasebetiyle düzenlediği programda, yapılan Mevlevi ayinini işin ehli olanlar rezalet olarak değerlendirdiler. Dünyanın önde gelen müzisyenleri ile çalışmaları olan; bendenizin müzik elçimiz dediğim Neyzen Kudsî Erguner’de sanatsal yönüyle tartışmaya katılıp eleştirdi.

Geleneğe aykırı olarak yapılan bu ayinden sonra Türkçe Kuran, Türkçe ibadet ve ezan konusu gündemde ciddi eleştirilere ve siyasi tartışmalara konu oldu.

İmamoğlu ve onu o makama taşıyan reklâm kadrosu, “bu işi bilerek mi yaptı?” sorusuna ben hayır diyemiyorum. Nedeni de: Tepkiler üzerine İmamoğlu  Orada Türkçe ezan okunmadı, bence de Kuran’ın Türkçe değil Arapça okunması gerekirdidiyerek, kıvırıp algıyı kendince olumlu yöne çevirmeye kalktı.

Bu tip gündemler ülkemizde 88 yıldır Türkçe ezan, Türkçe Kuran ve ibadet tartışmalarını beraberinde getirmiştir. Daha eskiye gidersek Osmanlı döneminde farklı ırkları, farklı dilleri ve dinleri devlet yapısında bir arada tutan imparatorluğun parçalanmasında etkili olan aşırı milliyetçilik akımlarının isteklerinde de görüyoruz. Sarıklı darbeci lakaplı Ali Suavi bunun öncülerindendir. Cumhuriyet döneminin akıl hocalarından Ziya Gökalp ise kurucu kadro üzerinde etkili olmuştur.

Türkçe ezan 18 Temmuz 1932 tarih ve 636 sayılı Diyanet Başkanlığı kararıyla yürürlüğe konmuştur,  Arapça ezanı yasaklayan kanun, sanıldığı gibi Atatürk zamanında değil, 1941 yılında İnönü döneminde çıkarılmıştı. Yasak sadece Arapça ezan için konmuştu.

Türkçe bilmeyen Kürt ve Arap köylerinde “Türkçe ezan” dayatması sonucu Güneydoğu illerinden Irak ve Suriye’ye göç edenler olmuştur.

1938′de Hatay Türkiye Cumhuriyetine katılır. Giden Türk komutanların ilk işlerinden birisi, Arapça ezanı yasaklatmak oldu. Halk şaşkındı, zira Fransız işgalcilerin bile dokunmadığı ezan, Türkler tarafından yasaklanıyordu. Bu seferde Hatay’da halk, yasağı delmek için minarelere delileri çıkartıp Arapça ezan okutmuştur.

Milletvekili ve Türkiye’de ilk üniversite rektörü olan Prof. İsmail Hakkı Baltacıoğlu   Milli Mecmua adlı dergiye verdiği mülakatta “Mabetlere ayakkabı ile girilebilmeli. Secde, yerden yüksek temiz kürsüler üzerinde olmalıdır. İbadet münhasıran Türk diliyle ve Türk edebiyatıyla yapılmalıdır. Hem hutbe, hem namaz, hem de dualar Türkçe ve Türkler için olmalıdır. İbadetin sanatında: Güzel sesli müezzinler lâzımdır, kâfi değildir; mabede NEY, KEMAN, PİYANO gibi aletlerin musikîsi de girmelidir. Demiştir.

Adnan Menderes hükümeti iktidara gelir gelmez (16 Haziran 1950) Arapça ezan yasağını kaldırmıştır. (Arapça okunacak mecburiyeti getirmemiş yasak kalkmıştır)

Gariptir bu yasaya CHP de lehte oy vermiştir Fakat bu karar, Atatürk devrimlerine aykırı bir karar olarak görüldü ve 1960 darbesinin gerekçeleri arasında yer aldı. Hatta Milletimiz Adnan Menderes idam edildiği zaman ezan yüzünden asıldığına inandı ve onu Ezan şehidi ilân ederek yad etti.

Yasağın kalktığı 1950 yılından bu yana camilerde ezan; aslının dışında hiç bir dilde okunmamıştır. Ezan İslam dininin bir şiarıdır, Tayvan’a gitseniz yerel dilde ezan sesi duysanız; şarkı veya marş zannedersiniz, ama ezanın aslına uygun okunuşunu her nerede olursa olsun işiten Müslüman ezan olduğunu bilir ve anlar.

Yasağın kalktığı tarihten sonrada Ezan-ı Muhammedi’ye dokunmak isteyenler olmuştur. Siyasi alanda millet affetmez inancı ve tecrübesiyle siyasi partilerde titiz davranmıştır. Mesela: Nusret Demiral diye bir DGM (devlet güvenlik mahkemeleri) savcısı vardı. 1995 yılında MHP’den aday olmuştu. Ezan Türkçe okunmalıdediği için Türkeş tarafından adaylıktan hemen ihraç edilmişti. (MHP’nin 1995 seçimlerinde %8,18 oy oranı ile barajı geçememiş olmasında katkısı olduğunu bizzat Türkeş söylemişti) Keza CHP Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz, Türkçe ezan söylemleri gerekçesiyle CHP içinde alevlenen tartışma sonucu partisinden ihraç edildi

Cumhuriyet döneminde Diyanet İşleri  çeviri ve tefsir işini Mehmet Akif ve Elmalılı Hamdi Yazır’a verdi. Mehmet Akif çevirisinin ibadette kullanılacağını anlayınca çeviriden vazgeçti ve çevirilerini geri aldı. Çeviriye tek başına devam eden Hamdi Yazır çeviri üzerine ibadette kullanılamaz notunu düştü. Prof. Şerafettin Yaltkaya ve İsmail Hakkı İzmirli fetva verince; ibadette kullanılamaz notunu kaldırmıştır.

Diyanet İşleri Başkanlığı da “Namaz ibadetinde Kur’an’ın asli haliyle okunması ile kişinin kendi dilinde dua edebilmesi birbiriyle karıştırılmamalıdır. Çünkü namaz farz olan ve sahih olarak yerine getirdiğimizden emin olmamız gereken bir ibadettir. Bu nedenle namazın rüknü olan Kur’an kıraati ancak orijinal lafızlarıyla okunduğunda bu farz yerine getirilmiş olur. Namazda Kur’an kıraati icmâ ile farz olduğu ve meallerin hiç birine yine icmâen Kur’an denilemeyeceği için namazda Kur’an meali ile kıraatte bulunulması İslâm ümmetinin ittifakıyla meşru görülmemiştir” beyanında bulunmuştur

Beni güldüren ve düşündüren politik bir değişim vardır. O da bizim öğrencilik yıllarımızda Türk dendiği zaman faşizm, din dendiği zaman afyon diyen, yolları Rusya’ya çıkan önemli bir sol kesim vardı. Şimdi ise o kesim hem Türkçü hem de Atatürkçü oldular. Tabi ki bu Türkçülük, İslam dışı bir Türkçülük, Bu arada Türkçe ibadet konusunda da kelam etmekten geri durmuyorlar. (ezan konusunu CHP şemsiyesindeki kesim kullanmaktan korkup kaçınıyor, nedeni millet affetmiyor) İbadet konusunu ise tartışanlar var. Ben bizzat Prof Hüseyin Atay hocadan dinlemiştim. “1960 darbe dönemi, Diyanet yetkilisini Türkçe ibadet yapmak istiyoruz diyen bir grup sıkıştırır. O da tamam yarın falan camide Türkçe ibadet yapacağız, orada buluşalım demiş. Ertesi gün o kişilerden hiç kimse gelmemişti.”

Son söz: adım gibi eminim ki; CHP’nin gen yapısında tokat yese de milletin ibadetini ifsat etmek, ezanını aslından uzaklaştırmak depreşip durduğuna göre var olan bir gerçektir. 14 Mayıs 1950 milletin Yeter! Çığlığıdır. Ezan yasağını kaldırmak DP’nin ilk icraatlarındandır. O tarihten bu güne kadar da hiç bir seçimde CHP; tek başına iktidar çoğunluğunu yakalayamadı. Herkes biliyor ki “acaba toplum ne der denemesi” yapıyorsunuz, Maazallah elinize fırsat geçse; “keyifle gelsin yasaklar” fotoğrafı veriyorsunuz.  Biz böyle görüyoruz!